Felsefi yazıları ve konuşmalarıyla tanınan Alan Watts, daha iyi bir yaşam için kabul edilmesi gereken bazı önemli prensipleri sıralamıştır. Watts'a göre, bu hayatı daha sağlıklı ve anlamlı bir şekilde yaşamak için, bireylerin bazı temel gerçekleri kabullenmesi gerekir.
Watts, önce insanların hayatın zorluklarına karşı durmak yerine, bunları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeleri gerektiğini vurgular. Bu, stres ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, yaşamın ve çevremizin tamamen kontrol edilemez olduğunu kabul etmek, insanların daha esnek ve huzurlu olmalarını sağlar.
Watts, hayatı anlamlandırmaya çalışırken sıklıkla karşılaşılan "kontrol etme" arzusunun da, bireylerin kendilerini doğal akışa bırakmalarına engel olduğunu savunur. İnsanların sürekli olarak her şeyin kontrolünü ellerinde tutma çabası, genellikle onları mutsuz ve tükenmiş hissettirir. Bunun yerine, hayatın akışına güvenmek ve bazen bırakmak gerekir.
Bir diğer önemli ilke ise insanın bireysel kimliğinden ve egosundan öte, toplumsal bağlantıları ve insan ilişkilerini ön plana çıkarması gerektiğidir. Watts, insanın kendini tanıması ve diğer insanlarla empati kurması gerektiğini anlatır. Bu, hem bireysel gelişim hem de toplumla uyum içinde bir yaşam için gereklidir.
Watts, ayrıca insanların ölümü ve yaşamı birbirinden ayırmamalarını önerir. Yaşam ve ölüm arasındaki bu ayrımı kaldırarak, her iki durumu da birbirine bağlı, birbirini tamamlayan süreçler olarak görmemiz gerektiğini belirtir.
Son olarak, Watts, "kendini serbest bırakma" anlayışının önemine dikkat çeker. Bu, kişinin kendi içsel huzurunu bulmasına ve dış dünyadaki etmenlerin kendini kontrol etmesine engel olmadan, doğru bir yaşam sürmesine yardımcı olur.
Bu felsefi tavsiyeler, daha derin bir yaşam anlamı arayanlar için bir yol haritası sunmaktadır. Alan Watts'ın bu öğretileri, bireylerin içsel huzura ulaşmalarına, daha sağlıklı ve anlamlı bir hayat sürmelerine yardımcı olabilir.