14-16 Nisan tarihleri arasında Auckland Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek olan "Mind’s Ear and Inner Voice" adlı konferans, işitsel hayal gücü eksikliği olarak tanımlanan anauralia ve tam tersi olan hiperauralia üzerine disiplinler arası bir tartışma oluşturmayı hedefliyor. Bilim insanları, sanatçılar, müzisyenler ve filozoflar, iç ses fenomenini ele alarak bu nadir zihinsel yapıların yaratıcı süreçlere ve insan algısına etkilerini keşfedecek.
Anauralia Nedir?
Anauralia, işitsel hayal gücünün eksikliği anlamına gelir ve bireylerin zihninde sesleri hayal etme yetisinin kaybolmasıyla karakterize edilir. Birçok kişi, bir köpeğin havlaması ya da şarkı dinleme gibi ses deneyimlerini zihinsel olarak oluşturamayabilir. Genellikle afantazi ile ilişkilendirilen anauralia, toplumun %1’ini etkiler. Bu durum, dikkat seviyesinin artması gibi potansiyel faydalar sağlayabilir ve herhangi bir dezavantaja yol açmaz.
Konferansta sadece anauralia değil, aynı zamanda hiperauralia olarak bilinen çok güçlü işitsel imgeler de ele alınacak. Hiperauralia yaşayan bireyler, zihinlerinde bir senfoniyi tüm ayrıntılarıyla duyabiliyor ya da çok canlı işitsel imgelerle karşılaşıyor. Bu durumu deneyimleyenlerin yaratıcılık süreçleri nasıl şekillenir? İşte bu soruya odaklanılacak.
Auckland Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Tony Lambert, bu konunun özellikle yazarlar, müzisyenler ve şairler için yaratıcı süreçte önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor. “Beyin, hayali sesleri nasıl üretiyor ya da üretemiyor? Bu, sanatçılar için yaratıcı sürecin anahtarı olabilir,” diyen Lambert, disiplinler arası bakış açısının önemini vurguluyor.
Yaratıcı Zihnin İçsel Dinamikleri
Sang Hyun Kim, Auckland Üniversitesi öğrencisi ve anauralia deneyimi yaşayan bir katılımcı olarak, başkalarının hayali sesler duyma fikrini "tuhaf" bulduğunu ifade ediyor. Ancak bu alandaki araştırmalara büyük bir heyecan duyduğunu belirtiyor. Konferansın bir parçası olarak, bu psikolojik etkiler ve yaratıcı süreçlere dair derinlemesine bir inceleme yapılacak.
Son yıllarda, işitsel imgeler görsel imgeler kadar ilgi görmemiş olsa da, Tony Lambert bu durumun değişmekte olduğunu vurguluyor. Afantazi terimini ortaya atan Adam Zeman ile tanışmasının ardından bu konuya ilgi duymaya başladığını belirten Lambert, sessiz bir iç dünyanın yaygınlığı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduklarını ancak bunun psikolojik etkilerini anlamanın zaman alacağını ifade ediyor.