"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Şiddetli yağmur
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,8858 %0.05
36,7463 %0.31
3.501.579 %1.519
3.037,23 -0,29
Ara
İşçi Haber Yaşam Kahvaltı ve öğle yemeği gerçekten gerekli mi? Yoksa kültürel bir dayatma mı?

Kahvaltı ve öğle yemeği gerçekten gerekli mi? Yoksa kültürel bir dayatma mı?

Kahvaltının ‘günün en önemli öğünü’ olduğu söylemini hiç sorguladınız mı? Ya da öğle yemeği diye bir kavramın ne zaman hayatımıza girdiğini düşündünüz mü? Beslenme alışkanlıklarımızın kökenlerini öğrenince çok şaşıracaksınız.

Günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası gibi görünen kahvaltı ve öğle yemeği, aslında düşündüğümüz kadar eski bir alışkanlık değil. Sanayi Devrimi’yle birlikte şekillenen bu öğünler, modern hayatın zorunluluklarıyla kültürel hayatımıza dahil olmuş. Biyolog ve sinirbilim uzmanı Sinan Canan’ın anlattığı hikaye, beslenme alışkanlıklarımızın ne kadarının gerçek ihtiyaçlardan, ne kadarının ise öğrenilmiş kültürel dayatmalardan kaynaklandığını sorgulatıyor.

Kahvaltının Kökeni: Kahve Altından Günümüze

Eskiden Osmanlı’da sabahları “kahve altı” denilen küçük atıştırmalıklar tüketilir, asıl yemekler akşam vakti yenirdi. Bugün hala kullandığımız kahvaltı kelimesi, bu gelenekten gelir. Ancak kahvaltının “günün en önemli öğünü” olduğu iddiası, bir alışkanlıktan çok pazarlama harikasıdır. Bu iddia 1940’larda bir mısır gevreği firmasının reklam kampanyasından doğmuş ve zamanla bir mit haline gelmiştir.

Bilimsel bir dayanağı olmamasına rağmen, çocukların kahvaltı etmeden okula gitmemesi gerektiğine dair yaygın inanış, bu sloganla şekillenmiştir. Ancak kahvaltı yapmadan güne başlayan birçok insanın, bedensel ya da zihinsel bir eksiklik yaşamadığı bilinmektedir.

Picture background

Öğle Yemeği: Fabrika Çarklarının Ara Gazı

Öğle yemeği ise sanayi devriminin yarattığı bir ihtiyaçtan doğdu. Fabrikalarda vardiyalı çalışan işçilerin öğlen kısa bir mola vererek enerjilerini yenilemesi gerektiği düşünülerek, günün ortasında hızlı bir öğün alışkanlığı ortaya çıktı. O döneme kadar Batı’da da bizde de öğle yemeği diye bir kavram yoktu. İnsanlar genelde gün içinde atıştırmalıklarla idare edip akşam yemeklerini beklerdi.

Fabrikalarda iş gücünü artırmak ve işçileri “ara gaz” diyebileceğimiz bol kalorili öğünlerle daha verimli hale getirmek amacıyla icat edilen bu alışkanlık, kısa sürede tüm dünyada standart bir yaşam biçimi haline geldi.

Picture background

Alışkanlık mı, Dayatma mı?

Sanayi Devrimi hayatımıza öğle yemeğini, pazarlama ise kahvaltıyı soktu. Sinan Canan’ın anlattıkları, yemek kültürümüzün büyük bir kısmının öğrenilmiş alışkanlıklardan ibaret olduğunu gösteriyor. Kahvaltı yapmadığımızda sinirli olmamız ya da öğle yemeği yemediğimizde aç hissetmemiz, biyolojik bir zorunluluktan çok, bize öğretilmiş bir ezberin sonucu.

Bu durum, beslenme alışkanlıklarımızı yeniden düşünmek için bir fırsat sunuyor: Gerçekten ihtiyaçlarımız doğrultusunda mı besleniyoruz, yoksa tarihin ve reklamların şekillendirdiği kültürel kodları mı takip ediyoruz?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *