"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5058 %0.12
36,4481 %0.25
3.392.129 %5.307
2.965,40 1,03
Ara
İşçi Haber Bilim Yeni dünya düzeninde 'veri' tanımı! Gücün anahtarı mı, kişisel veriler için risk mi?

Yeni dünya düzeninde 'veri' tanımı! Gücün anahtarı mı, kişisel veriler için risk mi?

Teknolojik gelişmelerin hız kesmeden sürdüğü ve yapay zekanın hükmetmeye başladığı yeni dünya düzeninde 'veri', bir güç ve gelişim anahtarı mı yoksa kişisel veriler için büyük bir tehdit mi?

Teknoloji şirketlerinin yapay zeka teknolojilerini geliştirmesiyle yeni bir tanım kazanan “veri", bir yandan kişisel mahremiyete yönelik büyük riskler taşırken öte yandan yeni dünya düzeninde güç ve gelişimin anahtarı olarak görülüyor.

ABD’nin dev teknoloji şirketlerinden birinde veri merkezi uzmanı olarak görev yapan Abdurrahman Abdullah Muhammed​, sanayinin gelişmesinin petrol ve enerjiye dayalı olmasını ve hem 1. Dünya Savaşı hem de 2. Dünya Savaşı'nın gidişatını petrol ve enerjinin belirlediğini anımsatarak, ABD'nin sanayi gelişiminin de petrol sayesinde olduğunu kaydetti.

Basra Körfezi'ndeki ülkelere dev para rezervlerini sağlayanın da petrol olduğuna işaret eden Muhammed, "Bu dönemlerde can damarı petrol ve enerjiydi. Şu an da ise yeni bir döneme giriyoruz, bu dönemde can damarı veri olacak petrol değil. Dolayısıyla veriyi elinde tutan kişi veya kurumlar, dünyaya hükmedecekler. Gelecekte sanayi ve ekonomik gelişiminin ölçüsü GB'lar olacak petrol varilleri değil. Bu yüzden veri, yeni yüzyılın petrolüdür." diye konuştu.

"ABD İLE ÇİN BİRBİRİNDEN VAZGEÇEMEZLER"

Yapay zekanın gelişimi için verinin ham madde işlevi gördüğünü ve yapay zekayı işlevsel yapan şeyin veri olduğunu kaydeden Muhammed, veri olmadan yapay zekanın var olamayacağını ve şu anda internet veya bilgisayar alanındaki verileri ABD ve Çin'in elinde tuttuğunu anlattı.

Muhammed, Çin ile ABD veya Doğu ile Batı arasındaki çekişmede "yarı iletkenler" savaşı olarak adlandırdığı rekabetin dikkatlerden kaçtığını vurgulayarak şöyle devam etti:

"Bizim ülkelerimizdeki çoğu akademisyen, Çin'in son 2 yılda çiplere harcadığı paraların petrole harcadığı meblağları geçtiğini bilmiyordur. Öyle ki Çin ekonomisi için çipler artık petrolden daha önemlidir. Batı dünyasındaki şirketler yarı iletkenler alanında çok ilerlemişken, Çin de teknolojide kullanılan nadir maddeleri elinde tutuyor. Hatta şaşırabileceğiniz bir şey söyleyeyim, çip üretiminde kullanılan bazı hammaddelerin yüzde 80'inden fazlası Çin'in elindedir. Sonuç itibarıyla Batı dünyası ile Çin arasında yarı iletkenler konusunda bir rekabet söz konusu. Yani Çin'in ABD'li şirketlerden vazgeçmesi veya ABD'li şirketlerin Çin'den vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor. Yani ABD ile Çin arasında görülen bir rekabet veya savaş görülüyor olsa da her ikisi de birbirinden vazgeçemezler. Bu durumu 'ÇinAmerika' (ChinAmerica) şeklinde kavramsallaştıran düşünürler var."

"BU VERİLERİ KULLANMAK DEMEK BU VERİLERİ SATMAK DEMEK DEĞİL"

Sosyal medya şirketlerinin veri toplama merkezleri için çok büyük harcamalar yaptığını ve yine bu merkezlerin çok büyük enerji tükettiğine işaret eden Muhammed, bir şirketin tükettiği enerjinin bazen bir şehrin tükettiği enerjinin toplamına denk olduğu bilgisini paylaştı.

Muhammed, böylesi bir enerji tüketimi için sosyal medya platformlarının ya kullanıcılardan ücret almak ya da verileri kullanmak zorunda olduğundan bahsederek, "Bu verileri kullanmak demek bu verileri satmak demek değil. Şirketin bu verileri kullanma yollarından biri, verilerden belirlediği yaş ve vasıflardaki kitleye istediği reklamları ulaştırmasıdır." ifadelerini kullandı.

Verinin tanımının kişiye ve zamana göre değişiklik gösterdiğini ve zaman içerisinde geliştiğini ifade eden Muhammed, verinin bir zamanlar, kredi kartı, kimlik bilgileri ve adresi gibi kişisel bilgilerden oluştuğunu şu an ise kişinin internette giriş yaptığı sayfalar, internette izlediği videolar, sürekli olarak dinlediği şarkılar, ilgi duyduğu ve okuduğu konular, ziyaret ettiği yerlerin tamamının "veri” kapsamına girdiğini söyledi.

"BİZİM HENÜZ AKLIMIZIN ALMAYACAĞI TEKNOLOJİLERİ GELİŞTİRMEYİ HEDEFLİYOR"

Muhammed, ticaret, tıp ve reklamcılık alanlarının yanı sıra yeni teknolojilerin gelişimi için de verinin önemli bir faktör olduğunun altını çizerek, teknoloji şirketlerinin çok büyük verileri topladığını ve bizim için belki de anlamsız olabilecek bu veriler sayesinde bizim henüz aklımızın almayacağı teknolojileri geliştirmeyi hedeflediğini ifade etti.

Yeni nesil ilaçların üretimi için de yapay zekanın kullanıma girişimleri söz konusu olduğunu ve bu denemelerin, insanlara ait toplanan sağlık verilerine dayalı yapıldığını dile getiren Muhammed, milyonlarca insana ait dokuların yanı sıra kan tahlillerinin, vücutlarının ürettiği hormonların ve daha birçok verinin kullanıldığını ve milyonlarca insanın sağlık durumuna dair verilerin yapay zekayla belirli koordinatlar doğrultusunda karşılaştırılması durumunda hem bu insanların gelecekte yakalanabileceği hastalıklar konusunda tahminde bulunulabileceğini hem de bu hastalıklara karşı ilaçlarla ilgili önerileri sunabileceğini anlattı.

"SONUÇ İTİBARIYLA SOSYAL MEDYA İÇİN İKİ GÖRÜŞÜ ORTAYA KOYABİLİRİZ"

Muhammed, veri konusunda hem teknoloji şirketlerinin hem de ülkelerin karşılaşacağı zorlukların başında tüketici-kullanıcının verilerini koruma zorluğunun geldiğinden bahsederek, "Zamanla teknolojiyle ilgisi olan gençler, ülkelerin yürütme organlarına girdi ve teknoloji alanında olup bitenlerle ilgili tecrübelerini paylaştılar. Böylece hükümetler artık teknolojiyle ilgilenmeye başladı ve teknoloji alanında korumaya yönelik yasaları geliştirdi. Bunu ABD ve Avrupa ülkelerinde görebiliyoruz ancak dünyanın diğer ülkelerinde ise daha alacakları çok yol var." dedi.

Teknoloji geliştikçe teknoloji ile ilgili yasaların gelişmeye devam edeceğini ve teknoloji şirketleri ile bu yasaları çıkaranlar arasında çok büyük bir farkın söz konusu olduğunu bildiren Muhammed, geçen yıl büyük teknoloji şirketlerinin yönetim kurumlarının Beyaz Saray'da kapalı bir toplantıya çağırıldığını ve ABD yönetiminin, söz konusu kapalı toplantıda teknoloji şirketlerinden sosyal medya kullanıcılarını koruma ve yapay zekayla ilgili yasaları geliştirmek için yardım istediğini belirtti.

Muhammed, sosyal medya ve veri güvenliği konusunda olumlu ve olumsuz görüşlerin olduğunu belirterek, "Sonuç itibarıyla sosyal medya için iki görüşü ortaya koyabiliriz. Birincisi sosyal medya şirketleri, aleyhimizde komplolar kuruyor. Kanaatimce bunun için üniversitelerde çok iyi araştırılma yapılması gerekir. İkinci görüş ise sosyal medya sayesinde dünya tek bir köy gibi oldu. Bu sayede kuzeydeki halkların yaşadıklarından güneydekiler haberdar oluyor ve güneydekilerin yaşadıklarından kuzeydekiler haberdar oluyor. Bu da çok güzel bir şey." değerlendirmesini yaptı.

"SOSYAL MEDYA OLMASAYDI ORADAKİ GENÇLER ZULME UĞRAYANLAR İÇİN O GÖSTERİLERİ YAPAMAZDI"

Muhammed, sözlerini şöyle tamamladı:

"Örneğin 'Gazze' konusunda eleştirilebilecek yönleri olmasına rağmen ABD'deki üniversitelerde düzenlenen Gazze'ye destek gösterileri, gençlerin sosyal medya üzerinden ulaştıkları bilgilerle dünyadaki gelişmelerden haberdar olmasıyla oldu. Dolayısıyla sosyal medya olmasaydı oradaki gençler, zulme uğrayanlar için o gösterileri yapamazlardı. Ben de sosyal medyanın mutlak anlamda kötü olduğu ve aleyhimizde komplolar kuran bir alan olduğu düşüncesinde olanlardan değilim. Kanaatimce sosyal medya şirketleri ticaridir ve karlarını düşünüyorlar, bu da çok doğaldır. Sosyal medya şirketleri ticari şirketlerdir ve kar amacı taşıyorlar. Bizler de verilerimizin kullanılmasını istemiyor ve rahatsız edici reklamların önümüze düşmesini istemiyorsak aylık olarak bir bedel ödemeliyiz ancak bunu yapabileceğimizi sanmıyorum. Dünyadaki her bireyin aylık olarak 30-50 dolar ödemeye yapabilecek gücü yok. Bu durumda sosyal medya şirketlerinden de verilerimizi hiçbir şekilde kullanmamasını istememiz bir lükse kaçar. Çok büyük harcamaları olan bu şirketler, hem karlarını korumak hem de kendilerini geliştirerek büyümek istiyorlar."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *