Çağdaşlık, modernlik denildiğinde her ne kadar Batı dünyası aklımıza gelse de madalyonun öteki yüzüyle karşılaştığımızda aslında kadının konumunu yeniden şekillendirdiğini görüyoruz. Batı dünyası “Müslüman Kadın” veya “Doğulu Kadın” algısı üzerinden kadınları kategorize ederek yıllardır uğrana mücadele edilen 'eşitlik ilkesini' tamamen yerin dibine sokmaktadır.
Uygulanan ayrımcılık politikasını bir kez daha gözler önüne sermek gerekirse; Almanya, Hollanda ve İspanya’da yapılan bir araştırma, başörtülü Müslüman kadınların, iş başvurusu sonrası olumlu geri dönüş alma oranının diğer kadınlara göre yüzde 65 oranında daha az olduğunu ortaya koymaktadır.
Özgürlük kadınların tekelinde farklı türlerde ayrımcılık ve eşitsizliklerin yarattığı zincirler ve kadını ikinci sınıf vatandaşa indirgeyen yasalarla çok farklı bir anlam ifade ediyor. Bu zincirler kimi zaman başörtü üzerinden kimi zamansa açıklık üzerinden kadınlara yaftalanıyor.
Batı'nın medeniyeti başörtülü kadınlara kadar
European Sociological Review dergisinde yayınlanan araştırmada, Hollanda ve Almanya’da başörtüsü takan Müslüman kadınlara yönelik işgücü piyasasındaki ayrımcılığa dair güçlü kanıtlar bulunuyor.
Araştırma, İspanya’daki tesettürlü kadınların, Hollanda ve Almanya’ya kıyasla daha çok daha az ayrımcılığa maruz kaldığını da gösteriyor.
Almanya’da hem Türk ismi hem de başörtülü olan kadınların, başvurular arasında en fazla ayrımcılığa uğrayan grup olduğu görülmüştü.
Avrupa bahsettiği medeniyet seviyesine kadınlar üzerinden algı oluşturmadan gelebileceğini öğrenebilecek kadar kendini geliştirebilirse bardağın dolu tarafından bakmanın bünyeye ters olmayacağını kanıtlamış olacaktır.