Lozes, bağımsız araştırma şirketi Ipsos'un Fransa'daki siyahilere ilişkin yaptığı ankete dikkati çekerek, "Ankete katılanların söylediği şey, hayatın pek çok alanında ayrımcılık olduğu yönünde. Fransa'daki siyahilerin yüzde 91'i günlük hayatta ayrımcılığa maruz kaldığını söylüyor. Bu da ülkedeki ayrımcılığın çok büyük ve neredeyse her siyahi Fransız'ı ilgilendirdiği anlamına geliyor." dedi.
Siyahilerin özellikle ev ve iş ararken ayrımcılıkla karşılaştığını kaydeden Lozes, şu değerlendirmede bulundu:
"Telefon edip ev istediğinizi söylediğinizde, görüştüğünüz kişi size telefonda evin müsait olduğunu söylese de siyahi olduğunuzu anladığında evin müsait olmadığını söyleyebilir ve bu olaydan 5 dakika sonra arayan başka birine ev tekrar müsait olabilir. Ya da iş hayatında tüm meslektaşlarınız terfi alırken, siz yıllar geçse de terfi edemezsiniz. İş başvurularında özgeçmiş gönderirsiniz ve birkaç dakika sonra size pozisyonun kapandığı bilgisi verilir. Oysa sizden birkaç dakika sonra aynı pozisyona başvuran başka birine pozisyon hala açıktır."
Lozes, ayrımcılığın toplu taşıma gibi en temel hizmet alanlarında da yaşandığının altını çizerek, bazı Fransızların, otobüs ya da trene binerken "siyahilerin kendilerinden sonra binmesi gerektiğini" düşündüğünü aktardı.
"Siyahilere karşı önyargı var"
Siyahilerin, Fransa Ulusal Meclisinde, orduda üst düzey görevde ya da şirketlerin yönetici pozisyonlarında yeterince yer almadığına işaret eden Lozes, "Siyahilere karşı ön yargı var. İnsanlar siyahilerin yeterince yetenekli olmadığını düşünüyor. Bu bir engelleme." diye konuştu.
Lozes, Fransa Boyun Eğmeyen Partisinden (LFİ) siyahi milletvekilli Carlos Martens Bilongo'nun, 2022'de Ulusal Meclis'te yaptığı bir konuşma sırasında, aşırı sağcı milletvekili Gregoire de Fournas tarafından ırkçı sözlerle saldırıya uğradığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bilongo, konuşurken milletvekillerinden biri 'Afrika'ya geri dön' dedi. Bunu bir parlamento üyesine, Fransız parlamento üyesine söyleyebilir misiniz? Beyaz olsaydı, kimse bunu yapamazdı. Kesinlikle şok ediciydi ama siyahilerin sokakta karşılaştıkları da tam olarak bu. Ulusal Meclis'e seçildiğinizde bile parlamento üyesi meslektaşlarınız size karşı ırkçı olabiliyor. Bu çok çirkin. Hükümet, Fransa'da tüm insanların eşit olmadığını artık kabul etmeli. Ülke olarak kesinlikle harika değerlerimiz var. Ben Fransız'ım, değerlerimizle gurur duyuyorum ancak değerlerimizin rengi ne olursa olsun herkes için geçerli olmalı."
"Siyahiler daha fazla polis kontrolüne maruz kalıyor"
Fransız polisinin siyahilere karşı etnik profilleme yaptığını dile getiren Lozes, "Siyahilere günlük hayatta neler olup bittiğini sorduğunuzda, çoğu kontrol edildiğini söyler. Siyahi olmayanlara göre daha fazla polis kontrolüne maruz kalıyorlar. Her polisin ırkçı olduğunu söylemiyorum ancak polis teşkilatı içinde ırkçılık olduğunu, insanlarla konuşma ve insanlara davranış şekillerinde ırkçılık olduğunu kabul etmeliyiz." şeklinde konuştu.
Lozes, siyahilerin ten rengi yüzünden kriminalize edilmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak, "Sırf ten rengimiz yüzünden kendi ülkemizde ırkçılığa maruz kalmamalıyız. Bu adil değil. Takdir ettiğim ve sevdiğim bu ülke için adil değil. Fransa'nın dünyada eşitliğin olduğu bir ülke olarak tanınmasını isterim, ırkçılığın değil." ifadesini kullandı.
"Fransız medyasında görev yapan gazetecilerin çok azı siyahi"
Medyanın, siyahi algısı üzerindeki etkisine de değinen Lozes, "Gazetelerin, bir yerde suç işlendiğinde sadece suçu haber yapmasına rağmen suçu bir siyahi işlediğinde neden suçun siyahi kişi tarafından işlendiğini vurguladıklarını anlamıyorum. Suç başlı başına korkunç bir şey, ayrıca ırkçılığı vurgulamak için kullanılmamalı. Gazeteler, haber diline dikkat etmeli ve ırkçılığa ırkçılık katmamalı." değerlendirmesinde bulundu.
Lozes, diğer yandan Fransız medyasının siyahilere yönelik ırkçılık sorunlarına geçmişe kıyasla daha fazla yer verdiğine işaret ederek, şunları dile getirdi:
"Medyanın ırkçılığı konuşuyor olması ve eşitlik talebimize yer veriyor olması kesinlikle harika bir şey ancak onlara şunu sormak istiyorum, 'Kendinize bir bakın, şirketlerinize bakın, bizimle röportaj yapan gazetecilere bakın 'Çalışanlarınızın hepsi beyaz mı? Çeşitliliğe yer veriyor musunuz?' En popüler gazete Le Monde ya da herhangi bir televizyon kanalında gazetecilerin çok azı siyahi. Bu yüzden medyaya diyorum ki ırkçılığı haberleştirmek çok güzel ama kendinize bakmalı ve insanlardan yapmalarını istediğiniz şeyi önce kendiniz yapmalısınız."
"Hükümet ırkçılıkla ilgili sorularımıza yanıt veremiyor"
Fransa'da en büyük sorunun siyahilere yönelik ırkçı ve ayrımcı uygulamaların görmezden gelinmesi olduğunu kaydeden Lozes, "Fransa için ülkede ayrımcılık yapıldığını kabul etmek ve bu ayrımcılıkla mücadele etmek önemli ancak hükümet, neredeyse tüm siyahilere zarar veren ayrımcılık sorunları olduğunu kabul etmiyor." ifadesini kullandı.
Lozes, Fransa'da laiklik ilkelerine aykırı olduğu ve Vichy dönemi kimlik belgelerini hatırlattığı gerekçesiyle, nüfus sayımında etnik istatistiklerin yapılmasına karşı çıkıldığını belirterek, "Hükümete ayrımcılığın artıp artmadığını sorduğumuzda cevap alamıyoruz. Cevap veremiyorlar çünkü ellerinde etnik istatistik yok. Ülkede yaşayan siyahilerin sayısını resmi olarak bilmiyoruz. Sadece kendi anketlerimiz var ancak ülkedeki etnik azınlığı belirlemenin bir derneğin değil hükümetin görevi olduğunu düşünüyorum." görüşünü paylaştı.
"Medya, aklandığımı söylemekten ziyade soruşturulmamla ilgilendi"
Kariyeri boyunca kendisinin de ayrımcılığa maruz kaldığını anlatan Lozes, "Buna şimdi gülüyorum ama ilk kez takım elbiseyle şirketime gittiğimde kimse patronun ben olduğumu düşünmemişti çünkü siyahileri yönetici pozisyonunda görmeye alışkın değiller." şeklinde konuştu.
Lozes, Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmak için 2011'de CRAN'daki başkanlık görevinden ayrıldığını, aynı yıl aralık ayında hakkında soruşturma başlatıldığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Şeffaflık açıkça kabul etmemiz gereken değerlerden biri. Kamuya açık bir pozisyondaysanız soruşturma yapılabileceğini kabul etmelisiniz. Hiç kimse yasaların üstünde olmadığı gibi yasalara karşı da gelemez ancak bu soruşturmanın yürütülme şekli adil değildi. Siyahi olmasaydım, soruşturma daha kısa sürerdi ama çok uzun sürdü. Neyse ki tamamen aklandım. Soruşturmanın haber yapılması kadar sonucunun da haber yapılmasını beklerdim ancak medya aklandığımı söylemekten ziyade soruşturulmamla daha çok ilgilendi."