İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'te evleri için tahliye kararı çıkan Filistinli Salim ailesine destek vermek isteyen kalabalığa ses bombası ve coplarla müdahale etti.
İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesi, Filistinli Salim ailesinin Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'nde bulunan evlerini 29 Aralık'a kadar tahliye edilmesi kararı vermişti. Filistinli aileye destek vermek isteyen onlarca kişi cuma namazını Salim ailesinin Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki evi önünde kıldı.
2 kişi gözaltına alındı. Cuma namazını kıldıran Mescidi Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, verdiği cuma hutbesinde Filistinlilerin evlerinden tahliye edilmesi kararını kınadı.
Namazın ardından evin bahçesinde durmaya çalışan kişiler ile İsrail polisi arasında arbede yaşandı. Polis, kalabalığa ses bombası ve copla müdahale etti, 2 kişiyi ise gözaltına aldı.
AP foto muhabiri yaralandı
Bu sırada Associated Press haber ajansı foto muhabiri Mahmud Eliyan, polisin darbesi sonucu yaralandı. Eliyan, sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından tedavi için hastaneye kaldırıldı.
"Bu evde doğdum, evimden çıkmayacağım"
Evini tahliye etmesi istenen 67 yaşındaki Fatma Salim ailesinin 1948 yılından bu yana bu evde yaşadığını ve kendisinin de burada doğduğunu belirtti.
İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesinin evlerinin yakınına bir Yahudi yerleşimciyi iskan ettirdiğini aktaran Fatma Salim, "İsrail'e bağlı Kudüs Belediye Başkanı Yardımcısı Arieh King, sabah saat 8'de evimize geldi. Bana bir kağıt verdi ve 29 Aralık sabah saat 8'e kadar evi boşaltmamızı istedi. 'Sen hayal görüyorsun, ben bu evden çıkmayacağım' dedim. Arieh ise bu evi varislerinden aldıklarını öne sürdü." diye ifade etti.
Bu evde 8 çocuk, yaşlılar olmak üzere kalabalık bir ailenin yaşadığını anlatan Fatma Salim, İsrailli belediyeye "ne yaparlarsa yapsınlar buradan çıkmayacağını" söylediğini aktardı. Fatma Salim, evlerinin yakınına taşınan Yahudi yerleşimcilerin, ağaçları söktüğünü, bahçedeki küçük kuyuyu yıktığını, evin bahçesinin etrafına tel örgü çekerek girişi de engellediğini dile getirdi.
Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki tüm Filistinlilerin evlerinden tahliye edilme tehdidi altında yaşadığını kaydeden Fatma Salim, şöyle konuştu:
"Beni silahla vursalar da öldürseler de bu evden çıkmayacağım. Çıkmam, burası benim evim. Ömrüm boyunca burada yaşadım. Çocuklarımı burada doğurdum. Anamın babamın kokusu var içeride. Anamın babamın diktiği ağacın kokusu, çocuklarımın tüm anıları burada. Babam evde hasta, özel bakım gerekiyor. Ben bu evden çıkamam."
"Mahkeme, yerleşimciler ve İsrailli inşaat şirketleriyle uğraşıyoruz"
Tahliye edilmesi istenen evin sakinlerinden İbrahim Salim ise 1988'den beri İsrail mahkemeleriyle evin tapusu için uğraştıklarını belirterek, "Bizler bugüne kadar mahkeme, Yahudi yerleşimciler ve İsrailli inşaat şirketleriyle boğuşuyoruz." diye aktardı.
Avukatların tahliye kararını ertelemek için çalıştığını aktaran İbrahim Salim, "Yerleşimciler gelip bizi kışkırtıyorlar, burada eğlence düzenlemeye çalışıyorlar. Bizim 'terörist ve suçlu' olduğumuzu söylüyorlar. Bizler evimizde bekliyoruz ne terörist ne de onların bize atfettiği suçlularız. İki gün önce bahçenin etrafına çit çektiler, 'burası bizim' dediler ve bizim girmemize engel olmaya çalıştılar." diye konuştu.
Evlerinin önünde bugün kendilerine destek olmaya gelenlere İsrail polisinin ses bombaları ve copla müdahale ettiğini söyleyen İbrahim Salim, eve atılan ses bombası nedeniyle çocukların büyük korku yaşadığını dile getirdi.
"Bizi bu evden çıkarırlarsa sokakta kalırız. Gidecek bir yerimiz yok." diyen İbrahim Salim, dünya genelindeki tüm insan hakları savunucularını "kendilerine destek olmaya" çağırdı.
Filistinli Salim ailesi, 1948 yılından bu yana bu evde yaşadıklarını belirterek, İsrail makamlarının 29 Aralık'a kadar evin tahliye edilmesi kararına itiraz ediyor. Mahalleye taşınan İsrailli yerleşimciler önceki gün Salim ailesinin evinin bahçesine tel örgü çekmeye çalışmış, taraflar arasında arbede yaşanmıştı.
Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin İsrail bürokrasisi ve hukuk sistemiyle mücadelesi
İsrail'in 1967 yılında Doğu Kudüs'ü işgal etmesiyle Tel Aviv yönetiminin tanımladığı belediye sınırı içinde kalan Filistinlilere kalıcı oturum verildi.
Bugün işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan yaklaşık 350 bin Filistinli kendi aralarında "Makdisi" diye isimlendiriliyor; kalıcı oturum statüsünde İsrail hukukuna tabiler, vergilendiriliyorlar ancak İsrail'de seçme ve seçilme hakkından yoksunlar.
İşgal altında yaşayan Filistinliler, kalıcı oturum statülerini kaybetmemek için İsrail bürokrasisi ve hukuk sistemiyle de mücadele ediyor.
İsrail, şehrin tamamında kontrolü elinde tuttuğu için şehrin demografik dengesinde Yahudilerin lehine politikalarını "yeni yerleşim alanları, inşaat izinleri, düşük faizli kredi imkanları" gibi teşviklerle sürdürüyor.
Bunun aksine şehrin doğusunda Filistinlilerin yaşadığı bölgelerdeyse İsrail'in yaptırımları hayatı zorlaştırıyor. İsrailli insan hakları örgütü B'tselem'in raporuna göre, İsrail işgal altındaki Doğu Kudüs'te 2004'ten bugüne Filistinlilere ait 3 bin 780 binayı "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıktı.