Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Milli Tarih Müzesi'nde Kırgızistan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının 30. yılı dolayısıyla resepsiyon verdi.
Caparov'un ev sahipliğindeki resepsiyona, Cumhurbaşkanlığı İdare Başkanı ve Bakanlar Kurulu Başkanı Akılbek Caparov, geçici Meclis Başkanı Aida Kasımaliyeva, Yüksek Mahkeme Başkanı Nurgul Bakirova, Anayasa Odası Başkanı Karıbek Duyşeyev, Devlet Sekreteri Suyunbek Kasmambetov, Başsavcı Kurmankul Zuluşev, kabine üyeleri, Meclisteki siyasi parti liderleri, milletvekilleri, eski devlet başkanları, belediye başkanları, valiler, devlet adamları, yabancı diplomatlar ve sivil toplum örgütlerin temsilcileri katıldı.
Cumhurbaşkanı Caparov, burada yaptığı konuşmada, Milli Tarih Müzesi'nde yapılan bu resepsiyonun ana nedeninin; ülke bağımsızlığının 30. yılında bu seneyi değerlendirmek olduğunu söyledi.
Caparov, 2021'de ülkede cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapıldığını, yeni kabinenin oluşturulduğunu ve ülkenin yönetim şeklini belirleyen anayasa referandumunun gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Kırgızistan'ın 30 yıldır sürekli reform arayışı içinde olduğunu vurgulayan Caparov, anayasal, siyasi ve ekonomik reformların 1990'daki olaylarla başladığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Caparov, şunları aktardı:
"Sovyetler Birliği (SSCB) bünyesindeki Kırgız Cumhuriyeti Yüksek Konseyi 15 Aralık 1990'da iç ve dış devlet işlerinde bağımsızlığını öngören 'Kırgızistan Cumhuriyeti Devlet Egemenliği Bildirgesi' belgesini kabul etti. Kırgız Cumhuriyeti Yüksek Konseyi söz konusu bildirgesi doğrultusunda 31 Ağustos 1991'de 'Kırgızistan Cumhuriyeti Devlet Bağımsızlık Bildirgesi'ni kabul etti."
Caparov, yeni Kırgızistan'ın, geçmişiyle gurur duyan, bugünün yaşamından memnun ve geleceğe umutla bakan özgür vatandaşlardan oluşan bir ülke olması gerektiğini vurguladı.
Dış politikaya değinen Caparov, Kırgızistan'ın toprak bütünlüğünü, güvenliğini, sosyoekonomik kalkınmasını ve ülke vatandaşlarının haklarını korumayı amaçlayan çok yönlü bir dış politikaya devam edeceğini söyledi.
Caparov, Kırgızistan'ın dış politikasının önceliğinin, Orta Asya'daki komşuları ve stratejik ortakları olan Rusya, Türkiye ve Çin ile çok yönlü iş birliğini güçlendirmek olduğunu kaydetti.