İran'ın başkenti Tahran’daki Kedi Müzesi’nde, Anadolu Ajansı (AA) foto muhabirlerinin çektiği fotoğraflardan oluşan "Türk Kedileri" sergisi açıldı.
Tahran Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından düzenlenen, "Nazlı Dostlarımızın Hikayesi" isimli fotoğraf sergisine, Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, İranlı kediseverler ile bu ülkede mukim Türk vatandaşları katıldı.
Sergiye ilişkin kısa tanıtım konuşmalarının ardından Büyükelçi Kırlangıç, Tahran YEE Koordinatörü İbrahim Furkan Özdemir ile müzenin kurucusu Siyavuş Hatemi serginin açılık kurdelesini kesti.
Açılışın ardından Kırlangıç ile katılımcılar sergiyi gezdi.
Tahran YEE Koordinatörü Özdemir, kurum olarak çok çeşitli, çok farklı kültür-sanat etkinlikleri gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Özdemir, "Bugün de Tahran Kedi Müzesi’nde Anadolu Ajansı’nın fotoğraf arşivinden elde ettiğimiz, Türkiye'nin farklı coğrafyalarında, farklı zaman ve mekanlarında çekilmiş olan Türkiye kedilerini, 'Nazlı Dostlarımızın Hikayesi' isimli fotoğraf sergisinde gösterme imkanı bulduk." diye konuştu.
Tarih boyunca kedilere çok farklı anlamlar yüklendiğine değinen Özdemir, "Antik Mısır’da kediler kutsal sayılırken, Orta Çağ'da lanetli olarak değerlendirilmiş. Hatta şeytanla ilişkilendirilerek katledilmiş." dedi.
Türk kültüründe hayvanlara önem gösterildiğini hatırlatan Özdemir, "Osmanlı’ya baktığımızda sırf kediler için, sokak hayvanları için özel vakıflar kurulmuş, beslenmeleri ve bakımlarına önem verilmiş." değerlendirmesinde bulundu.
Son dönemlerde dünya edebiyatında doğrudan kedilerin hikayelerinin yazıldığını aktaran Özdemir, kedilerin benzetme amaçlı olarak da kullanıldığına işaret etti.
Özdemir, "Kimilerine göre kedilere nankör deniyor, kimine göre vefasız deniyor ama bir anlamda kediler bizim abartılı sevgilerimizi, acılarımızı, coşkularımızı dengeleyen hayvanlar. Bir yazarın güzel bir ifadesi var 'insanların kedileri olmaz kedilerin insanı olur' diye. Bu ifadenin gerçekte bir karşılığı var." şeklinde konuştu.
Türkiye'de canlı kedi müzesi olmadığını, resmilerin, heykellerin ve oyuncakların sergilendiği bir kedi müzesi olduğunu aktaran Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizde özellikle Van kedilerinin, Ankara kedilerinin neslinin devamı için rehabilitasyon merkezleri açıldı. Her belediyenin hayvan koruma barınakları var. Fakat burada çok anlamlı özel bir mekanda, yaklaşık 30 cins kedinin olduğu, ayrıca geçmişten günümüze farklı hikayelerin anlatıldığı fotoğraf sergilerinin bulunduğu bir müzede Türk kedilerini gösterme ve hikayelerini anlatma imkanı bulduk."
Özdemir, Türkiye ile İran arasındaki kültürel etkileşimi arttırmayı hedeflediklerini de vurguladı.
"Kitabevine gelen kedi ilham kaynağı oldu"
Müzenin kurucusu Siyavuş Hatemi de Türkiye kedileri fotoğraf sergisinin merkezlerinde açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Asıl mesleği kitapçılık olan Hatemi, kedi müzesini açma serüvenine ilişkin, "Birkaç sene önce kitabevimize bir kedi geldi ve orada yaşamaya başladı. Kitabevinin bulunduğu çevrenin ve kitap okurlarının ilgisini çekti." diye konuştu.
O kedi ile müşterilerin kurduğu ilişkinin kendilerine kültürün değiştiğini hatırlattığını ifade eden Hatemi, bu durumun müzeyi açmasına ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Kedi Müzesini 2019 yılında açtıklarını aktaran Hatemi, "Müzede İran’daki kedi tarihine önem verdik. Çabamız kedilerin tarihini insanlara aktarmak yönünde oldu. Bizim tarihimizde her hayvana, işe yararlılığı gözüyle bakılmıştır. Kedi fareyi yakalaması için beslenmiştir. Oysa kedi yaşamın bir parçası." değerlendirmesinde bulundu.
Fotoğraf sergisi, bir hafta boyunca sanatseverleri ağırlamaya devam edecek.