Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, EğitimBirSen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, 20. Milli Eğitim Şurası için sendikanın hazırladığı "Görüş ve Öneriler" raporunu açıkladı.
Türkiye'de 2000 yılından sonra eğitim sisteminde, okullaşma oranları, öğretmen sayıları, sınıf mevcutları, okulların fiziki ve teknolojik kapasitesi gibi nicel göstergelerde kayda değer iyileşmeler yaşandığına işaret eden Yalçın, bu verilerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yalçın, Türkiye'de yaşayanların eğitimde sorun olarak gördükleri ilk dört alanın eğitim masrafları, sınıflardaki öğrenci sayısı, eğitim araçlarının niteliği ve sayısı ve okuldaki eğitimin kalitesi olduğunu aktardı.
Sendikanın okul öncesine yönelik önerileri
Ali Yalçın, şurada, "temel eğitimde fırsat eşitliği", "mesleki eğitimin iyileştirilmesi" ve "öğretmenlerin mesleki gelişimi" olmak üzere 3 ana gündem maddesi olduğuna işaret ederek, aralarında okul öncesi eğitimin bulunduğu alanlarda iyileştirmeler söz konusu olduğunu ancak iyileştirmeye açık konulara da mercek tutulması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de okul öncesi eğitime ilişkin ciddi gayretler yürütüldüğünü, ilginin de her geçen gün arttığını vurgulayarak, "Ancak eğitimin içeriği ve ihtiyacı karşılamaya yönelik tartışmalar sürüyor. Bugün ülkemizde okul öncesi eğitimin niteliğine dair temel sorunlardan biri erken çocukluk döneminde din ve ahlak eğitimine yönelik boşluktur." dedi.
İlk ve ortaöğretimde din eğitimi ve öğretimi alanında önemli mesafeler alınmasına rağmen, erken çocukluk din ve ahlak eğitimi için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını bir raporda dile getirdiklerini aktaran Yalçın, "Çünkü okul öncesi eğitim programlarında dini ve ahlaki gelişime yönelik bir içerik bulunmamaktadır. Okul öncesinde din ve ahlak eğitimine yönelik bir talebin varlığı, gerek öğrenciler gerekse veliler yönüyle bariz bir şekilde ortada durmaktadır." diye konuştu.
Okul öncesi eğitimin, resmi eğitim kurumları yönünden ücretsiz ve kamusal bir hak olarak görülmesi gerektiğini dile getiren Yalçın, bu kademede öncelikle ve özellikle az gelişmiş yerleşim yerlerine ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı.
Eğitimde fırsat eşitliği
Dezavantajlı öğrencileri ve ailelerini destekleyen politika ve programların geliştirilmesi, dezavantajlı öğrencilerin eğitimsel kazanımlarının ilerleme düzeylerinin izlenmesi gerektiğini belirten Yalçın, "İkili eğitim tamamen sonlandırılmalı, ayrıca tüm öğrencilere öğle yemeği hizmeti verilmelidir. Temel eğitimden ortaöğretime kademeler arası geçişte uygulanan sınavların sistem üzerinde oluşturduğu baskı sona erdirilmelidir. Okullar arası başarı farklılığı en az seviyeye indirilerek ortaöğretim, yükseköğretime geçişte bir ara kademe olarak görülmemeli, gençlerin bireysel gelişimine ve beklentilerine cevap verecek şekilde düzenlenmelidir." diye konuştu.
Yalçın, mesleklere özgü spesifik bir mesleki eğitim yerine anahtar yetkinliklere daha fazla ağırlık vererek yeni şartlara adaptasyonu kolaylaştıran, meslekler arasında geçişkenliği de mümkün kılan mesleki eğitime ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu
Ali Yalçın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Kasım dolayısıyla öğretmenlerle bir araya geldiği toplantıda, hazırlıkları tamamlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun Meclis sürecinin ardından yürürlüğe gireceği yönündeki açıklamalarını çok önemsediklerini ifade etti.
Öğretmenlik mesleğinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun çizdiği ana hatlar üzerinde yürütüldüğünü dile getiren Yalçın, 20. Milli Eğitim Şurası'nın Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla anılmasını istediklerini ifade etti.
Öğretmenlerin mesleki statü, sosyal itibar, meslek etik kuralları ve mesleki dayanışma gibi konularda gelişme kaydetmesi için Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun önemli olduğunun altını çizen Yalçın, "Öğretmenlere yüksek statülü bir meslek iklimi sunulmalıdır. Öğretmenlerin mesleki gelişim ihtiyacının nitelikli eğitimlerle karşılanması için hizmet içi eğitim faaliyetlerine daha fazla kaynak ayrılmalı ve hizmet içi eğitimlerde alternatif modeller benimsenmelidir. Öğretmenin niteliğine katkıda bulunan ve özellikle başarılı öğretmenlerin ödüllendirileceği bir kariyer basamağı modeli özenle inşa edilmelidir." diye konuştu.
Öğretmenlikte daha önce hazırlanan kariyer basamağı modelinin CHP'nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından durdurulduğunu belirten Yalçın, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda bu konuda netlik olması gerektiğini, ayrıca okul yöneticiliğine ikinci görev olarak değil, liyakat ve uzmanlık gerektiren, yetkisorumluluk dengesi sağlanmış profesyonel bir meslek olarak bakılması gerektiğini kaydetti.
Yalçın, ücretli öğretmenliğin ana bir istihdam türü haline görünmesinin önüne geçilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.