Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, dünyada ve Türkiye'de değişen iktisadi yönelimler ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya koydukları bir vizyon projesi olan Kanal İstanbul'a büyük önem verdiklerini belirterek, "Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'nın güvenliği ile Asya ve Avrupa arasında şu anda 710 milyar dolar olan ve sürekli büyüyen ticaret hacminden daha fazla pay almamızı sağlayacak yenilikçi bir projedir." dedi.
Umut verici bir toparlanma ve iyileşme sürecine girmiş bulunuyoruz
Oturumun açılışında konuşan Karaismailoğlu, geride kalan 2 yılda, ulaştırma sektörünün eşi görülmemiş bir krizle karşı karşıya kaldığını, Kovid19 salgınında üretimdeki daralma ve sınır geçişlerindeki kısıtlamaların yolcu ve yük taşımacılığında büyük güçlüklere sebep olduğunu anlattı.
Bu süreçte tedarik zincirinin devamlılığında kesintiler olduğunu anımsatan Karaismailoğlu, burada yaşanan sorunlara ilişkin işaret etti. Küresel ölçekte yaşanan salgın sebebiyle sınır geçişlerinde sorunlar olduğunu anımsatan Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
"Dünya, salgının etkisi azalınca tedarik zincirinde sorunların ortadan kalkacağını düşünürken, toparlanma sürecinde arztalep dengesindeki bozulmalar araçlara ve taşıma ekipmanlarına olan talepleri de etkiledi. Tüm bunların yanı sıra 2021 yılından itibaren umut verici bir toparlanma ve iyileşme sürecine girmiş bulunuyoruz. Dünya Ticaret Örgütü'nün son tahminleri, dünya mal ticaret hacminin 2021 yılında yüzde 8 artacağını öngörmektedir.
Yine, Uluslararası Ulaştırma Forumu'nun iyileşme sürecine ilişkin bu yıl yayımladığı tahminler, ulaştırma faaliyetlerinin 2050'de 2015 yılına kıyasla iki kat artacağını, yolcu taşımacılığının 3 kat, yük taşımacılığının ise 2,6 kat büyüyeceğini göstermektedir. Bu öngörüler, bağlantısallığın önümüzdeki dönemde de sosyal ve ekonomik kalkınmanın en önemli bileşenlerinden biri olacağını açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye olarak, sürdürülebilir bağlantısallığın tesisi için bölgesel ve küresel her platformda üstümüze düşen görevleri yerine getirmeye devam ediyoruz."
Hem Boğaz'daki riskleri azaltıyoruz hem de taşıma yollarımızı çeşitlendirmiş oluyoruz
Adil Karaismailoğlu, AB tarafından 2019 yılında ortaya konulan ve Avrupa'yı 2050 yılında iklimnötr ilk kıta haline getirmeyi hedefleyen Yeşil Mutabakat'a yönelik Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nı 2021 yılında yayımladıklarını hatırlattı.
Eylem planı çerçevesinde, sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamaları, demir yolu taşımacılığının geliştirilmesini hedeflediklerini aktaran Karaismailoğlu, planla ayrıca, yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ile mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasının amaçlandığını kaydetti.
Paris İklim Anlaşması'na ilk imza atan ülkelerden biri olarak, anlaşmayı ulusal katkı beyanı çerçevesinde Meclis'in onayına sunacaklarını bildiren Karaismailoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Büyük ölçekli taşımacılığın yapıldığı tedarik yollarında meydana gelen tıkanmalar küresel ekonomi üzerinde ciddi etkiler oluşturmaktadır.
Süveyş Kanalı'nın karaya oturan bir gemiden dolayı kapanarak kanaldan gerçekleşen lojistik hareketliliğin sürdürülememesi nedeniyle dünya ticaretinin günlük olarak yaklaşık 10 milyar dolar zarara uğradığına hepimiz şahit olduk. Kısa süre içerisinde dünya ticareti üzerinde büyük etkilerini gördüğümüz bu olayın günler yerine haftalar, hatta aylar sürmesi durumunda taşımacılık ve dünya ticareti üzerindeki etkileri çok daha büyük olacaktır. Planlamalarımızda bu gibi sorunlara karşı tedbirler geliştirmeye gayret etmemiz gerekmektedir. Kanal İstanbul projemiz ile İstanbul Boğazı'nın bir alternatifini oluşturarak bu noktada bir tedbir almış oluyoruz. Böylece hem İstanbul Boğazı'ndaki riskleri azaltıyoruz hem de taşıma yollarımızı çeşitlendirmiş oluyoruz."
Son 18 yılda ulaştırma ve haberleşme altyapımıza yaptığımız yatırım 170 milyar dolara yaklaştı
Türkiye'nin ulaştırma hedeflerine ilişkin bilgi veren Karaismailoğlu, "Türkiye olarak, gelecek vizyonumuzun en önemli unsurlarından biri, ülkemizin rekabet gücüne ve toplumun yaşam kalitesine katkıda bulunan, emniyetli, ekonomik, çevreye duyarlı, kesintisiz ve sürdürülebilir bir ulaştırma sistemi tesis etmektir." dedi.
Karaismailoğlu, bu kapsamda, Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı ve Stratejik Plan doğrultusunda, bütünsel kalkınma odaklı, lojistik, dijitalleşme ve mobilite dinamikleriyle şekillenen politikalar uygulamaya gayret ettiklerini söyledi.
Son 18 yılda ulaştırma ve haberleşme altyapısına yaptıkları 170 milyar dolara yaklaşan yatırım, ulusal düzenlemeler ve uluslararası iş birliği ile tüm ulaştırma modlarında taşımacılığı kolaylaştırmak için çaba sarf ettiklerini belirten Karaismailoğlu, demir yollarına atfettikleri özel önemin sonucu olarak, demir yolu yatırımlarının toplam ulaştırma yatırımları içindeki payının 2023 itibarıyla yüzde 60'a yükseleceğini bildirdi.
Karaismailoğlu, sözlerine şöyle devam etti
"Keza, dış ticaret hacmimizin yüzde 90'ını taşıyan ve 'mavi ekonomi' olarak adlandırdığımız denizciliğin, Türkiye'de genel ekonomiye katkısı yaklaşık 41 milyar dolara ulaşmıştır. Gemi inşa sektöründe iddialı bir ülke olan Türkiye, 2020 yılında yat yapımında uzunluk ve mega yat siparişleri açısından üçüncü sıraya yükselmiştir. Hava yollarına ise 15,1 milyar dolar ayırarak 26 olan havalimanı sayımızı 56'ya yükseltmiş durumdayız. Türk Hava Yolları bir dünya markası olurken, pek çok tasarım ödülü alan medarıiftiharımız İstanbul Havalimanı, dünyanın en büyük aktarma merkezlerinden biri haline gelmiştir. İstanbul Havalimanı, 27 Eylül 2021 itibarıyla 100 milyonuncu yolcuya ev sahipliği yapmış ve yakın zamanda dünyanın en iyi ikinci havalimanı ödülüne de layık görülmüştür.
Dünya ticaretinin önemli kavşak noktalarından biri olan İstanbul'u çepeçevre saran çok modlu ulaştırma ağını tamamlama noktasındayız. Bu kapsamda, dünyada ve Türkiye'de değişen iktisadi yönelimler ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya koyduğumuz bir vizyon projesi olan Kanal İstanbul'a büyük önem veriyoruz. Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'nın güvenliği ile Asya ve Avrupa arasında şu anda 710 milyar dolar olan ve sürekli büyüyen ticaret hacminden daha fazla pay almamızı sağlayacak yenilikçi bir projedir."
Türksat 5B uydusunu 2021sonunda SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatmayı planlıyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, dijitalleşmenin, bugün tüm dünyada ekonomik ve sosyal hayatın her alanında dönüştürücü bir güce sahip olduğunu, Türkiye olarak, bu gelişmelere ayak uydurmak, yerli ve milli kapasiteyi geliştirmek için azami gayret gösterdiklerini söyledi.
Yapılan yatırımlarla Kovid19 salgın süreci dahil pek çok sektörde hizmet devamlılığını başarıyla sağladıklarını belirten Karaismailoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu kapsamda, 2003 yılında 20 milyar olan bilişim sektörümüzün büyüklüğü, 2020 yılında 189 milyar TL'ye yükselmiş. 2021 yılının ilk yarısı itibarıyla fiber altyapımız 445 bin kilometreye ulaşmış ve mobil abone sayımız 85 milyonu aşmıştır. Öte yandan, 2023 yılına kadar 5G'ye en yüksek oranda yerli ve milli ürünlerle giriş yapmayı hedefliyoruz. 5G'ye giden yolda ülkemizin donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkanlar ile cevap verebilmek amacıyla birçok projeyi uygulamaya devam ediyoruz. Uydu iletişim kapasitemizi artırmak amacıyla Türksat 5A haberleşme uydumuzu da bu yılın başında yörüngesine fırlattık.
Türksat 5B uydusunu ise 2021 yılı sonunda SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatmayı planlıyoruz. Ayrıca, yerli ve milli imkanlarla yaptığımız milli haberleşme uydumuz Türksat 6A'nın montaj, entegrasyon ve testleri hızla devam ediyor. Tüm bu çalışmalarımızla eğitimden sağlığa, ulaştırmadan tarıma tüm sektörlerde dijitalleşmeyi kolaylaştıracak bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısını inşa etmeyi hedefliyoruz."
Özellikle elektrikli taşıtların teşvik edilmesi için çalışmalar yürütüyoruz
Taşımacılık ve lojistikte de dijital dönüşümün sektörlerin ana eğilimlerinden biri haline geldiğini vurgulayan Karaismailoğlu, "Dünya Ekonomik Forumu'nun 20162025 yıllarını kapsayan bir çalışması, küresel lojistik sektörünün etkin bir dijital dönüşümle 4 trilyon dolarlık ek bir değer oluşturabileceğini ortaya koymaktadır." dedi.
Karaismailoğlu, ulaştırma sektöründeki dijitalleşmenin, taşıtların tasarımından altyapıya, ulaştırma operasyonlarından depolama ve aktarma hizmetlerine, gümrük geçişlerinden veri paylaşımına uzanan geniş bir yelpazede bileşenler içerdiğini söyledi.
Ticaret akışlarının, dijitalleşmenin başarıyla uygulandığı ulaştırma koridorlarında yoğunlaşmasının da kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu çerçevede, Bakanlık olarak pandeminin olumsuz etkilerini bir bakıma fırsata çevirerek sunduğumuz birçok hizmeti elektronik ortama taşımış olmanın yanı sıra özellikle sınır geçişlerinin dijitalleşmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kara yolu taşımacılığında eTIR, eCMR, epermit gibi elektronik geçiş belgesi projelerine öncülük ediyoruz. Demir yolu taşımacılığında ise Ortak Transit Sözleşmesi'ne taraf olmamız neticesinde 'Transit Rejimde Basitleştirilmiş Usul'ü kullanıma aldık. Ulaştırma ve haberleşme sektörleri, toplumun yaşam standartlarını eşit ve kapsayıcı biçimde yükseltme misyonuyla insani bir boyut taşıyor. Bu anlamda, vatandaşlarımızın özellikle kent içi ulaşım imkanlarına erişiminin kolaylaştırılması ve dezavantajlı gruplara yönelik kapsayıcı politikaların geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca, şehirlerdeki karbon emisyonu ve trafiği azaltan, elektrikli bisiklet escoter gibi mikro hareketlilik araçları için yasal düzenlemeler yapılması ve altyapıların geliştirilmesi giderek zaruri hale gelmiştir. Bakanlık olarak, özellikle elektrikli taşıtların teşvik edilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Bu bağlamda, yolcu ve eşya taşımacılığında elektrikli taşıtlar kullanan taşımacılara kolaylıklar sağlanmasına yönelik düzenlemeleri hayata geçirmiş durumdayız. Bakanlığımızca hazırlanan 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi ve 2020-2023 Eylem Planı', tüm ulaşım modlarına entegre, yerli ve milli kaynaklardan yararlanan, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir akıllı bir ulaşım ağı oluşturma hedefini ortaya koyuyor."