AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Kanal İstanbul'u ideolojik ve siyasi boş tartışmaların dışında, bölgenin, ülkenin, İstanbul'un güvenliği için ve bölgenin artan ticaretini karşılamak için alternatif bir su yolu projesi olarak görmek gerektiğini belirterek, "Proje mutlaka hayata geçirilecektir. Adım adım bunun çalışmaları sürmektedir. İnşallah kısa sürede yeni etaplarıyla projeye hız vermiş olacağız." dedi.
Binali Yıldırım, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca İstanbul Atatürk Havalimanı C Terminali Etkinlik Merkezi'nde düzenlenen, "12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası"nın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, insan var olduğu sürece ihtiyaçların devam edeceğini, artık arz esaslı değil, talep esaslı ihtiyaç giderme dönemine geçildiğini söyledi.
Bugün yapılan çalışmaların, alt yapıya bir yılda gayri safi milli hasılanın yüzde biri kadar yatırım yapıldığında 5 yıl içinde milli gelirin 6,5'u kadar geriye katkı sağladığını gösterdiğini aktaran Yıldırım, "Bakanlık ve Başbakanlık döneminde bir şeyi hep söyledim. Ulaştırma veya haberleşme, her ikisi de para kazandıran yatırımlar değildir. Amacı da para kazandırmak değildir, ticareti geliştirmek, refahı arttırmak için bir araçtır." dedi.
Türkiye son 20 yılda sessiz bir devrim yaptı
Konvansiyonel yaşamdan dijital yaşama geçmekte geç kalınmaması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Eğer geç kalırsak offline ülke oluruz. Offline ülkeler öteki çağın ülkeleridir, online ülkeler de geleceği inşa eden ülkelerdir. " değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin son 20 yılda sessiz bir devrim yaptığını dile getiren Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde başlattığımız ulaşımda, iletişimde ülkemize çağ atlatan projeler, bugün Türkiye'nin değil, Türkiye'nin ilişkide olduğu Avrupa, Asya, Afrika kıtaları arasında ticaretin, refahın, malların ve insanların rahatça dolaşımını sağlamaya zemin hazırladı.
Eğer büyük projeleri genel bütçe ile yapmaya kalksak, bir 100 yıla daha ihtiyacımız var. O yüzden PPP modeli veya kamu özel ortaklığı modelini son yıllarda çok yoğun şekilde kullandık. İyi ki de kullandık. Ne oldu? 50 yıllık. 100 yıllık hayal olan projeler gerçeğe döndü."
Binali Yıldırım, fiziki alt yapı uçurumunu da ortadan kaldırmak için devletin kalkınmada daha zayıf olan bölgelere pozitif ayrımcılık yapmasının doğal olduğunu ifade ederek, "Bir yanda onu yaparken bir yandan da büyük bedellere mal olan projeleri yapişletdevret gibi yeni ve farklı finans modelleriyle gerçekleştirdik." dedi.
Akıllı sistemlerde ne olacak?
Dünyanın dönüştüğünü ve değiştiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bundan sonra neyi daha çok konuşacağız? Çevreyi konuşacağız, iklim değişikliğini daha çok konuşacağız, paylaşmayı konuşacağız. Şu anda dünyada nüfusun yüzde 54'ü ancak şehirlerde yaşıyor. Gelecek 10 yılda bu oran yüzde 68'e çıkacak. Şehirler demek trafik demek, şehirler demek araç yoğunluğu demek. O halde herkes refah seviyesi arttıkça, araç almaya çalışacak. Bu, şehirlerde artık trafik sıkışıklığının üstesinden gelinemeyeceği bir probleme işaret ediyor. Bir yandan da havaya verilen emisyon dediğimiz karbondioksit miktarı bakımından da hem iklim değişikliğine, hem insanların en temel ihtiyacı temiz havaya olan ihtiyaca büyük bir tehdit oluşturuyor. Bunun için akıllı sistemler devreye girecek. Akıllı sistemlerde ne olacak? Artık araç sahibi olmanıza gerek yok hatta ev sahibi olmanıza gerek yok. Büyük veriyi 'bigdata'yı inceleyerek, algoritmalar oluşturarak buradan derleyeceğiniz insanların davranışlarını, beklentilerini tespit edip buna göre uygulamalar geliştireceğiz."
Türkiye, ulaşan-erişen ülke hedefini 20 yılda hayata geçirdi
Türkiye'nin 2003'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonu ile ortaya koyduğu ulaşanerişen ülke hedefini 20 yılda hayata geçirdiğini ifade eden Yıldırım, "Ulaşımda, iletişimde Türkiye çoktan dünyanın 10 büyük ülkesi arasına girdi. Bu başarı milletimizin başarısıdır, milletimizin duası ve desteğinin bir sonucu, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın da kararlılığıdır." dedi.
Türkiye'nin stratejik zor bir coğrafyada bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, "Dolayısıyla biz bu coğrafyada kendi ihtiyacımızı gözetmekle sorumlu değiliz. Aynı zamanda üç kıtayı da gözeten bölgesel ve küresel projelere destek olmamız lazım, gerçekleştirmemiz lazım. İşte KarsTiflisBakü projesi böyle bir projedir. Bu, bölgesel işbirliğinin üç ülkenin en güzel örneğidir." diye konuştu.
Kanal İstanbul'u alternatif bir su yolu projesi olarak görmek gerekir
Kanal İstanbul Projesi'ne değinen Binali Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İnşallah Kanal İstanbul da büyük projeler arasında hizmetlerimizi taçlandıracak bir proje olacak. Kanal İstanbul ile ilgili çok şey konuşuluyor. İstanbul Boğazı dünyanın incisi, ortasından deniz geçen başka şehir yok. 17 kilometrelik İstanbul Boğazı'nda, 80 dereceyi bulan 12 tane viraj var. 12 virajı herhangi bir hasara, kazaya sebep vermeden geçmeniz lazım. Bir dümen kilitlense, bunu başarmanız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde gördünüz mü veya duydunuz mu? Gece yatağında yatarken, geminin evine girmesiyle hayatını kaybeden bir hanımefendi olduğunu duydunuz mu? Bu, İstanbul'da oldu. Tehdidin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz? 43 bin geminin yüzde 10'u, tehlikeli yük taşıyor, petrol ürünleri taşıyor.
Bu projeyi, ideolojik ve siyasi boş tartışmaların dışında, bölgenin, ülkenin, İstanbul'un güvenliği için ve bölgenin artan ticaretini karşılamak için alternatif bir su yolu projesi olarak görmek gerekir ve proje mutlaka hayata geçirilecektir. Adım adım bunun çalışmaları sürmektedir. İnşallah kısa sürede yeni etaplarıyla projeye hız vermiş olacağız."
Binali Yıldırım, "Ülkemizin ve coğrafyamızın sorumluluğunun farkındayız. Gelecek yılları, gelecek hedefleri sadece ülkemiz açısından değil başta bölge ülkeleri olmak üzere Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar olmak üzere bütün insanlığın faydasına kullanmak üzere elimizden gelen katkıyı göstereceğiz." diyerek sözlerini tamamladı.