Dün yapılan açıklamaya göre, İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine yüzde 40 oranında zam yapıldı.Zamların 9 Nisan'dan sonra geçerli olacağı belirtildi. Gelen zam sonrası Uzunçayır metrosunda protesto gösterisi düzenleyen bir grup, kart basmadan turnikelerden geçti.
"ULAŞIM ZAMLARINI REDDEDİYORUZ"
TKP adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Astronomik kiralar, doğalgaz ve elektrik faturaları derken yaşam İstanbul halkı cehenneme dönmüş durumda. Şimdi de yaptıkları astronomik ulaşım zammına ses çıkarmamamızı istiyorlar. Neymiş, mazot giderleri çok artmış, maliyetler karşılanamaz hale gelmiş, zam olmazsa belediye batarmış...
En temel haklarımızı kâr kapısı haline getirdikleri için, belediyeleri kamu hizmeti sunan kurumlar olarak değil birer şirket gibi yönettikleri için gözlerini ilk önce halkın cebine dikiyorlar. Oysa emekçiler açlık sınırına mahkum edilirken, türlü devlet destekleriyle, vergi aflarıyla, sınırsız sömürüyle patronlar kârlarını artırmayı sürdürüyor.
Tablo ortada, bu düzen devam ettiği sürece halkın insanca bir yaşama ulaması imkansız. Komünistler ulaşım da dahil olmak üzere barınma, ısınma, aydınlanma, sağlık ve eğitim gibi temel gereksinimlerin ücretsiz olması gerektiğini savunuyor. Bu imkansız değil, ülkemiz zengin... Kaynak mı arıyorlar; şirketlerin, holdinglerin birbiri ardına açıkladıkları astronomik kârlara baksınlar. İşte bu nedenle ulaşım zamlarını reddediyoruz."
"ZAMLAR GERİ ALINANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ"
TKH adına yapılan açıklamada ise şunlar kaydedildi:
"Ülkemiz AKP iktidarı tarafından ekonomik krizin içine yuvarlanmıştır. Emekçi halk bugün krizin sonucu olarak görülmesi gereken işsizlik, yoksulluk, zamlar ve hayat pahalılığı ile boğuşmaktadır. Başta asgari ücretliler, emekliler, gençler ve ülkemizdeki neredeyse tüm ücretli emekçiler resmi açıklamalara göre yüzde 62, bağımsız araştırmalara göre yüzde 150 varan enflasyon karşısında ezilmiştir. Sadece son bir ay içerisinde süt yüzde 25, et yüzde 48, şeker yüzde 30, internet hizmetleri yüzde 67 artmıştır. Doğalgaz, akaryakıt ve elektriğe gelen zamlar ise çok daha fazlasıdır. Son bir buçuk yılda doğalgaza dokuz kez zam yapılmış, akaryakıt fiyatları yüzde 150’den fazla artmıştır.
Elektrik, doğalgaz, temel gıda ürünlerine yapılan zamlar ve genel hayat pahalılığı emekçi halkın belini bükmekte, emekçiler sadece yarınını değil aynı zamanda bugününe de satmak zorunda kalmaktadır. Bugün Türkiye’de kredi kartı borçlusu neredeyse kalmamıştır. Merkez Bankası’nın verilerine göre borcu olan vatandaşların oranı yüzde 90’a, ortalama kişisel borç miktarı ise 30 bin liraya dayanmıştır. Kriz emekçilerin yaşantısını sarsarken, sermaye düzenine ve iktidarına 'kârlı' işler çıkarmaktadır.
Emekçilerin katmer katmer yaşadığı bu krize rağmen, sermaye düzeninin iktidarın sağladığı avantajlarla “günü gün” ettiği ortadadır. Bankalar kârlarını bu yıl daha da yukarıya çıkarmıştır. Özelleştirme yoluyla 'semiren' enerji firmaları faturayı emekçilere kesmiş, ceplerini milyarlarca TL doldurmaktadır. En büyük 500 şirket, geçen yıla göre bu yılı çok daha büyük bir kârla kapatmıştır. Dolar milyarderleri servetlerini arttırırken, dolar milyonerlerinin sayısı artarken, emekçilerin aldığı pay küçülüp, patronların aldığı pay büyürken, kriz sadece emekçiler için var demektir.
Her gün yaşamanın maliyeti 'bir önceki güne göre daha pahalı' hale gelirken, kamusal hizmetlerde de fatura emekçi halkın cebine kesilmektedir. Ulaşım ve su gibi emekçilerin yaşamsal en temel ihtiyacı 'piyasa canavarının' hırsına bırakılırken, belediyeler de bu tablodan kendine pay çıkarmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin giderlerdeki artışı öne sürerek önce su fiyatlarını, sonra da ulaşım fiyatlarını artırmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Millet ve Cumhur ittifakının el birliğiyle su fiyatlarına yüzde 29, ulaşım fiyatlarına ise yüzde 40 zam yapılmıştır.
Zam sağanağı altında kalan emekçilerin toplu taşıma ve su zamlarıyla birlikte yaşamı daha da zor hale gelirken, İBB’nin yapmış olduğu 'zorunda kaldık' açıklaması, iktidar ve muhalefet partilerinin söz konusu emekçilerin yaşamı olunca aynı anlayışla hareket ettiğini göstermektedir. Kamusal hizmetlerin 'zarar ediyoruz' gerekçesi gösterilerek katlanılmaz bir seviyeye getirilmesi apaçık bir soygundur. Yağma ve sömürü düzeninin anlayışını başta AKP ve CHP olmak üzere tüm sermaye partilerini sürdürmektedir. UKOME’de ortaya çıkan 'anlaşmazlığın' basit bir pazarlıktan ibaret olduğunu 'iktidar-muhalefet el ele zam' yaparak göstermiştir.
Belediyenin yaptığı zamlar, seçimlerde ilan edilen kamusal hizmetlerin, başta ulaşım olmak üzere, 'sembolik seviyede kalacağı' vaadinin, söz konusu sermaye partileri olunca 'boş keseden atmak' olduğunu bir kere daha göstermiştir. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi başta İBB’nin su ve toplu ulaşım zamları olmak üzere, iktidarın tüm kamusal hizmetlere, elektrik ve doğalgazlara yaptığı zamların geri alınması gerektiğini bildirir. Sömürü ve yağma düzeni sürsün diye yapmış olduğunuz bu zamlar geri alınana kadar, partimiz Türkiye Komünist Hareketi, tüm emekçilerle birlikte büyük bir mücadele yürütecektir."