Kurtulmuş, Meclis'te, şehit aileleri ve gazilerle bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, ramazanda şehit yakınları ve gazileri Meclis'te ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Bugünün 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109'uncu yıl dönümü olduğunu anımsatan Kurtulmuş, Çanakkale’de düzenlenen programla bir kere daha tarihin en güzel, en görkemli sayfalarından birisi olan Çanakkale destanını, o maneviyatı hissettiklerini ve bu vatanı ebedi yurt olarak bırakan şehitleri ve gazileri minnetle, şükranla yad ettiklerini belirtti.
Aradan bir asır geçmiş olmasına rağmen ne bu milletin karşısında olanların ne de bu milletin ruh halinin değişmediğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bu milletin karşısında olanlar bir asır evvel Osmanlı Cihan Devleti’nin yıkıntılarını iyice ortadan kaldırıp Anadolu'yu işgal etmek, ülkemize tamamıyla emperyalist emelleriyle hakim olmak için yedi düveli getirerek Çanakkale'ye yığdılar. Akif'in söylediği, 'Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela... Hani tauna da zuldür bu rezil istila..." dediği, Çanakkale'yi geçebilselerdi, Marmara'ya ve İstanbul'a gelip, bütün Anadolu'yu işgal etme hevesindeki emperyalistlerin inanın bugün de niyetleri, hedefleri hiçbir şekilde değişmemiştir. Dün Çanakkale'de ecdadımızın sıradağlar gibi durarak şehit olduğu, 'Çanakkale geçilmez' destanını yazmasının arkasındaki ruh haline sahip olan milletimiz, aynı dirayetle aynı bilinçle durmaktadır.
“BU MİLLETİN FERDİ OLMAKTAN DOLAYI BÜYÜK BİR MEMNUNİYET DUYUYORUZ"
Şehitler dolayısıyla yaşanılan acılara işaret eden Kurtulmuş, kendisinin de şehit taziyelerine katıldığında, şehidin anne ve babasının ağzından bir kere bir isyan sözü duymadığını ifade etti.
Şehit yakınlarının gözlerinde yaşlar olmasına, yürekleri kan ağlamasına rağmen "vatan sağ olsun" dediklerini dile getiren Kurtulmuş, "Böylesine dirayetli bir millet… Allah'a çok şükür, hepimiz bu milletin ferdi olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz, büyük bir bahtiyarlık duyuyoruz. Şehitlerimize bir kere daha rahmet diliyorum. Allah şehitlerimizin açmış olduğu bu kutlu yolda, bu millete istiklalini ve istikbalini hiç kaybetmeksizin kıyamete kadar bu toprakları Türklerin yurdu olarak sahip olmayı nasip etsin diyorum." şeklinde konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, şehit yakınları Türk bayrağına sarılı tabutun başında 'Vatan sağ olsun' diyebiliyorsa onun arkasındaki esas şeyin, milletin sahip olduğu "ilayı kelimetullah" davası olduğunu ifade etti.
"KUDÜS'TEKİ GAZZE'DEKİ MESELEYLE BİREBİR İLGİLENİYORUZ"
Kurtulmuş, nizam-ı alem davasına sahip bir millet olarak Kudüs'teki meseleyle, Gazze'deki meseleyle birebir ilgilenildiğini ifade ederek, "Hiç şüphesiz söyleyebiliriz ki dünyada devlet ve millet olarak Gazze'deki insanların yaşamış olduğu, bu tarihin gördüğü en büyük soykırım karşısında gösterdiğimiz tepkiler tesadüfi değildir. Allah'a hamdolsun bu milletin neredeyse tamamına yakını Gazze'de yaşanan insanlık dışı suçları telin etmek, bunlara karşı dimdik ayakta durmak anlamında ortak bir noktadadır." diye konuştu.
Devlet ve millet olarak Gazze'nin yanında olunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunun, nizam-ı alem anlayışının bir yansıması olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, adil ve hakkaniyetli bir dünya sistemi kurmak için mücadele verildiğini belirterek, "İnşallah sonuç alacağız. Türkiye'nin öncülüğünde yeni bir dünyanın kurulduğunu inşallah hep beraber göreceğiz." ifadesini kullandı.
Ramazan boyunca edilen dualar hürmetine Gazze'deki mazlum insanların huzura kavuşmasını dileyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Ümit ediyoruz ve öyle olacağına inanıyoruz ki biz görmesek bile bu salonda genç olanların tamamının göreceğini biliyorum, yakında Türkiye'nin öncülüğünde Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde dünyada yeni bir sistemin kurulabilmesinin ayak sesleri zaten duyulmaktadır. Yeni bir Birleşmiş Milletler kurulacak, dünyada hakkaniyeti, adaleti esas alan yeni bir siyasal sistem inşa edilecektir. Bundan hiç şüphemiz yoktur. Yine hiç şüphemiz yoktur ki 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, tam manasıyla egemen bir Filistin devleti kurulacak ve bu Filistin devletinin varlığı dünyada barışın, adaletin yeniden tesis edildiğinin en büyük göstergesi olacaktır."
Tarih boyunca altüst oluşların neredeyse tamamının Orta Doğu merkezli olduğunu, dünyadaki büyük harplerin, değişimlerin bu bölgedeki gelişmelere göre ortaya çıktığını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır. Orta Doğu barışının kapısını açan anahtar ise Filistin'in özgür olabilmesidir. Tarih bize bunu öğretiyor. Ne zaman Filistin'de hakkın, hukukun, adaletin gerçekten hakim olduğuna şahit olduysak, dünyada da barış olmuştur. Örnek, ecdadımız dört asrı aşkın bir süre bugün kan ve gözyaşının hükümran olduğu Filistin topraklarında egemen oldu. Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler ve farklı ırklardan insanlar hep bir arada yaşadı. Bütün dinler, mezhepler, meşrepler farklılıklarını hiçbir şekilde ayrılık vesilesi olarak görmediler. Öyle ki ezan sesleriyle kilisenin çan sesleri ya da ağlama duvarının dibinde dua eden Yahudilerin yakarışları birbirine karıştı."
Osmanlının yükseliş döneminde Hayfa kapısının üzerinde "La ilahe illallah İbrahim Halilullah" yazdığını dile getiren Kurtulmuş, Hristiyanların ve Musevilerin de incitilmediğini kaydetti.
Kurtulmuş, büyük ve kapsayıcı bir fikre sahip olunursa barışın sağlanabileceğini belirterek, şunları söyledi:
"Yeryüzünün kurtuluşunu sağlamak inşallah hep beraber milletçe çabalarımızla, gayretlerimizle ve bütün dünyadaki mazlumlardan yana olan; dini, mezhebi, meşrebi, ırkı ne olursa olsun insanlık onurunu taşıyan herkesle işbirliği yaparak, büyük bir sesi ortaya çıkarmakla mümkündür. Şunu da söylemek gerekir ki artık dünyada bir insanlık cephesi kurulmuştur. Dünyanın birçok yerinde, hükümetleri İsrail'in yanında durmak için can atsalar da yüz binlerce, milyonlarca insan sokağa çıkıyor ve bu zulme 'dur' demek için seslerini olabildiğince yüksekten çıkarıyor.
Bizim milletimize yeryüzünde nizamı yeniden tesis etmek düşer. Biz, kurulan oyunun basitçe oynayan bir oyuncusu değil, yeni oyunlar kurabilen ve bu kabiliyete sahip olan bir milletiz. İnşallah insanlığın yaşadığı bu zulümlerden, haksızlıklardan kurtulabilmesi için bir, beraber olarak hep birlikte yeni bir dünyanın kurulması için hakkaniyeti, adaleti esas alan, milletimizin özellikleriyle yolumuza devam edeceğiz."