Meclis Başkanvekili Celal Adan, TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2022 yılı bütçesi görüşmelerinde, karşılıklı laf atılmasından ve bağrışılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
CHP'li Özgür Özel açıklama yaptı
CHP'li Özgür Özel, 15 Temmuz darbe gecesi kimin ne yaptığına ilişkin tartışmayı Meclis'in tükettiğini belirterek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partisine bu konuda kimsenin laf edemeyeceğini savundu. Özel, öte yandan Oktay'ın, CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal'a "çeteci" dediğini de ileri sürdü.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'ın tüm gün eleştirileri dinlediğini ve bunlara yönelik cevap hakkını kullandığını ifade ederek bu cevaplara muhalefetin bağırarak cevap vermesini yadırgadığını kaydetti. Savunma hakkının kutsal olduğuna işaret eden Turan, TBMM İçtüzüğü'nün herkesi bağladığını, siyasette tehdit dilinin bırakılması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bazı kelimelerin toplumda, sözlükteki anlamının ötesinde anlamlar içerdiğini, "küstah" kelimesinin de bunlardan birisi olduğunu belirterek "Şahsen Meclis'te hiçbir zaman saygısız davranmadım, davranamam. TBMM, ülkemizin, milletimizin, millet iradesinin tecelligahıdır. Bunu her fırsatta da dile getiririm. Ama küstah kelimesini kabul edemem, iade ederim, ettim ve ediyorum." şeklinde konuştu.
Oktay, 15 Temmuz darbe girişimi konusunda da "Bizim 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, milletimizle birlikle nerede, nasıl bir mücadele verdiğimiz son derece nettir, açıktır ve milletimiz de bunu iyi bilirler. Dolayısıyla bununla ilgili herhangi yeni bir açıklamaya, tartışmaya da ihtiyaç duymuyorum." dedi.
TBMM Genel Kurulunda iktidara karşı gün boyu "çete" ifadesinin kullanıldığını dile getiren Oktay, "Ben de herhangi bir şahsa karşı değil, geneli ifade ederek ve bilinçli olarak 'gibi' ifadesiyle bunu kullandım. Herhangi bir şahsa çete üyesi demem söz konusu değildir." açıklamasında bulundu.
"Memur olarak istihdam edilen engelli birey sayısı 5 bin 777'den 62 bin 337'ye ulaşmıştır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, TBMM Genel Kurulunda milletvekillerinin sorularını da yanıtladı.
Oktay, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın kitaplarının zorunlu satıldığı iddialarını hatırlatarak "Böyle bir şeyin gündeme bile gelmesi söz konusu olamaz. Her iki arkadaşımız da böyle bir şeyin gündeme geldiğini duysa bile son derece üzülürler. Böyle bir şey mümkün mü? Ne cami imamı veya müezzinlerine ne de bir başkasına herhangi birisinin yazdığı kitabın satışıyla ilgili, hele hele Diyanet İşleri Başkanı Sayın Erbaş ve İbrahim Kalın, asla söz konusu değildir ve olamaz da." diye konuştu.
Oktay, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin bazı açıklamalarına ilişkin de "Sayın Bakan'ımızın hep birlikte, birlik beraberlik ve dayanışma içerisinde, hepimiz aynı gemideyiz, Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda ortak mücadeleyi kasteden, sadece iyi niyete dayalı bir ifadedir. Onun ötesinde anlamlar yüklemek doğru olmaz düşüncesindeyim." ifadelerini kullandı.
Bazı kamu görevlilerinin aldığı huzur haklarına ilişkin Oktay, bu konunun yasal bir çerçevesi bulunduğunu, görev aldıkları yerlerden sadece birinden huzur hakkı alabildiklerini anlattı. Oktay, "Olsa, zaten fazlasıyla, cezai müeyyidelerle bunu iade etmek zorundadır. Böyle bir şeyin olamayacağını bir kez daha burada ifade etmek isterim." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, savunma sanayisi şirketlerine yönelik bazı iddiaları yanıtlarken savunma sanayisi şirketlerinin ve elde ettikleri başarıların herkesin gözbebeği olduğunu, bu şirketlerin sadece güvenlik güçlerinin, ordunun ihtiyaçlarını karşılaması ve ihracat yapmaları anlamında değil geliştirdikleri teknoloji ve ArGe boyutuyla da milletin gözbebeği ve gurur kaynağı olduğunu vurgulayarak "Bunları yıpratmamakta fayda var. Özellikle bu şirketlerimizin, hele hele öncü şirketlerimizin Körfez'deki ülkelere veya bir başkasına satılmasıyla ilgili herhangi bir şey gündemimizde değildir, söz konusu değildir, böyle bir şey gündemimize de gelmemiştir." dedi.
Oktay, Türkiye'nin tank üretim çalışmalarını rahatsız eden mecralar bulunduğunu belirterek bu bağlamda kısıtlama, engelleme ve ambargolar getirildiğini anlattı. Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz yüzde 80'lere ulaştık, dediğimiz savunma sanayisindeki gelişmeleri bir anlamda da buna borçluyuz. 'Her şeye, her türlü ambargoya ve engellemelere rağmen biz bunu başaracağız.' dediğimiz, genç mühendisimizin ve bu şirketlerde çalışan arkadaşlarımızın, karar vericilerin en tepeden en alttaki kadrolara kadar her türlü çalışma azmi ve kararlılığına borçluyuz. Tabii ki ayrılan fonlar da aynı çerçevede milletimizin de fedakarlığıdır. Bu kaynak çerçevesinde de biz yine milletimize şükranlarımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Tank konusu da böyledir. Tankın motorunu geliştiremezsiniz anlamında kısıtlama ve engel koyanlara rağmen, kötü komşu burada da bizi ev sahibi yapacak. Bu alandaki çalışmalarımız da çok ciddi şekilde devam ediyor. Güç alternatifi temini için çalışmalarımız devam ediyor. Aynı zamanda yerli güç paketinin tasarımı da bitirilmiştir ve prototip testleri devam etmektedir. Seri üretimi yapacak taraf için de güç paketinin temin edilmesi bu anlamda bir mücbir sebeptir. Sözleşmede tabii ki yükleniciden kaynaklanan gecikmelere ilişkin cezalar söz konusudur. Ama ülkeden kaynaklı kısıtlamalarla alakalı gayretimiz söz konusudur. Bunu da aştığımızı ve bu engelleri koyanlar da 'Keşke yapmasaydık, bu vesileyle bunlar tank motoru sahibi oldu.' diyecekler. O da uzak değil."
Fuat Oktay, Türkiye'nin iş kazalarında dünya ve Avrupa'da ilk sıralarda yer aldığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek 2002'den bugüne kadar yüz binde ölümlü iş kazası oranında yüzde 53,7, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun yayımlanmasının üzerinden geçen 7 yılda yüzde 40 iyileşme kaydedildiğini bildirdi. Oktay, Türkiye'nin iş sağlığı ve güvenliğinde iyi konumdaki ülkelere benzer bir seyirde olduğunu da vurguladı.
Engelli atamalarına ilişkin de Oktay, "2002 yılından itibaren kamuda istihdamda 10 katı aşan bir artış sağladık. 2002 yıl sonu itibarıyla memur olarak istihdam edilen engelli birey sayısı 5 bin 777'den 62 bin 337'ye ulaşmıştır. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde, 2030 Engelsiz Vizyonu'muzun açıklandığı toplantıda 750 engelli öğretmenin ataması yapılmıştır." diye konuştu.
Görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların 2022 yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Genel Kurulda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin ilk 4 maddesi üzerindeki görüşmelere geçildi.