İspanya ve Kosta Rika'nın Ankara Büyükelçiliklerince, İspanya ve Türkiye'nin 2004'te Birleşmiş Milletler'de (BM) önerdiği Medeniyetler İttifakı'nın tanıtımı çerçevesinde, BM "2030 Hedefleri Kapsamında Sürdürülebilir Barış ve Güvenlik" hakkında bir müzakere yapıldı.
Kosta Rika'nın Ankara Büyükelçisi Gustavo Campos Fallas'ın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Ankara ofisinde moderatörlüğünü yaptığı müzakereye İspanya Arabuluculuk ve Kültürlerarası Diyalog Özel Misyonu Büyükelçisi Ramon Blecua, BM Barış Üniversitesi Daimi Gözlemcisi Büyükelçi David Fernandez Puyana, Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Uluslararası Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pınar Gözen Ercan katıldı.
Fallas, uluslararası gündemde yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgınıyla şiddetin, yerinden edilmiş insanların, bölgesel mücadelelerin ve silahlı çatışmaların yükselişte olduğuna işaret etti.
Uluslararası çok taraflı düzenin değiştiğini ve çok taraflı sistemi tehdit ettiğini vurgulayan Fallas, "İklim değişikliği, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler gibi diğer bazı konular da barış gündemini etkilemekte ve bu barış gündeminin nasıl iyileştirilebileceğinin gözden geçirilmesi önemlidir." diye ifade etti.
16 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde Kosta Rika'nın gönüllü ulusal değerlendirmesi
Blecua da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Genel Kurul'da iklim değişikliği, çevresel ayrışma, artan sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, çatışmaların çoğalması ve büyük güç rekabetinin zorluklarına değindiğini belirterek, uluslararası topluluğa acil bir eylem çağrısında bulunduğunu hatırlattı.
Çok taraflı sistemin karşılaştığı sorunun en önemli zorluklardan biri olduğunu kaydeden Blecua, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin büyük güçler, küçük ülkeler, sivil toplum ve yeni uluslararası aktörlerle yeni bir yol haritası olduğuna dikkati çekti.
Blecua, bu ortak gündemin farklı gerçeklikle karşı karşıya olduğunu, yeni teknolojik düzen tarafından tanımlanan yeni güç mücadelelerinin, ilkeleriyle, yapay zekanın kontrolünde, büyük veri işleme ve verilerin kontrolünde eşitsizlikle şekillendiğini dile getirdi.
Yeni savaşların geleneksel ordular tarafından değil siber ortamda yapıldığını gördüklerini vurgulayan Blecua, çatışmaların artık daha da büyüdüğünü ve uzun sürdüğünü belirtti.
Blecua, bu yeni tür çatışmanın çözülmesi hususunda alet çantasındaki talebin değiştiğine dikkati çekerek, "Ara buluculuğun bu durumu gerçekten değiştirebilmesinin tek yolu, temelde kültürel bağlam da dahil olmak üzere çatışmanın duygusal yönlerini içeren hibrid bir yaklaşımı benimsemektir." dedi.
Krizin üstesinden gelmenin en iyi yolu "çok taraflılık ve dayanışma"
Puyana ise salgının uluslararası toplumun temel ilkelerinden biri olan "küreselleşme ilkelerini" etkilediğini aktardı. Puyana, Barış Üniversitesi olarak, G20 ülkeleriyle salgının tüm insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasını nasıl etkilediği konusunda iş birliği yaptıklarını dile getirdi.
Özellikle salgın dönemindeki İslamofobinin, ırkçılığın, Antisemitizmin, nefret söyleminin endişe verici şekilde arttığına dikkati çeken Puyana, sığınmacılar ve göçmenlerin bu nefret söyleminin ana hedefleri olduğunu ve bunun Kovid19 salgınının en alakalı sonuçlarından ve etkilerinden biri olduğunu ifade etti.
Puyana, bu krizin üstesinden gelmenin en iyi yolunun çok taraflılık ve dayanışma olduğunun BM tarafından da hatırlatıldığını vurguladı. Prof. Dr. Ercan, bireylerin katkısının önemine vurgu yaparak, "Sayıca az da olsak birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde bir değişiklik olacaktır." diye konuştu.
Ercan, İspanya ve Kosta Rika Büyükelçiliklerince yapılan ilk toplantının sonuçlarına dayanarak araştırma grubuyla hazırladıkları bildiriye de değindi.
İş birliğine ve iletişime her geçen gün daha fazla ihtiyaç duydukları bir dönemden geçtikleri sonucuna vardıklarını aktaran Ercan, "duyulmamış seslerin duyulabilmesi için bu sürecin bir parçası olmak son derece önemlidir." ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından soru cevap kısmına geçildi.