İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tokat AK Parti İl Danışma Toplantısı'nda konuştu.
" Birileri bir takım oyunların ve tezgahların içerisinde bulunuyor. Öteki taraftanda dönüp, 'siz artık sınırlarınızın dışına çıkmayacaksınız, eğer çıkarsanız hainsiniz.' diyor. Bize sınırlarımızın dışına kim çıkma diyorsa, kim Suriye'de Afrin'den bir tarafta Cerablus'a, Azez'e, Resulayn'a kadar, Tel abyad'a kadar, Münmiç'e kadar, Kobani'ye kadar Türkiye'ye oradan saldırılara zemin atmak istiyorsa hain biz değiliz, hain onlardır.
"Ben sana stajyer İçişlere Bakanı dedim. Ustasın usta, PKK ile HDP arasında dans etme ustasısın, dans etme. Sesini çıkaramıyorsun. 'Sen bu ülkenin birliği için bunu nasıl söylersin' diyemiyorsun. Nasıl büyükelçilere 'size haddinizi bildiririm' diyemediysen, dün de bu ülkenin birliğine saldırana lal oldun lal, sessiz oldun."
İçişleri Bakanı Soylu, AK Parti Tokat Danışma Kurulu Toplantısı'nda konuştu: (1)
- "Kimse bize vatandaşın arasında gezdiğimizde parmak sallayıp, 'Burası şudur, burası budur, burası Kürdistan'dır' demedi, diyemedi. Kimse bize Meclis kürsüsünden fatura kesip, 'O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, diyetini ödeyin' demedi, diyemedi. Çünkü bizim sahibimiz millettir"
TOKAT (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman S oylu, "Kimse bize vatandaşın arasında gezdiğimizde parmak sallayıp, 'Burası şudur, burası budur, burası Kürdistan'dır' demedi, diyemedi. Kimse bize Meclis kürsüsünden fatura kesip, 'O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, diyetini ödeyin' demedi, diyemedi. Çünkü bizim sahibimiz millettir." dedi.
Soylu, AK Parti Tokat İl Başkanlığınca düzenlenen İl Danışma Kurulu Toplantısı'nda, 20 yıl boyunca Recep Tayyip Erdoğan ile ülke için verdikleri mücadelenin sadece bir kalkınma mücadelesi olmadığına işaret etti.
Mücadelelerinin sadece daha iyi hastaneler, daha modern hava alanları, daha yeni otoyolları mücadelesi olmadığını belirten Soylu, "Bilesiniz ki 20 yıldır verdiğimiz mücadele, aslında bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu ülkenin tam bağımsızlığı mücadelesidir. Dün 98. yılını kutladığımız güzel Cumhuriyeti kuran büyüklerimizin kızıl elması olan ekonomi de sanayi de medeniyetimiz de en önemlisi inancımız da bağımsızlık mücadelesidir. Emperyalizmin, Batı'nın bitmeyen sömürge açlığına karşı bu milleti, bu ülkeyi kimsenin emrine, talimatına vermeme mücadelesidir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sadece otoyollar, barajlar, hastaneler yaptığı için değil, Türk milletine parmak sallayanlara karşı Davos'tan 15 Temmuz'a kadar her meydanda milleti ile beraber dik durduğu için kıymetli olduğunu vurgulayan Soylu, "Sizin davanız, sizin emekleriniz bu davanın lideri ve Cumhur İttifakı ile ortaya konulan irade, ülkeye istikrar getirdiği için, bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat'tı bitirdiği için, PKK'yı ezdiği için, Tokat'tan yola çıkan 15'lilerin yürüdüğü, misakımilliyi kendi ruhunda hissettiği için kıymetlidir." ifadesini kullandı.
Bakan Soylu, nerede durduklarını ve neyin mücadelesini verdiklerini bildiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Hafta sonları Hakkari'de, Tunceli'de, sınırda karakollarda 3 bin metre rakımda nöbet tutan evlatlarımızla buluşuyoruz. Vatandaşın arasında geziyoruz. Kimse bize vatandaşın arasında gezdiğimizde parmak sallayıp, 'Burası şudur, burası budur, burası Kürdistan'dır' demedi, diyemedi. Kimse bize Meclis kürsüsünden fatura kesip, 'O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, diyetini ödeyin' demedi, diyemedi. Çünkü bizim sahibimiz millettir. İşte onun için sınır ötesi operasyon tezkeresine oy verirken kimseden icazet almadık. Kimse bize ne yapacağımızı söyleyemedi. CHP gibi elimize ayağımıza kimse pranga vurmadı. Kemal Kılıçdaroğlu bunun izahını yapmak zorundadır. Türk askerinin ayağına neden pranga vurmak istedin? Neden bizim evlatlarımızı sınır ötesinden geri çevirmek istedin? Ne zaman kürsüye çıksan, 'Ben kuvayımilliyeciyim' diyorsun. Madem kuvayımilliyeciydin, neden misakımilliden, bize emanet edilen sınırlardan kaçtın? Bu tezkere Türkiye için bir dönüşümün, bir miladın tembihatıdır."
Birilerinin talimatıyla büyükelçilerin kendilerine bildiri verdirdiğini anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birileri birtakım oyunların ve tezgahların içerisinde bulunuyor. Öteki taraftan da dönüp, 'Siz artık sınırlarınızın dışına çıkmayacaksınız, eğer çıkarsanız hainsiniz' diyor. Bize sınırlarımızın dışına kim çıkma diyorsa, kim Suriye'den, Afrin'den, bir tarafta Cerablus'a, Azez'e, Resulayn'a kadar, Tel Abyad'a, Münbiç'e, Kobani'ye kadar, Türkiye'ye oradan saldırılara zemin atmak istiyorsa hain biz değiliz, hain onlardır. Birilerin talimatıyla bizim ülkemizin huzurunu bozmak, birliğimiz ve beraberliğimizi ortadan kaldırmak istiyorsa bilesiniz ki Türkiye'ye büyük bir tuzak hazırlıyorlar. Bu millet bunun hesabını soracaktır. Afrin'den füzeleri yollasınlar. PYD, Amerika'nın desteğiyle Afrin'den Cerablus'a, Azez'e kadar koridor kursunlar, Türkiye'yi tehdit etsinler. Kemal Kılıçdaroğlu. Bu Cumhuriyeti de bu özgürlüğü de bağımsızlığı da şanla şerefle, kanla kazandık. Senin gibi kasetle kazanmadık. Bize neyin hesabını soracaksınız? Biz neyin hainiyiz. Bu ülkede terörü bitirdiğimiz için mi hainiz? Ayasofya'dan Allah'ın ezanı okundu diye mi hainiz? Bu ülkenin şehirlerine girilemiyordu, utanmaz, Sivas'tan öteye geçemiyordun. Şimdi Türkiye'nin her yerinde siyaset yapma hakkı elde ettin."
Avrupa ve Amerika hastanelerinde insanlar ölüme terk edilirken Türkiye'de şehir hastaneleriyle bütün dünyaya parmak ısıtıldığına işaret eden Soylu, şöyle konuştu:
"Bütün dünya sıkıntı çekerken Türkiye, herkese elini uzatan, gücü yettiğince yardım eden ülke oldu. Yıllarca ciğerimize saplanmış Karabağ'da Azerbaycan bayrakları ile Türkiye bayrakları yan yana sallandı. Biz neyin hainiyiz. Bu kadrolar öyle bir tarih yazdı ki Türkiye'yi öyle bir cendereden çıkarıp aldınız ki AK Parti'yi kurmayı düşündüğünüz ilk andan itibaren 20 yıldır attığınız her adımda ve her saldırıda, her ihanet adımında bu ülkeyi bir batağa çekmek isteyenlere asla müsaade etmiyorsunuz. Hiçbir zaman eğilmediniz, bükülmediniz. Meral Hanım Siirt'e gidiyor. Ona diyorlar ki, 'Sen buraya niçin geldin, burası Kürdistan.' Ben kötü dememişim ki. Ben sana demişim ki 6 ay 7 ay İçişleri Bakanlığı yaptın. Ben de iyi hatırlıyorum o dönemi. Stajyer İçişleri Bakanıydın. Bir de beni şikayet ediyor, 'Bana İçişleri Bakanı böyle söyledi' diye. Ben sana stajyer İçişleri Bakanı dedim. Ustasın usta. PKK ile HDP arasında dans etme ustasısın. Sesini çıkaramıyorsun. 'Sen bu ülkenin birliği için bunu nasıl söylersin' diyemiyorsun. Nasıl büyükelçilere, 'Size haddinizi bildiririm' diyemediysen, dün da bu ülkenin birliğine saldırana lal oldun lal, sessiz oldun."
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *