"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,3075 %0.19
37,3532 %-0.08
2.383.090 %-4.101
3.035,10 0,48
Ara
İşçi Haber Gündem Beyrut patlamasının tanığı Lübnanlı foto muhabirleri: İç savaşta yaşamadığımız korkuyu hissettik

Beyrut patlamasının tanığı Lübnanlı foto muhabirleri: İç savaşta yaşamadığımız korkuyu hissettik

BEYRUT (AA) MAHMUT GELDİ Lübnan'da uzun yıllardır çok sayıda sarsıcı olaya tanıklık eden kameraman ve foto muhabirleri, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala şokunu atlatamadıkları Beyrut Limanı'ndaki patlamada iç savaşta bile yaşamadıkları korkuyu hissettiklerini söyledi.

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta büyük yıkıma yol açan, yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybetmesine ve 6 binden fazla kişinin yaralanmasına yol açan patlamanın üzerinden bir yıl geçti.

Yıllardır Beyrut Limanı'nda tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitrat maddesinin infilak etmesi sonucu meydana gelen patlamanın arkasında bıraktığı izler hala şehrin birçok noktasında görülüyor.

Lübnanlı kameraman ve foto muhabirleri, ülke tarihinde unutulmayacak bir felaket olarak yer edinen Beyrut Limanı'ndaki patlamanın birinci yılında izlenimlerini AA muhabirine anlattı.

"Limanda duran bir saatli bombayla yaşadığımızı bilmiyorduk"

Lübnan'da 19751990 yıllarındaki iç savaş döneminden beri foto muhabiri olarak sahada sayısız olaya tanıklık eden Nebil İsmail, 4 Ağustos 2020'de başkentte röportaj için siyasi bir yetkilinin evine doğru yoldayken Beyrut Limanı'ndaki patlamanın meydana geldiğini söyledi.

İç savaştan bu yana tanıklık ettikleri patlamaların siyasilere yönelik olduğunu, bu nedenle de doğrudan eski Başbakan Saadi elHariri'nin evine gittiğini aktaran İsmail, ilk anları şöyle anlattı:

"Yetkilinin evine ulaştığımda korumaları şokta gördüm, 'Bu nasıl bir patlama böyle' diye söyleniyorlardı. '(Eski) Başbakanda bir şey var mı?' diye sordum. 'Onda yok limanda bir şeyler oldu' dediler. Beyrut Limanı'ndan dumanların yükseldiğini gördüm ve buraya yöneldim. Bir yıldır hala limana nasıl ulaştığımı hatırlayamıyorum. O sırada tek düşündüğüm şuydu: Limanda bir yetkili var ki bir şey oldu."

İsmail, yıllardır Beyrut Limanı'ndaki depolarda tutulan tonlarca patlayıcı maddeye işaret ederek, "Limanda duran bir saatli bombayla yaşadığımızı bilmiyorduk. Savaşta bombaların hedefinde sadece siyasilerin olduğunu öğrenmiştik. Bu olaydan sonra ise limanın, üzerinde yaşadığımız bir saatli bomba olduğunu öğrendik." dedi.

"Aklımızı alan bu patlama, ilk defa kameramla kontrol altına alamadığım olay oldu"

Tüm insanların koştuğu Beyrut Limanı'nda karşılaştıkları manzara karşısında şoka girdiklerini belirten İsmail, "Bizim aklımızı alan bu patlama, ilk defa kameramla kontrol altına alamadığım olay oldu. Çünkü çok büyüktü, etkilediği alan çok genişti ve arkasında bıraktığı yıkım çok vahimdi." diye konuştu.

Patlamadan sonra çevrede bulunan askerlerin ve emniyet güçlerinin bilincini kapalı gördüklerini söyleyen İsmail, aslında çevredeki insanların hepsini öyle gördüklerini ve kendisinin bile bir iki hafta sonra olayın şokundan kurtulabildiğini anlattı.

Tanıdığı tüm kameraman ve foto muhabirlerinin kendilerinden geçtiğini ifade eden İsmail, patlama bölgesinde çektiği fotoğrafları evde bilgisayardan izleyerek oluşan manzarayı anlamaya çalıştığını, çünkü olay yerindeki şok nedeniyle korkunç manzarayı algılayamadığını dile getirdi.

"İlk defa kameramda korku hissettim"

Lübnanlı gazeteci, sözlerini şöyle sürdürdü:

"4 Ağustos'taki patlama bende çok büyük bir korku bıraktı, her şeyden korkar oldum. Lübnan'da yaşanan 15 yıllık iç savaş olaylarını takip ederken benim bu kamera korku nedir bilmedi ancak Beyrut Limanı'ndaki patlamada gördüğüm, fotoğrafladığım ve hissettiklerim bende çok büyük korku izleri bıraktı. İç savaş döneminde bu korkular kesinlikle olmadı. 15 yıl boyunca çatışmalar ve patlamalar oldu ama korkmuyordum. Bomba yüklü bir araç infilak etti veya insanlara yönelik bir iki roket düşmesi sonucu birkaç kişi hayatını kaybeder ve evlerde biraz maddi hasar oluşuyordu ancak korku yaratmıyordu.

Beyrut Limanı'nda 4 Ağustos'ta medyana gelen patlamanın etkilediği geniş alan bizleri korkuttu, kameramızı korkuttu. İlk defa kameramda korku hissettim. Kameramdaki korkuyu aşmaya çalıştım ama bendeki korkunun daha fazla olduğunu fark ettim. Bu patlamanın bizde bıraktığı etkinin sebebi nedir bilmiyorum, cesaretimizi aldı. İç savaşta görmediğim korkuyu bana yaşatan limandaki patlamadan sonra her şeyden korkar oldum."

"Bu korkunun geçmesi için çok uzun zamana ihtiyaç var"

Beyrut Limanı'ndaki korkunç patlamanın sadece şehirdeki yapılarda yol açtığı hasarla sınırlı kalmadığının altını çizen İsmail, "Beyrut'taki patlamaya tanıklık eden Lübnanlılar olarak içimizde birtakım duvarlar var. İçimizde bir yıkım yaşadık, içimizden öldük. İçimizde yeni bir korku oluşturan da bu oldu. Daha önce görmediğimiz ve belki de görmeyeceğimiz bir korku oldu. Bu korkunun geçmesi için çok uzun zamana ihtiyaç var ki rahatlamayı hissetmeye başlayalım." dedi.

"Neyi çekeceğimiz konusunda çaresiz kaldığımız anlar yaşadık"

Yaklaşık 25 yıldan beri Lübnan'ın başkentinde foto muhabiri olarak çalışan Hüssam Şbaro da patlamanın meydana geldiği sırada birkaç kilometre uzaklıkta bulunmasına rağmen orada da ciddi yıkım olduğunu ve patlama yerini sorarak limana geldiğini anlattı.

Lübnan'da 25 yıl boyunca tanıklık ettiği sayısız olaydan sonra en korkunç patlamayı 4 Ağustos 2020'de yaşadıklarını söyleyen Şbaro, şunları kaydetti:

"Böyle bir patlama görmemiştik, böyle bir yıkım görmemiştik. Neyi çekeceğimiz konusunda çaresiz kaldığımız anlar yaşadık. Biz foto muhabirleri olarak olayları tüm yönleriyle kontrolde tutar öyle çekeriz ancak bu olayda kontrolü sağlayamadık. Normalde bir olay olduğunda birkaç araç veya birkaç evde hasar, yangın olur ve kontrol etmiş oluruz. Bu patlamada ise kendimiz olayda kaybolduk."

"İnsanlar ne olduğunu bilmiyor ve birbirlerine bağırıyorlardı, kaos manzarası vardı"

Lübnan'da 15 yıldır foto muhabirliği yapan Hüseyin Beydun ise patlamanın meydana geldiği sırada evde bilgisayar başında çalıştığını söyledi.

Cam kırıkları ve patlamanın etkisiyle yerinden fırlayarak düşmesi sonucu aldığı yaralarla her tarafının kanlar içinde kaldığını aktaran Beydun, limana yakın oturduğu bölgenin patlamadan sonra kara ve kırmızı bulut şeklindeki dalgalarla kaplandığını belirtti.

Kanlar içinde olmasına rağmen olay yerine gitmeye karar verdiğini kaydeden Beydun, "Evden çıkar çıkmaz ölen insan gördüm. Çevreye baktım ve evde yaşadığım şoktan sonra yeni bir şoka girdim. İnsanlar ne olduğunu bilmiyor ve birbirlerine bağırıyorlardı, kaos manzarası vardı. Araçlarla cesetlerin üzerinden geçiyordu, herkes şoktaydı." dedi.

İnsanlara yardım etmek ile işine devam etmek arasında tercih yapmak zorunda kaldığı bir an olduğunu anlatan Beydun, ikisini de yapmaya çalıştığı sırada kendisi de yaralı olduğu için hastaneye gitmesi gerektiği yönünde uyarıldığını söyledi.

Beydun, patlamadan yarım saat sonra liman bölgesine gelerek çekimler yaptığı sırada kendisini televizyonda gören arkadaşının gelip motosikletle aldığını ve hastaneye zorla götürdüğünü ifade etti.

Canlı yayına bağlanmak üzereyken patlamaya şahit oldu

Lübnan'ın ElCedid televizyonunda kameraman olarak çalışan Cihad Zuhri de 4 Ağustos 2020'de Beyrut şehir merkezindeki Şehitler Meydanı'nda çekim yaptığı sırada limanda yangın haberi aldığını ve oraya yönlendirildiğini söyledi.

Limana yakın bir noktaya gelerek kamerasıyla çekime başladıktan birkaç saniye sonra korkunç patlamanın yaşandığını aktaran Zuhri, tanıklık ettiği anları şöyle anlattı:

"Canlı yayına bağlanmak üzere kameramı hazırladım. O sırada yangın ve havai fişeklerin patlaması vardı, kendi gözlerimle gördüğüm bunlar. Daha sonra ise büyük patlama ve o kırmızı dumanın yükseldiğini gördüm, sesi ise duymadım. Yani 300 metre kadar yakınında olmama rağmen sesini duyamadım ama Kıbrıs'tan duyanlar oldu. Patlamadan sonrasını bilmiyorum artık. Tek hatırladığım: Biri motosikletle beni hastaneye götürmeye çalışırken 'Kameramı alacağım' dedim. Kendisi de 'Ne kamerası' deyip beni götürdü."

Zuhri, haber peşinden koşarken haber olduğunu ve bunu sürekli olarak zihninde canlı tuttuğunu sözlerine ekledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *