Arınç, “İfade özgürlüğü, bizim en fazla önem verdiğimiz konuların başında geliyordu. Kopenhag Kriterleri doğrultusunda attığımız adımlarla Türkiye, uluslararası alanda özgürlükler konusunda daha güçlü bir konuma geldi.” ifadelerini kullanarak geçmişte yapılan reformların toplumda daha açık tartışma ortamları oluşturduğuna dikkat çekti.
Yerel Seçim Sonrası Yaşananlar
Arınç, son dönemlerde ifade özgürlüğü konusunda yaşanan bazı sınırlamaların kamuoyunda rahatsızlık yarattığını dile getirdi. 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası oluşan tablonun bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirten Arınç, düşüncelerin özgürce ifade edilmesinin toplumsal barışı ve farklı kesimlerin birbirini anlamasını sağladığını söyledi.
“Bu özgürlükler, hem yurtiçindeki barışımıza katkı sundu hem de Türkiye’nin uluslararası alanda demokratik bir ülke olarak algılanmasına yardımcı oldu.” ifadelerini kullanan Arınç, ifade özgürlüğünün bir ülkenin itibarını doğrudan etkilediğini belirtti.
Siyaset ve Eleştiri Kültürü
Arınç, eleştiri hakkının demokrasinin temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak, hakaret içermediği sürece kimsenin bu hakkı kısıtlamaması gerektiğini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına atıfta bulunan Arınç, özellikle siyasetçilerin eleştirilere karşı daha fazla tahammül göstermesi gerektiğini ifade etti.
“Eleştiriler bazen haksız olabilir ancak bu durumda yapılması gereken şey, güçlü argümanlarla yanıt vermektir. Eleştiriden kaçmak yerine fikirlerimizi açıkça savunmalı, toplumsal tartışma ortamını beslemeliyiz.” dedi. Açıklamalarının sonunda özgür düşüncenin ve eleştiri kültürünün toplumsal ilerlemenin en önemli unsurlarından biri olduğunu belirten Arınç, farklı fikirlerin ifade edilmediği bir toplumun durağanlaşacağını ve tek sesli hale geleceğini vurguladı.
“Fikirlerin özgürce tartışılamadığı bir ortam, ilerlemenin önündeki en büyük engeldir. Eleştiri hakkı korunmalı, farklı düşünceler açıkça ifade edilebilmelidir.” diyen Arınç’ın açıklamaları, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.