Bakan Bilgin, Türkİş'in bir otelde düzenlediği "Pandemi Döneminde Çalışma Hayatında Kadın" konulu eğitim seminerine katıldı.
Bilgin, burada yaptığı konuşmada, asgari ücret meselesini uzlaşıyla çözmek istediklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Asgari ücret konusunda Sayın Başkanın (Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay) tavrı çok açık; emeği koruyacak. Asgari ücret, adı üzerinde, Türkçe çok güzel tanımlanmış. Bu rakamın, toplumu tatmin edecek, toplumda adalet duygusunu pekiştirecek, onu güçlendirecek, 'burada işçiler sahipsiz değildir, devlet sosyal devlettir ve buna sahip çıkmaktadır' kanaatini yerleştirecek bir seviyede olacağına inanıyorum. Ben de bu anlayıştayım ve Sayın Başkanla bu konuda uzlaşma içerisindeyiz."
"Kayıtsız iş yeri demek, emekten çalan iş yeri demek"
Türkiye'de sendikalı işçi oranının düşük seviyelerde olduğunu ifade eden Bilgin, iş yerlerinin büyük çoğunluğunun örgütlenmeye karşı olduğunu söyledi.
Toplumun modernleştikçe işçileşme oranının arttığını, işçileşme oranı arttıkça da sendikalaşma oranının da artması gerektiğini vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:
"Bu konuda 'Beyaz Bayrak Projesi'ni hayata geçireceğiz. Yani bir iş yeri primlerini yatırıyorsa, prim borcu yoksa, sendikalıysa ona beyaz bayrak vereceğiz ve o bayrağın üzerinde 'Burada düzgün iş vardır, örgütlü iş vardır' yazacak. Kayıt dışılığı ortadan kaldırır. Kayıtsız iş yeri demek, toplumun değerlerinden, emekten, vergiden çalan bir iş yeri demektir. Dolayısıyla biz bu Beyaz Bayrak Projesi ile buna karşı mücadele edeceğiz."
"Daha eşit toplum yaratmak kadınların emeğiyle mümkün"
Türkiye'nin büyük bir değişim içerisinde olduğunu dile getiren Bilgin, yıllar içerisinde ivme kazanan bu değişimin son 20 yılda daha da hızlandığını belirtti.
Bilgin, Türkiye'nin modernleşmesiyle kadınların iş gücüne katılım oranının her geçen yıl arttığını ve artmaya da devam edeceğini vurguladı.
Kadına şiddetin kabul edilmez olduğunu kaydeden Bilgin, şöyle devam etti:
"Kadına şiddetin medyada görünür hale gelmesini büyük toplumsal değişimin travmaları olarak düşünüyorum. Bunu yeneceğiz. Bunu yenmek mecburiyetindeyiz. Çünkü kadınlar bizim toplumsal hayatımızın görünen ama daha çok da görünmeyen emeğini ortaya koyan insanlardır. Dolayısıyla onların inşa ettiği hayatın problemli olması bu travmanın yaşanmasıyla ilgilidir. Bu travmayı ortadan kaldırmak mecburiyetindeyiz. Daha eşit, daha özgürlükçü bir toplum yaratmak kadınların emeğiyle mümkün olacaktır."