"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5467 %0.18
36,0147 %-0.62
3.391.736 %-0.399
3.005,46 1,47
Ara
İşçi Haber Gündem Cehaleti ortaya çıkınca hakaret ve şova başladı

Cehaleti ortaya çıkınca hakaret ve şova başladı

Akademisyen Oğuzhan Bilgin'in "İngiltere’de “Türkiye’de Muhafazakar Burjuvazi” konusunda doktora yapmış, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde saha araştırmaları yapmış biri olarak Türkiye’deki Muhafazakarlık meselesinde, özelikle de muhafazakar orta-sınıflara dair söyleyeceklerim var." sözleri tartışmaya sebep oldu.

Halil Kurbetoğlu, Selman Öğüt'ün sosyal medya hesabından Akademisyen Oğuzhan Bilgin'in yazdığı yazıyı alıntılayarak yaptığı paylaşımı eleştirdi. Eleştirilerin ardından Öğüt, "...müfteri bir ahlaksızsın" diyerek hakaret etmeye başladı.

Sosyal medya kullanıcıları Öğüt'ün paylaşımlarına tepki göstermeye devam ediyor.


Akademisyen Oğuzhan Bilgin'in sosyal medya hesabından, "İngiltere’de “Türkiye’de Muhafazakar Burjuvazi” konusunda doktora yapmış, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde saha araştırmaları yapmış biri olarak Türkiye’deki Muhafazakarlık meselesinde, özelikle de muhafazakar orta-sınıflara dair söyleyeceklerim var." ifadelerine yer verdi.

'SELMAN ÖĞÜT'TEN İNCİLER'


Selman Öğüt, "Oğuzhan hoca güzel bir flood yayınlamış. Nacizane şunu ekleyeyim: Gönenli Mehmet Efendi Cuma Namazında bile Sultanahmetin dolmadığı zamanları hatırlatarak müslümanların kat ettiği ilerlemeye işaret ediyordu. Bunu Cami dışındaki kurumlar üzerinden okuyamamak ahmaklık olur" dedi. 


Kurbetoğlu, Öğüt'ün bu paylaşımını şu şekilde yanıtladı:


Kafa hep aynı. Büyüme rakamlarına endeksli ilerlemeci bakış. Kemiyeti keyfiyet sanan. Biri "Allah'u ekber" ne demek bunu dahi bilmeden bu ülkeye dair söz söyleme salâhiyetini kendinde görür öteki katıldığı bir tv programının ekran görüntüsünü PP yapar.


Öğüt, Kurbetoğlu'nun paylaşımına "Boş herif diyeceğim ama müfteri bir ahlaksızsın. Şu tweetime bak, kıl kadar ahlakın varsa özür dilersin." dedi

Paylaştığı tweet:


Ezan tartışması sırasında yaşadığım basit bi dil sürçmesi üzerinden şahsıma atılan iftiralardan rahatsız olan ilgili ve dikkatli bir takipçim Ocak 2017de attığım bir tweetimi bana hatırlattı. Tesadüfe bakın ki Arapça yazılmış bir kelimenin Ekber kelimesi olmadığını belirtiyorum"


Keyfiyetten anlamazsın sen, anlayan kıymetli hocalarımızdan gereken takdiri alıyoruz. Merak edenlere bu yazı:  Ezan tartışması sırasında yaşadığım basit bi dil sürçmesi üzerinden şahsıma atılan iftiralardan rahatsız olan ilgili ve dikkatli bir takipçim Ocak 2017de attığım bir tweetimi bana hatırlattı. Tesadüfe bakın ki Arapça yazılmış bir kelimenin Ekber kelimesi olmadığını belirtiyorum"


Halil Kurbetoğlu: Bana bak kıl kadar zeka.. "Ne demek Allah'u ekber! Allah birdir demek!" Ne demek olduğunu açıkça söylemişsin. Ayrıca buradaki büyüklük senin sandığın gibi bir başkalarına nazaran büyüklük değil. Gerçek manasını bilsen en büyüktür de demezdin.


Selman Öğüt: Muhasebeci ile olan tartışmam on dakikaya yakın. Adam Ezanımıza saldırdı, ben de haddini bildirdim. Kimi dua etti (Allah razi olsun onlardan), kimi de bu ahlaksız gibi bir kelimelik dil sürçmesine odaklandı. Herkes davasına sahip çıkacak tabii ki..


Halil Kurbetoğlu: Ezanın senin savunmana ihtiyacı yoktur kibirli adam. Sen yokken o vardı. Önce ezanın neye çağrı olduğunu bi öğren. Bütün değerlerimizi şov malzemesi haline getirip bana ahlakçılık taslama.. Yaşadığınız dil sürçmesi değil ahlak sürçmesi, karakter sürçmesi..

Selman Öğüt: Muhasebeci ile olan tartışmam on dakikaya yakın. Adam Ezanımıza saldırdı, ben de haddini bildirdim. Kimi dua etti (Allah razi olsun onlardan), kimi de bu ahlaksız gibi bir kelimelik dil sürçmesine odaklandı. Herkes davasına sahip çıkacak tabii ki..


Halil Kurbetoğlu: Ezanın senin savunmana ihtiyacı yoktur kibirli adam. Sen yokken o vardı. Önce ezanın neye çağrı olduğunu bi öğren. Bütün değerlerimizi şov malzemesi haline getirip bana ahlakçılık taslama.. Yaşadığınız dil sürçmesi değil ahlak sürçmesi, karakter sürçmesi..

İŞTE OĞUZHAN BİLGİN'İN O PAYLAŞIMI

İngiltere’de “Türkiye’de Muhafazakar Burjuvazi” konusunda doktora yapmış, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde saha araştırmaları yapmış biri olarak Türkiye’deki Muhafazakarlık meselesinde, özelikle de muhafazakar orta-sınıflara dair söyleyeceklerim var.
Cemaatten cemiyete geçen, orta-sınıflaşan, bireyleşen, kentleşmiş-eğitimli muhafazakarlarda toplumsal ve kültürel değişmelerin olmasından daha normal bir şey yok. Bunda canımızı sıkan şeyler olabilir ama bir felaket senaryosu yazmayı gerektirecek bir durum yok. Anlatalım.

Tabii ki yeni kentli, yarı-taşralı 80’ler, 90’ların İslamcı perspektifiyle, daha bireyleşememiş yarı-cemaat tipi toplumsal formasyonda yaşayan muhafazakarlıkla günümüz 2.-3. kuşak kentli, üniversiteli muhafazakarlığı farklı olacaktır. Zaten fark olmasa büyük gariplik olurdu.


Tüketim anlayışındaki görgüsüzlük, geleneksel Türk-İslam estetiğinden, kültür ve ahlakından yoksunluk gibi meselelerle arada karşılaşabiliyoruz ama bunlar Türk modernleşmesinin genel sorunlarıdır. Esas mesele özgüvensizlik, kompleks ve karşı mahalle karşısındaki ezikliktir.


Zaten bu nedenle milliyetçi-muhafazakar ailelerin kentte doğmuş eğitimli çocuklarının bir kısmı, kültürel hegemonyanın, beyaz yakalı çalışma ortamının veya akademideki çoğunluğun karşısında oluşan komplekslerin de etkisiyle asimile olmaktadır.


Ama artık onlar ‘muhafazakar’ tanımının dışındadır. O tanımın içinde kalanlar için problemler olsa da durum baştan aşağı kötü değildir. Düne kadar ülkede böcek kadar kıymet görmeyen, devlette, sermayede, medyada, akademide sıfıra yakın etkisi ve gücü olan bir kesim..


Tüm sorunlarına, eksiklerine, yanlışlarına rağmen eskisine göre çok ileridedir.  Bardağın dolu tarafı boş tarafından daha büyüktür. İyi niyetli ve safiyane İslamcı nostalji arayışları, “biz eskiden çok iyiydik, temizdik, masumduk” serzenişleri, haklı tarafları olsa bile..


Tüm resmi göstermekten, gerçek ilerlemeleri görmekten acizdir. Tabii daha gidecek yol çok. Beyaz yakalılarda, akademide, sanatta, fikirde, ekonomide, tüketimde, mimari estetikte ve en önemlisi de şu bir türlü atılamayan taşralı ezikliğinde yapılacak, geliştirilecek çok şey var.

Özelikle burada bir parantezi de gençler ve kadınlar konusunda açmak gerekiyor. Hala her fırsatta gençleri tekfir eden ve bütün bir din ve değerler tanımını kadınlar üzerinden yapıp, sanki din sadece kadınlara inmiş gibi yapan bazı İslamcı eleştirmenler saçmalıyor.


Bu bakış açısı kadınlara güzel, şık, eğitimli, kariyerli olmayı günah gibi gösteriyor. Gençleri de bırakın ikna etmeyi, tersine iyice itip düşman ediyor. Bu muhafazakarlık eleştirileri/özeleştirilerinde bu söylem önemli bir oranı oluşturuyor. Eleştirilere bu dilden başlanabilir.


Muhafazakarlar ve özelikle İslamcılar arasında son yıllarda iyice moda haline gelen “abartı özeleştiri” halinin de problemli olduğunu düşünüyorum. Sorunları eleştirmek ayrı ama bu bir süre sonra ezikçe, neredeyse memlekette eskiden herşey iyiymiş de şimdi bütün sorunların kaynağı muhafazakarlarmış gibi bir anlayışa varıyor. Hayır! Tüm eksiklere, yanlışlara rağmen bu memleket ayaktaysa millliyetçi-muhafazakarlar sayesindedir. Karşıya bir şey diyemeyen sürekli kendine, etrafına vuran bir anlayış problemli.


Herneyse birkaç aya Türkçe çevrilip yayınlanacak doktora tezimde bu meseleleri daha detaylı incelikli, karakter sınırına takılmadan tartışacağız.


Türkiye’nin beyaz-kemalist-sol kesmi yıllardır o rezil hallerine rağmen kendilerine dönük hiç bir özeleştiri yapmazken muhafazakarların sürekli (eleştiri değil) kendisine, etrafına vurması size de tuhaf gelmiyor mu? Özeleştiri iyidir ama eleştiri ile vurmak arasında çok fark var.


Ama tabii böyle kimseyi beğenmeme, ‘en mükemmeli ben bilirim’ hali, o vurucu, kırıcı, kibirli eleştiri dili çok “cool” duruyor di mi? Hiç bir şeylerini değil ama şu sol-Kemalist cenahın özgüvenli, dayanışmacı ve birbirini tutan azimli halinden biraz örnek alınabilir.


Nargile cafeleri, trollerin dindarları itibarsızlaştırmak için ürettiği abuk subuk capsleri yozlaşmanın, hayal kırıklığının, ‘öz’ü kaybetmenin kriteri olarak sunma mevzusuna girmiyorum. Diyecek söz bulamadığım için girmiyorum.


Son olarak da şöyle bitireyim: Müslüman iyimserdir, özgüvenlidir. Eziklik, karamsarlık hele şu anda Müslümanlığa yakışmaz. Hele biraz tarih bilen, geçmişle günümüzü kıyaslayabilen şahsiyet sahibi bir Müslüman Türk’e hiç yakışmaz. Hem duygusal hem de rasyonel sebeplerden yakışmaz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *