CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İki kırmızı çizgimiz var, birincisi vatan, ikincisi bayraktır. Bunlar bizim kırmızı çizgimizdir. Bunun dışında herkesle otururuz, konuşuruz. Niye konuşmayalım?" dedi.
Kılıçdaroğlu, Elmadağ Belediyesi tarafından Hanedan Düğün Salonu'nda düzenlenen programda, kanaat önderleri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Ülke olarak çok ayrıştıklarını, bölüştüklerini ve kavgalı hale geldiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bundan çıkması lazım. Madem ki Adem ile Havva'dan geliyoruz, niye kavga ediyoruz? Hepimiz kardeşiz. Hepimiz birbirimize insani olarak bakmak zorundayız. Güzel sözler söylemek, birbirimizin derdi ile ilgilenmek zorundayız." ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Eğer bunu yapabilirsek emin olun Türkiye çok hızlı büyür, çok hızlı kalkınır. Herkesin de karnı doyar. Yaşanan sıkıntıları siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Büyük sıkıntılar var. Bu sıkıntıları aşmamız lazım, beraber aşmamız lazım. Birlikte aşmamız lazım. Sıkıntıları aşmanın yolu birlikte olmaktır, beraber olmaktır. Sıkıntıyı yaratanlar siyasilerdir, onu da söyleyeyim. Sıkıntıyı yaratan siyasilerdir, ama sıkıntıyı çözecek olanlar da siyasilerdir. Dolayısıyla siyasilerin önünü açacak olan da sizlersiniz. Sizler yetki verdiğiniz sürece Türkiye sorunlarını aşabilir. Bir iktidara görev verdiniz, görevini yapmaya çalıştı, ama bugün geldiğimiz nokta belli. Piyasalar yangın yeri, mutfaklar yangın yeri, buradan çıkması lazım Türkiye'nin. Çıkmasının yolu da değişikliktir, değişimdir. En büyük hakem halktır. Halka gitmek lazım. Halkın oyunu istemek lazım. Sandığı koymak lazım, sandığın gereği neyse başımız üstüne, bunu yapmamız lazım. Bunu yapabilirsek emin olun Türkiye'yi büyütürüz. Türkiye'yi kalkındırırız."
Tüm Türkiye'nin dolara endekslendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Çocuğunu akşam yatağa aç yatıran anne hangi dolarla ilgilenir? Doları var mı bunun, milyon dolarları var mı? Yok bunların. Dolayısıyla bugün açlık ve sefalet var Türkiye'de. Yoksulluk var Türkiye'de, bunun çözülmesi lazım." diye konuştu.
Her çocuğun karnı tok bir şekilde yatağa yatması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, annelere imkanların sağlanması gerektiğini vurguladı.
Programa katılanlardan rahatlıkla her soruyu sormalarını isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Benimle ilgili, partiyle ilgili, ekonomiyle ilgili ne geliyorsa aklınıza rahatlıkla sorun, söyleyeyim. Birbirimizi tanımamız lazım. Birbirimizi daha iyi tanımamız gerekiyor ve açıkça söyledim, helalleşmemiz lazım. Oturalım, helalleşelim. Nedir, ne oluyor bu Türkiye'de? Niye kavga ediyoruz? Bu bereketli topraklarda hepimizin huzur içinde yaşaması lazım. Birlikte yaşaması lazım. Gideceğimiz başka yer yok.
İki kırmızı çizgimiz var, birincisi vatan, ikincisi bayraktır. Bunlar bizim kırmızı çizgimizdir. Bunun dışında herkesle otururuz, konuşuruz. Niye konuşmayalım? Bayrak bizim bayrağımız, vatan da bizim vatanımız. Dolayısıyla bu bayrak altında vatanımızda huzur içinde yaşamak istiyoruz. Beraber yaşamak istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz."
Siyasetin kirlendiğini ve arındırılması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, hesap verebilmenin, her siyasetçi için onurlu bir görev olması gerektiğini dile getirdi.
"Bu olmadığı takdirde olmaz. Siyasetçinin harcadığı para, sizin paranız; fakirin parası, fukaranın parası, zenginin parası. Yani çocuk doğduğu andan itibaren vergi verir ve bu vergiyi harcayan siyasetçidir." diyen Kılıçdaroğlu, siyasetçinin bu parayı harcarken hesap vermek zorunda olduğunu hatırlattı.
"Eğer siyasetçi hesap vermiyorsa demek ki cebini dolduruyor demektir" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla her birimizin dikkatli olması lazım, her birimizin ülkemizi, bayrağımızı düşünmesi lazım. Her birimizin daha güzel bir Türkiye özlemi var. Bunun gerçekleşmesi için çaba harcaması lazım. Dolayısıyla soruları rahatlıkla sorun, her soruya cevap vereceğim. Hiç endişe etmeyin. Dolara endekslediler biliyorum, ama bizim Türk lirası var, adı üstünde Türk lirası. Türk lirasının değerini ve itibarını korumak zorundayız. Bankadaki mevduatın garantisini dolarla verirseniz, faizin garantisini dolarla verirseniz bu olmaz, bu yanlıştır. Milli paramızın itibarını kimsenin düşürmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Para bizim, paramızı alıyoruz, cebimizde taşıyoruz ama eğer itibarsız kılarsanız paranın değeri düşer. Bugün bankalardaki mevduatın yüzde 66'sı döviz. Niçin? Güvenmiyor vatandaş. 'Tasarrufum var, dövize yatırdım' diyor. Dolayısıyla bu tablonun da değişmesi lazım. Değişmesinin yolu da ahlaklı bir siyasetin Türkiye'yi yönetmesi lazım, işin özeti budur. Her soruya büyük bir samimiyetle cevap vereceğim, samimi, açık yüreklilikle her soruya cevap vereceğim. Çünkü ne dedim? Oturup bir helalleşeceğiz, bunu yapacağız, beraber yapacağız ve birlikte yapacağız."
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.