"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,4853 %0.06
36,4460 %0.22
3.361.432 %3.101
2.956,14 0,71
Ara
İşçi Haber Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM'ye çağrı: Bu zulme dur demek için daha neyi bekliyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM'ye çağrı: Bu zulme dur demek için daha neyi bekliyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?" diyerek tüm dünyaya seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na hitap etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Sayın Başkan, değerli devlet ve hükümet başkanları, sayın genel sekreter, kıymetli delegeler sizleri şahsım, ülkem ve milletim adına en kalbi duygularımla,saygıyla selamlıyorum.

BM Genel Kurulu'na bir kez daha seslenme fırsatı bulmaktan bahtiyarlık duyuyorum.

Genel kurul başkanlığını tamamlayan sayın Francis'i tebrik ediyorum görevi devralan sayın Yang'a başarılar diliyorum.

Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisinin üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten memnuniyeti ifade etmek istiyorum.

"FİLİSTİN'İ BİR AN EVVEL TANIMAYA DAVET EDİYORUM"

Filistinli tanımayan diğer devletleri de bu kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin devletini bir an evvel tanımaya davet ediyorum.

Buradaki dostlarımın çoğunun ekranlarda seyrettiği krizleri biz an be an yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Sizlere gerilimin uzağında değil kalbinde yer alan ülkenin lideri olarak sesleniyorum.

Şu an BM milyonlarca insanın hayatını kaybettiği II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla kuruldu. Küresel istikrar, huzur ve adalete beklentiler yeniden yeşermişti.

"BM GİDEREK İŞLEVSİZ, HANTAL VE ATIL BİR YAPIYA DÖNÜŞÜYOR"

Ancak üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor, giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor.

Dünya beşten büyüktür şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. 7 Ekim'den beri aralıksız süren İsrail tarafından saldırılarda 41 bin kişi hayatını kaybetti. Çocuk, kadın 41 bin can hayattan koparıldı. 10 binden fazla Gazzeli'nin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 100 bine yakın insan yaralandı, sakat kaldı.

172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için çalışan 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 cami, 3 kiliseyi vurdular. Onlarca hastane, yüzlerce okul, hasta taşıyan 130'dan fazla ambulansı vurdular.

BM şartını parçalayarak utanmadan tüm dünyaya, vicdan sahibi tüm insanlara bu kürsüden meydan okudular.

Dostlarım, İsrail'in temerküz kampına çevirdiği hapishanelerden sızan görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu net bir şekilde gösteriyor. Gazze dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir. 17 binden fazla çocuk kurşun ve bombaların hedefi oldu.

"YÜZLERCE GAZZELİ ÇOCUK ÖLDÜ VE HALEN ÖLÜYOR"

Recep sadece 6 yaşındaydı, yakınlarıyla güvenli yer ararken araçları İsrail güçleri tarafından vuruldu. Dayısı, yengesi, kuzenleri herkes ölmüş sadece o hayatta kalmıştı. 12 boyunca çaresizce kurtarılmayı bekledi. 'Beni almaya gelecek misiniz, korkuyorum' diyerek yardım elinin kendisine uzanmasını bekledi.

Dünyamızın geldiği seviyeye, teknolojiye rağmen çatısı altında binlerce personel çalıştıran devasa bütçeli kuruluşlarımıza rağmen 8 milyarlık insanlık ailesi olarak 6 yaşındaki kız çocuğu, yaralı bir serçeyi maalesef kurtaramadık. Bir lokma kuru ekmek, su, çorba bulamadığı için yüzlerce Gazzeli çocuk öldü ve halen ölüyor.

Gazze'de aynı zamanda BM sistemi ölüyor, hakikat ölüyor. Batı'nın savunduğunu iddia ettiği değerler ölüyor. İnsanlığın daha adil dünyada yaşama umudu tek tek ölüyor.

"DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?"

Ey insan hakları örgütleri, Gazze'dekiler, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları İsrail'in canlı yayında katlettiği gazeteciler sizin de meslektaşınız değil mi?

Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?

Ey İsrail'e kayıtsız, şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız. Gazze, Ramallah, Lübnan'da çocuklar ölürken, bebekler küvezde can verirken, maalesef uluslararası toplum da çok kötü sınav vermiştir.

Filistin'de yaşananlar çok büyük ahlaki çöküşün göstergesidir. Ülke liderlerin, uluslararası kuruluşların bu acı tablo üzerine düşünmesi gerektiğine inanıyorum.

İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak bir millete, halka karşı etnik temizlik, apaçık soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir.

Özgürlük, bağımsızlığı, temel hakları gaspedilen Filistinliler haklı biçimde bu işgale, etnik temizliğe karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır.

Sergilediği haklı direniş gayrimeşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur, kahramancadır.

Buradan bir kez daha canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırganlığının tek nedeni bir avuç ülkenin İsrail'e olan kayıtsız şartsız desteğidir.

"ETKİ SAHİBİ ÜLKELER BU KATLİAMA AÇIKÇA ORTAK OLUYOR"

Etki sahibi ülkeler tavşana kaç, tazıya tut politikasıyla bu katliama açıkça ortak oluyor. Sahne önünde güya ateşkes için uğraşanlar arka planda İsrail'e silah ve mühimmat göndermeye devam ediyor. Bu tutarsızlık ve samimiyetsizliktir.

Mayıs ayından beri gidip gelen bir kâğıt var. Hamas ateşkes teklifini kabul ettiğini defalarca ilan etti. Ama İsrail hükümeti işi sürekli yokuşa sürerek ateşkese en yakın olduğunu özellikle müzakere ettiği muhatabını kalleşçe öldürerek, barışı istemeyen taraf olduğunu net bir şekilde gösterdi.

İsrail'in oyalama ve aldatma hamlelerine daha fazla prim verilmemelidir. 2735 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmadığı ortamda İsrail'e yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalıdır.

"HİTLER NASIL DURDURULMUŞSA NETANYAHU VE CİNAYET ŞEBEKESİ DE DURDURULMALIDIR"

İsrail'in tutumunun uluslararası toplumun Filistinli sivillere yönelik bir koruma mekanizması geliştirilmesi zaruridir. Nasıl Hitler insanlığın ittifakı ile durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi insanlığın ittifakı ile durdurulmalıdır.

Barış için birlik kararında mevcut olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisinin bu süreçte mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı, mahkum takası gerçekleştirilmeli, insani yardımlar engelsiz ve kesintisiz olarak Gazze'ye ulaştırılmalıdır.

Kış mevsiminden önce zor koşullar altında hayatta kalmaya çalışan Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır.

Şu an Gazze'deki su kaynaklarının yüzde 70'i, fırınların yüzde 75'i tahrip edildi. Sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen veya tamamen zarar gördü.

150 bin konut tamamen, 200 bin konut kısmen yıkıldı. 80 bin konut oturulamaz hale geldi. Çocuk felci, hepatit ve bulaşıcı hastalıklar giderek artıyor. Gazze halkı ihtiyacı olan yardım miktarının dörtte birine ancak ulaşabiliyor. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerini sürdürdük, sürdürüyoruz. Türkiye Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumundadır.

İsrail'le olan ticari işlemleri durdurarak konudaki hassasiyetimizi ortaya koyduk. Lübnan halkının ve hükümetinin de yanındayız. Artık hepimiz şu gerçeği görebiliyoruz. 41 bin insanı katledenler talimatı verenden, tetiğini çekene, bombayı bırakana kadar işledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. Yıkılan yok edilen, enkaza çevrilen şehirlerde oluşan milyarlarca dolarlık hasarın faturası faillerden mutlaka tazmin edilmelidir ve edilecektir.

"AYŞENUR EZGİ EYGİ KIZIMIZIN DA KANININ YERDE KALMAMASI İÇİN HER TÜRLÜ MÜCADELEYİ VERİYORUZ"

İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davayı destekliyoruz. Adaletin tecelli etmesi için her türlü adımı atacağız. Nablus'ta İsrail askerleri tarafından başından vurulan Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da kanının yerde kalmaması için her türlü mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz.

Gazze'de ateşkes acil ihtiyaç olsa da asıl sorun Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. Bağımsız, egemen, coğrafi bütünlüğe haiz Filistin devletinin vücut bulması daha fazla ertelenemez. Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif'e yönelik saldırıları da yakından takip ettiğimizi belirtmek isterim.

Tayyip Erdoğan olarak bu kürsüde hamasetin diliyle konuşmuyorum. Vicdandan, ecdadımın duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum. Tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz.

"ANTİSEMİTİZME KARŞIYIZ"

Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan musevilere de Hitler'in toplama kampından kaçan yahudilere de kucak açtık. Ülke ve millet olarak İsrail halkına yönelik herhangi düşmanlığımız yoktur. Müslümanların inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak antisemitizme aynı şekilde karşıyız.

Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır, zalimle ve zulümledir. Şunu herkes bilsin ki; hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. Haklının yanında durmaya, doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz.

Buradan inanç, ülke, dil, din ayrımı yapmadan Filistin halkıyla dayanışma sergileyen, her hafta sokakları doldurarak Gazze'deki katliama sesini yükselten tüm yürekli insanlara, özellikle üniversiteli gençlere teşekkür ediyorum.

Suriye maalesef istikrardan uzaktır. Ekonomik ve insani durum vehametini koruyor. 2254 sayılı BMGK kararının temelinde milli uzlaşısının sağlanmasını temenni ediyoruz. Komşumuz Irak terörle mücadelesini sürdürürken, kalkınma, yeniden imar ve bölgesiyle bütünleşme yolunda kararlı adımlar atıyor. Uluslararası toplum Irak'ın bu faaliyetine destek vermelidir.

Kalkınma Yolu gibi girişimlerin hayata geçirilmesi çok ama çok önemlidir. Tüm bunlar PKK başta olmak üzere Irak'taki terör tehdidin bertaraf edilmesine bağlıdır.

"UKRAYNA'DA KALICI BARIŞIN TESİSİNDEN HALA UZAKTAYIZ"

Ukrayna'daki savaş üçüncü yılını bitirirken adil ve kalıcı barışın tesisinden hala uzaktayız. Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde savaşın sona erdirilmesine yönelik çabalara desteğimizi daha da artıracağız.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uygulamaya devam edeceğiz. Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecini destekliyoruz. Türkiye-Ermenistan kulvarında adımlar atıyoruz.

Ayrılmaz parçası olduğumuz Balkanların refah ve huzuru için yapıcı rol oynuyor, bölgedeki tüm aktörlerle yakın işbirliği içinde hareket ediyoruz. Bosna Hersek'in egemenliği, siyasi birliği, toprak bütünlüğünün önemini her platformda vurguluyoruz.

Belgad-Priştine diyalog sürecini destekliyoruz. Ege Denizi'nde tüm tarafların menfaatlerine saygı duyulan bir istikrar bölgesi olmasını istiyoruz.

"ULUSLARARASI TOPLUMU KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'Nİ TANIMAYA DAVET EDİYORUM"

Türkiye enerji ve çevre başta olmak üzere her konuda yapıcı işbirliğine hazırdır. Komşularımızdan aynı yaklaşımı bekliyoruz. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin anahtar rolü yadsınamaz. Kıbrıs adasında Türkiye'nin, Kıbrıs Türkleri'nin hakları vardır.

Kıbrıs meselesine adil, kalıcı, sürdürebilir barış için samimi irade koyan taraf Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'ydi. Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Adada iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tecil edilmeli ve tecrit artık son bulmalıdır.

Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum. Libya'da ülkenin birlik ve muhafazasına aktif destek sağlıyoruz. Tüm devletleri Libya'nın yanında samimi şekilde yer almaya davet ediyoruz.

Sudan'daki çatışmaların sona ermesi için daha fazla çaba harcamalıyız. Milyonlarca Sudanlıya yardım ulaştırmak adına hepimize sorumluluk düşüyor. Afrika çok büyük bir potansiyele sahiptir. Eşit ortaklık ile Afrikalı kardeşlerimizle birlikte olmaya devam ediyoruz.

"UYGUR TÜRKLERİNİN TEMEL HAKLARININ KORUNMASI ADINA ÇİN İLE YAKIN DİYALOG HALİNDEYİZ"

Türk Devletleri Teşkilatımız giderek bir cazibe haline geliyor. Türk Dünyası olarak birlik ve beraberliğimizi daha da artıracağız. Çin'in egemenliğine saygı çerçevesinde Uygur Türklerinin temel haklarının korunması adına Çin ile yakın diyalog halindeyiz.

Küresel adaletsizliğin giderilmesi için birlikte çalışmak zorundayız. Milli gelirine oranla en fazla yardım yapan ülkelerden Türkiye'nin faaliyetleri kalkınma hedeflerine katkı sağlıyor. Tüm platformlarda büyüme ve kalkınmayı destekleyecek çalışmalara katkı sağlıyoruz.

Geçtiğimiz hafta Lübnan'a yönelik gerçekleştirilen siber terör saldırıları bu teknolojilerin nasıl ölümcül hale getirildiğini de söyleyebiliriz.

Daha sürdürülebilir, temiz bir dünya vizyonuyla eşim Emine Erdoğan'ın başlattığı 'Sıfır Atık' projemizi küresel boyuta taşıdık. Buradan tüm dünyayı hareketimize ortak olmaya davet ediyorum.

"CİNSİYETSİZLEŞTİRME KÜRESEL BİR DAYATMAYA DÖNÜŞÜYOR"

İslam ve yabancı düşmanlığının tüm dünyada hızla büyüdürüğünü görüyoruz. Avrupa'nın ortasında etnik kimlikleri nedeniyle insanların evleri ateşe veriliyor. Büyüyen bu tehlikeyi kesinlikle görmezden gelemeyiz.

Geçen sene bu kürsüde gündeme getirdiğim tehlikeyi bir kez daha söylüyorum. Toplumun direği olan aile kuruma yönelik saldırılar artıyor. 2024 Olimpiyat Oyunları'ndaki rezalet görüntüler tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Bir spor etkinliği çirkin bir şekilde cinsiyetsiz hale getirilmiş, o kötü sahneler kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır. Cinsiyetsizleştirme küresel bir dayatmaya, bir fırsata karşı savaşa dönüşüyor.

Bu yıkım projesine karşı gelen herkes linç kampanyalarına sürükleniyor. Bu korku iklimine karşı Türkiye duruşundan vazgeçmeyecektir.

Aileyi, insanı, fırtarı savunmaktan geri duymayacağız. Bizimle aynı fikirde olan ülkeleri mücadeyele destek vermeye davet ediyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *