"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Rain and snow
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8869 %-0.06
37,3363 %-0.17
3.492.454 %-0.384
3.290,67 -0,42
Ara
İşçi Haber Gündem Bir depremin katliama dönüşmesinin ikinci yılı: Adalet, enkaz altında kaldı!

Bir depremin katliama dönüşmesinin ikinci yılı: Adalet, enkaz altında kaldı!

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 730 gün geçti. Depremin 2. yılında binlerce aile, hayatını kaybettikleri sevdiklerini mezarları başında anarken, içlerindeki adalet çığlıklarını bir kez daha duyurmaya çalışacak. ‘’Neden?’’, ‘’Nasıl?’’ ve ‘’Kim sorumlu?’’ diye iki yıldır haykıran aileler, 4 duvar arasındaki mahkeme salonlarında ‘adalet’ diye haykırdılar. İşte o çığlıkları atan insanlar ve onların gözyaşlarıyla dolu hak arayışları…

ÖZEL HABER-DAMLA EROĞLU

6 Şubat 2023 gecesi saat 04.17 sularında meydana gelen deprem sadece 10 ili değil bir ülkeyi, geleceği ve milyonları etkiledi. Sıcak yuvalarında sevdikleriyle, hayalleriyle, geleceğe dair planlarıyla uyuyan binlerce insan bir daha uyanamadı, uyananlar bir daha aynı hislerle yaşamlarına devam edemedi. 7.7 ve 7.6’lık depremler sadece evlere, yuvalara hasar vermedi. Bir ülkenin umutlarını bir gecede paramparça etti. Bir gecede ansızın meydana gelen sarsıntılarla sadece toprak değil, bir ülke yerle bir oldu. 

MAHKEME SALONLARINDAKİ ADALET ÇIĞLIKLARI 2. YILINDA

6 Şubat 2023 depremi bir deprem olmaktan çok facia olarak kayıtlara geçti. Bir ülkenin kalbi Kahramanmaraş merkezli depremde büyür hasar aldı. Deprem bölgesine gidenler; nefes almaya, adım atmaya korkar hale geldi. Binlerce kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi ise yuvalarını, geçmişlerini, çocukluğunu bırakarak yeni bir yolculuğa adım attı. Fakat bu yolculuk boynu bükük, öfkeli ve hak arayışının ön planda olduğu bir yolculuktu. İçlerindeki öfkeyi diri tutan anneler, babalar, evlatlar ve kardeşler kaybettikleri sevdikleri için gecesini gündüzüne katarak sorumluların ceza almaları için çabaladılar, çabalamaya da devam ediyorlar. 

Depremin üzerinden 2 yıl, yani 730 gün geçerken, her bir insan binlerce çaresiz soruyla doldu taştı. "Neden?", "Nasıl?" ve "Kim sorumlu?" diye haykıran aileler, dört duvar arasındaki mahkeme salonlarında adalet için çığlık attı. İşte o çığlıkları atan insanlar ve onların gözyaşlarıyla dolu hak arayışları…


 

SAİT BEY SİTESİ – KAHRAMANMARAŞ 

Dulkadiroğulları ilçesinde kentsel dönüşüm amacıyla yapılan ‘’Sait Bey sitesi’’ maalesef 45 kişiye mezar oldu. 6 Şubat 2023 depreminde ilk iddianamesi hazırlanan yapı olmasına rağmen 2 yıldır dava çözülmedi, sorumlular hak ettikleri cezayı alamadı. Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcısı tarafından Karadeniz Teknik Üniversite (KTÜ) öğretim üyelerine hazırlatılan bilirkişi raporunda, inşaatın yapımının ardından projede yer olmayan işlemlerin yapıldığı ve bundan dolayı binanın taşıyıcı sisteminin zarar gördüğü belirlendi. Son görülen duruşmada ise 7 kamu görevlisinden sadece 2 isim hakkında iddianame hazırlandı. Diğer 5 kamu görevlisi hakkında ise ‘’Kovuşturmaya yer yoktur’’ kararı verildi. 

45 kişinin hayatını kaybettiği Sait Bey sitesi hakkında yürütülen davanın öncülerinden biri de, ailesini kaybeden Tuğba Erdemoğulları. 38 yaşında olan Tuğba, yıllardır adliye kapısından hiç girmedi, davalarla hiç uğraşmadı. Fakat sevdiklerinin ve yakınlarının hakkını aramak için son 2 senedir hayatını adliyelerde, duruşma salonlarında geçiriyor. 

SUÇ BELLİ, SUÇLU BELLİ

Adalet, yıkılan binalar kadar hızlı bir şekilde geri inşa edilmiyor. Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 6 duruşmayı geride bıraktıklarını ve bu sürede bir sonuç alamadıklarını belirten Tuğba Erdemoğulları, ‘’Ben 2 yıldır adliyeden çıkamıyorum. Artık duruşma salonlarında yoruluyoruz. Sabah gidiyoruz, gece olunca evimize geri dönebiliyoruz. Bir adalet sistemi bu kadar gecikmemeliydi. Suç belli, suçlu belli, canı yanan insanlar da belli. 6 Şubat bir felaket diyorlar ama bu bir felaket değil katliam.  6 Şubat felaketin katliama dönüştüğü bir tarih, bir olay. 7 aileyle birlikte bu davamızı yürütüyoruz. Bu davayı yürüten benim ve onlarda sağ olsunlar bana destek oluyorlar’’ dedi.

AİLELERİN OLASI KAST MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR

6 Şubat depremleriyle ilgili yürütülen davaların en üst seviye adalet sistemiyle ilerlemesi gerektiğine değinen Tuğba, “Bizim 2. bilirkişi raporumuz çok kötü geldi. 5 kişilik heyet tarafından hazırlanan raporda önce 2 kişiyi tahliye ettiler. Tahliye edilen kişinin bir belediye başkanının birinci dereceden yakını olduğunu öğrendik. Onlar da sessiz sedasız bir şekilde tahliye edildi. İçerde olan kişiler ise hala dışardaki işlerimizi nasıl yürütürüz derdindeler. Hala o kadar kişinin ölmesine neden olan kişilere inşaat yaptırıyorlar ve hala insan hayatını hiçe sayıyorlar. Kolon kesilmesine rağmen kesilmedi diyorlar, perde duvarı kesildiği halde kesmedik diyebiliyorlar” ifadesinde bulundu. 

Depremlerin ardından dava süreçlerinin hızlı bir şekilde ilerlemesi gerektiğini fakat raporların alelacele bir şekilde hazırlandığını ifade eden Tuğba, "Depremin ardından hazırlanan ilk iddianame bizim binamız için hazırlandı. 2 yıldır çözülmedi. Alelacele bir şekilde, deliler toplanmadan, hiçbir şey kesinlik kazanmadan iddianame düzenlendi. Olası kastla açılması gereken dava maalesef taksirle açıldı. Bizim bu davadaki mücadelemiz ise davayı olası kasta çevirmek. Biz bunun için aylardır çırpınıyoruz.

Suçlu olan ve insanların ölümlerine neden olan müteahhidi,  bir sonraki duruşmada mahkeme salonuna getirecekler. Biz şu an onun psikolojisine hazırlanıyoruz. Biz her duruşmaya kendimizi telkin ederek, sükûnetimizi koruyarak ve ağzımızı mühürleyerek duruşmaya katılıyoruz. Sabrımızı sınıyorlar ve bizi kışkırtmaya çalışıyorlar. Tepki verdiğimiz zaman ise mahkeme heyeti, bizim düzeni bozduğumuzu iddia ederek salondan çıkarmaya çalışıyor’’ diyerek tepkisini ortaya koydu. 

İSİAS OTEL-ŞAMPİYON MELEKLERİ YAŞATMA DERNEGİ 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Gazimagusa Türk Maarif Koleji’nin kız ve erkek voleybol takımları ile beraberinde gelen öğretmenlerden oluşan 39 kişilik bir kafile, 3 Şubat tarihinde Adıyaman’a geldi ve İsias Otel’e yerleşti. Meydana gelen depremde maalesef 39 kişilik ekipten sadece 4 kişi hayatta kalabildi. Büyük hayaller ve heyecanlarla gelen öğrenciler, ailelerinden şans öpücüklerini alarak galibiyete koştular fakat ihmaller ve sorumsuzluk nedeniyle hayattan koparıldılar. O gün, bir spor yarışmasına, şampiyonluğa doğru yola çıkan çocuklar, bir daha evlerine geri dönemedi. Bu trajik olay hem Türkiye’yi hem de KKTC’yi yasa boğdu. Çocuklarını kaybeden aileler, evlatlarının acısını yüreklerinde taze tutarak, sorumluların ceza alması amacıyla 17 Mart 2023’te ‘’Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği’ni kurdu. 27 aileden oluşan bu derneğin tek amacı, 26’sı çocuk olmak üzere 35 kayıplarının haklarını yerde bırakmamak. 

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği’ndeki acılı ailelerden biri olan Ruşen Karakaya, “Bizler, Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği çatısı altında tüm ailelerle güçlü bir bağ kurduk. Acımızı paylaşarak dayanışma içinde hareket ediyoruz. Davayı birlikte takip ediyor, her gelişmeyi yakından inceliyoruz. Sürecin başından beri hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ta bulunan avukatlarımızla iş birliği içindeyiz. Hukuki süreci titizlikle yürütüyor, mahkemelerde bizzat bulunarak adalet mücadelemizi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. 

Depremin ardından hazırlanan raporda otelin yapımındaki ihmallerin ve eksikliklerin neler olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Birkaç kuruş için binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan insanların adalet önünde er ya da geç bir şekilde yargılanacaklarına değinen Ruşen Karakaya, "Dava süreci bizim için hem umut hem de büyük bir sınav oldu. Bilimsel raporlar, tanık ifadeleri ve tüm deliller, İsias Otel’deki ihmalleri ve bilinçli hataları bir kez daha gösterdi. Ancak mahkemeden çıkan bazı kararlar, adaletin tam anlamıyla sağlanacağı konusunda bizleri endişelendirdi'' dedi. 

BİLİNÇLİ BİR İHMAL ZİNCİRİ VAR

İlerleyen davaların yanlış yürütüldüğünü ve bunların düzelmesi için çaba harcadıklarını belirten Karakaya, ‘’Sanıkların “bilinçli taksir” ile yargılanması, bizim asıl talebimiz olan “olası kast” suçlamasını dışarıda bırakıyor. Oysa ortada bir hata değil, bilinçli bir ihmal zinciri var. Mahkeme süreci ilerledikçe kamu görevlilerinin de yargılanması gerektiği gerçeği daha net ortaya çıkıyor. Bu sürecin gerçekten adil olup olmayacağını, sanıkların hak ettikleri en ağır cezayı alıp almayacağını nihai karar belirleyecek. Bizler, adaletin sağlanması için sonuna kadar buradayız’’ açıklamasında bulundu. 

HER GÜN 6 ŞUBAT’I YAŞIYORUZ

Her duruşmaya sevdiklerinin acılarını yüreklerinde yaşadıklarını belirten Ruşen Karakaya, "En büyük zorluk, evlatlarımızı, sevdiklerimizi kaybetmenin tarifi olmayan acısını yaşamak. Üstüne, adaletin gecikmesi gerçek anlamda yerine gelmemesi, suçluların yeterli cezayı almaması, mahkeme sürecinde sanıkların yalanlarını dinlemek ve her duruşmada o anları tekrar yaşamak bizleri daha da derinden yaralıyor.  Her gün 6 Şubat’ı yaşıyoruz. Maddi açıdan dava için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız çocuklarımıza sözümüz var’’ diyerek bu mücadelen asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. 
 

HATAY- ANTAKYA

6 Şubat 2023 depremlerinde en çok hasar alan yerlerden biri de ne yazık ki Hatay Antakya oldu. Antakya ilçesindeki yüzlerce ev yıkıldı, yıkılmayanlar ise çok büyük hasarlar aldı. Antakya, tarihinin en büyük yıkımını yaşadı. Teyzesini, eniştesini, arkadaşlarını ve komşularını kaybeden ve o korkunç geceyi yaşayan  Sergen Susam, ’’Sabaha karşı büyük bir sarsıntıyla uyandık. Kendimizi dışarıya attığımızda, görmem gereken hiçbir binayı göremedim çünkü hepsi yıkılmıştı. Bulunduğum ev müstakil olduğu için yıkılmadı ama mahallemdeki neredeyse bütün yapılar yıkıldı’’ açıklamasında bulundu.

Antalya’daki depremzedelerin ve hayatını kaybeden binlerce insanın sesi olmaya çalışan Sergen Susam, "Adalet Peşinde Aileleri Platformu ile birlikte 40’tan fazla binanın davasını takip ediyorum ve elimden geldiği sürece yaşanan hukuksuzluğu dile getirmeye, insanlara duyurmaya çalışıyorum’’ dedi. 

DEPREMİN İKİNCİ YILINDA ANTAKYA’DA PEK ÇOK ŞEY DÜZELMEDİ

Antakya’da büyük bir kaosun hâkim olduğunu ve burada yaşayan vatandaşların ne düzgün bir yaşam alanlarının ne de geleceğe dair bir güvencelerinin olmadığına değinen Sergen, "Her yerde kurulan beton santralleri ve taş ocakları nedeniyle ortaya çıkan hava kirliliği nedeniyle binlerce insan yaşam mücadelesi veriyor. On binlerce depremzedenin konteynerlerdeki yaşam savaşı aynı şekilde devam ediyor. Rezerv alanlarıyla ilgili kimse halkı bilgilendirmiyor. Bazen hukuksuz bir şekilde insanların mülklerine el koyuyorlar. Anlayacağınız Antakya’da sorun bitmiyor. Depremin ikinci yılını geride bırakırken Antakya’da pek çok şey düzelmedi’’ ifadesinde bulundu.
 


ADALET PEŞİNDE KOŞAN AİLELER PLATFORMU

Deprem faciasının ardından birçok platform ve dernek kuruldu. Bu kurulan derneklerden biri de Adalet Peşinde Koşan Aileler platformu oldu. 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden aileler tarafından kurulan platformun amacına değinen Ankara temsilcisi Döne Kaya, "Hayatını kaybedenler için adalet aramak, sorumluların yargılanmasını sağlamak ve gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması için yapı denetim sistemine ve inşaat sektörüne yönelik reformları teşvik etme amacıyla yola çıktık. Bu platform, farklı şehirlerden 40 apartman veya siteyi temsil eden ailelerin bir araya gelmesiyle büyüdü ve Türkiye çapında bir adalet mücadelesine dönüştü’’ dedi. 

Depremlerde yıkılan ve binlerce insana mezar olan yapıların inşasında ve denetiminde sorumluluğu olduğu tespit edilen kişilere yönelik yürütülen hukuki sürecin adil ve etkin bir şekilde işlemediğine değinen Kaya, "Şu ana kadar olan gelişmeler, adaletin sağlanması yerine sorumluların korunmaya çalışıldığı izlenimini veriyor. Sınırlı soruşturmalar, eksik iddianameler, siyasi ve hukuki baskılar nedeniyle hukuki süreçler yavaşlatılıyor. Kamuoyu baskısı oluştuğunda ise göstermelik adımlar atılıyor’’ açıklamasında bulundu. 

CEZA TALEPLERİ VE KARARLAR TUTARSIZLIK GÖSTERİYOR

Kalitesiz malzeme kullanımı, ruhsatsız tadilatlar ve denetimin eksik ya da hiç yapılmaması gibi sebeplerin binaların çökmesine neden olduğunu vurgulayan Kaya, "Örnek olarak, Arıkan Otel, Burak Apartmanı, Fazilet Apartmanı ve Hasan Alpargün Apartmanı gibi binalarda bu eksiklikler net bir şekilde görüldü. Arıkan Otel’deki kolon-kiriş tasarımları yetersiz, Burak Apartmanı’nda yumuşak kat etkisi yaratan ticari alanlar ve Palmiye Sitesi’ndeki ruhsatsız tadilatlar, yıkımların başlıca sebepleri oldu’’ dedi. 

Yıkılan bina ve sitelerin davalarında tutarsızlıklar olduğuna değinen Kaya, "Hasan Alpargün’e 62 kez müebbet hapis cezası verildi ama diğer davalardaki sanıklara bilinçli taksir yerine hafif cezalar verildi. Furkan Apartmanı davasında ise sanıklar tahliye edildi. Diğer rezidanslarda da bu tarz sorunlar var ve devam ediyor. Bu davalarda ceza talepleri ve kararlar arasında bariz bir tutarsızlık var’’ ifadelerini kullandı.