Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Erbaş, Bingöl Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi'nde düzenlenen Din Görevlileri Buluşması Programı'na katıldı.
Erbaş, programda, Diyanet İşleri Başkanlığının yürüttüğü "Gençliğe Değer" projesi kapsamında bir din görevlisinin 10 gençle ilgilenmesini istedi.
Din görevlilerinin gençlere vakit ayırmalarını, maddi ve manevi ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında onlara destek olması gerektiğini belirten Erbaş, "İslam nimeti ile ne kadar çok insanı buluşturabilirsek bu bizim için çok büyük bir kazanım olacak. Bugün 7'den önce de 70'ten sonra da insanlara ulaşma imkanımız var. Okumaya, kendimizi yetiştirmeyi, gençlerle zaman geçirmeyi, onlara Kur'an ve sünnet çizgisinden doğru bilgileri vermeyi, onlara daha fazla zaman ayırmazsak bunun vebali ağır olur." değerlendirmesinde bulundu.
"Davranışlarımızla en güzel örnek biz olmalıyız"
Erbaş, din görevlisinin hizmet ettiği bölgeyi, mahalleyi ve muhatap kitlesini tanımasını ve ona göre rehberlik yapması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Biz rol model olmak zorundayız. Peygamber Efendimiz nasıl en güzel örnek oldu ise Peygamber varislerinin de en güzel örnek olması lazım. İslam'ı yaşayarak göstermek mi daha önemli anlatarak göstermek mi daha önemli? Yaşayarak göstermek daha önemli. Talebelerimize en güzel örnek olmalıyız. Cemaatimize en güzel örnek olmalıyız. Mahallemizde, şehrimize en güzel örnek biz olmalıyız. Konuşmamızla yürüyüşümüzle davranışlarımızla en güzel örnek biz olmalıyız."
"Cezaevlerinde hafız olanların sayısı artıyor"
Öğrenci yurtlarında, hastanelerde, cezaevinde yürütülen manevi destek hizmetlerini anlatan Erbaş, "Zaman zaman dinliyoruz onları öyle gönüller fethediyorlar ki burada Bingöl'de de cezaevinde bir kardeşimizin hafız olduğunu öğrendim. Çeşitli ceza evlerinde bizim manevi rehberlerimiz sayesinde hafız olanların sayısı artıyor. Acaba hangi suçu işledi de cezaevine düştü ama manevi rehberimizle tanıştığı zaman dünyası değişiyor. Sincan Cezaevi’nde hafızlık merasimi yaptık. Hafızlığa başlamış kardeşlerimiz var." ifadelerine yer verdi.
Erbaş, din görevlilerinin samimiyet için mesleğini sevmesinin önemli olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Samimiyet için, başkalarının iyiliği adına çalışmaktan huzur duymamız gerekir. İhlas ve samimiyeti kuşanmak, bizlere bitip tükenmek bilmeyen bir sermaye verecek ve manevi bereketin kapılarını açacaktır. Elbette İslam ve insanlık yolunda çalışmanın ve iyilik gayesi ile hizmet etmenin, sabır gerektiren zorlukları da olacaktır. Nitekim peygamberler, türlü sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Bize düşen sabırla azimle, inançla çalışmalarımıza devam etmektir. Yaptıklarımızın Allah katında karşılığı, samimiyetimize göre belirlenecektir. En büyük imkanımız, imanımız, samimiyetimiz, aşkımız ve heyecanımızdır. Eğer heyecanımız kaybolduysa samimiyet kalmaz, 'Din samimiyettir' o zaman biz, mihrabı, minberi bırakıp gidelim hiç olmazsa mihrabı, minberi boşuna işgal etmeyelim. Allah muhafaza, içimizden bir kişinin, bir hocamızın bu duruma düşmesi bizi çok üzer. Bunun için aşkımızı, heyecanımızı her zaman muhafaza etmeye çalışalım."
Programda, Bingöl Valisi Kadir Ekinci, Rektör Prof. Dr. İbrahim Çapak, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Fatih Kurt, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Akif Pusmaz, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Bilgin, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafiz Osman Şahin de yer aldı.
Erbaş, buradaki programın ardından kentteki kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Bingöl Üniversitesinin Konuk Evi'nde gerçekleştirilen programda bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, programdaki konuşmasında, Türkiye'de yüzlerce vakıfın bulunduğunu, bunun medeniyetin en büyük kazanımlarından birisi olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin en büyük dertlerinden birisinin terör örgütleri olduğunu belirten Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Osmanlı'yı da böyle yıktılar. Bizi de böyle yıkmaya kalkıştılar ama elhamdülillah milletimizin birliği, beraberliği, dayanışması fikir ve eylem birliği ile bu problemin üstesinden geliyoruz. Askerimizle polisimizle, devlet, millet dayanışması ile bu uru yok ediyoruz. İnşallah bundan sonra birliğimiz, beraberliğimiz daha da arttıkça bizi birbirimize düşürmeye çalışan, Osmanlı'yı nasıl 40 parçaya böldülerse, Anadolu dediğimiz bu sınırları da bize çok görerek parça parça etmeye çalışan dahili ve harici hainlere fırsat vermeyeceğiz inşallah. Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, bayrağımız bir, ezanımız bir, vatanımız bir. Bu birler o kadar çok ki bu birler bizi daha da çok birleştirecek. Bu birleri gençlerimize, çocuklarımıza intikal ettirmek, geleceğimizin, istikbalimizin daha da parlak olacağını gösteriyor."