Palandöken Dağı'ndaki bir otelde, Akademinin 6'ncı yıl 2'nci programı düzenlendi. Erzurum merkezli olmak üzere, Türkiye'nin her yerinden katılımın gerçekleştiği Akademi, kapsam ve uygulanışı itibarıyla Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyor.
Danışmanlığını Uluslararası Rabia Platformu Başkanı Cihangir İşbilir'in yaptığı akademinin eğitimleri çerçevesinde katılımcılara dış politika, kültürel ve insani diplomasi ve jeopolitik gibi temel konuların yanı sıra basın takibi, harita okuma, sosyal medya okuryazarlığı, kamu diplomasisi, proje yazımı ve yönetimi gibi konularda eğitim veriliyor.
Program çerçevesinde, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, akademi öğrencilerine "Değişen Ortadoğu Jeopolitiği" dersi verdi.
Uysal, konuşmasında Ortadoğu'nun fiziki, kültürel ve jeopolitik olarak dünyanın merkezi konumunda olduğunu söyledi.
Dünya değiştiğini ve ciddi dönüşümlerin yaşandığını ifade eden Uysal, "Ortadoğu'da bu 100 yüz yıllık sıkıntılı kaderini değiştirme potansiyeli var. Misakı Milli'de öngörülen 'Arap topraklarının kaderini kendileri belirleyecek.' dendiği, Cumhuriyetin de bu prensipleri benimsediği ortamda, 100 yıl sonra böyle bir fırsat var." diye konuştu.
Uysal, Arap toplumlarının yeniden özgür olmak istediğini belirterek Türkiye'de yaşanan terör, darbe, ekonomik baskı gibi olayların "katı bir oranda Ortadoğu'da da gerçekleştiğini" dile getirdi.
Bunların coğrafyayla, petrolle, doğal gazla, ticaretle, güvenlikle ilgili olduğunu aktaran Uysal şöyle konuştu:
"İsrail bu bölgede parçalı yapının ve sömürü yapısının devamının bir aracı. Ayrıca eski bildiğimiz Ortadoğu da yavaş yavaş dönüşüyor. Cezayir örneğinde olduğu gibi biraz demokratikleşen ülkeler bir o kadar kendi arasında bağımsızlaşıyor. Özellikle Türkiye ile iş birliği yapma konusunda ciddi irade ortaya çıkıyor. Bu da hem bizim hem de bölge halkının kalkınma şansını ve imkanını artırıyor. Çünkü sömürge modeli güney ve kuzey ticareti üzerine kurulmuş. Yani 'Siz sömürgecilerle ticaret yapın, kendi aranızda yapmayın.' diye. Türkiye bunun tersini yaptıkça, kendi de güçleniyor diğer ülkelerin de güçlenmesine yardımcı oluyor."
Libya meselesinin bunun örneği olduğunu aktaran Uysal, Türkiye'nin benzer durumu Tunus, Fas, Körfez ülkeleri, İran ve başka ülkelerle yapmaya çalıştığını belirtti.
Uysal, Kafkaslardan Orta Asya'ya açılan Zengezur Koridoru'na da değinerek şunları kaydetti:
"Burası açıldığında hem Azerbaycan ekonomisi güçlenecek hem de Ermenistan bu işten yararlanacak. İran belki biraz zarar edecek olabilir ama 'İran sen de işin içinde ol.' diye Türkiye kazankazan mantığını uyguluyor. Çünkü gerçekten birbirimizle uğraşacak vaktimiz yok. Coğrafya zaten birbirimizi mahkum etmiş. Birbirimizi diğer ya da yabancı görmeye hiçbir sebep yok. Bizim gücümüz beraber zaten. O potansiyel var. Coğrafyanın getirdiği imkanlar siyasi iradeyle ve gençlerin enerjisi ile birleşince ciddi bir potansiyel ortaya çıkıyor ve bu çerçevede yapabileceğimiz de çok şey var. Gerçekten insan kalitesini artırmamız gerekiyor. İnsan kalitesi de arttığı zaman zoru başaracak, ekmeğini taştan, topraktan, denizden, sudan ve havadan çıkaracak potansiyel var. Gerçekten çok ciddi dönüşümler oluyor ve bunun dışına kalmamak lazım. O da bilgiyle, takiple, zamanında tepki vermeyle olacak ama en önemlisi gençler olarak da kendimizi yetiştirerek olacak."
Programa gelemeyen öğrenciler dersi "Zoom" aracılığıyla takip etti.
Eğitim, "Büyük Güç Mücadelesi ve TürkiyeÇinAmerika Üçgeni" paneli, katılımcı sunumları ve Cihangir İşbilir'in kapanış konuşmasıyla sona erecek.
Bunlara da göz atabilirsiniz !