Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NTV kanalında açıklamalarda bulunuyor.
Fidan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman bu meselenin arkasında durdu. Biz sorundan önce de sonra da Suriye halkının iyiliğini düşündük. Uzun vadede bu konuda iyi bir noktaya geldik. Zaman zaman çok karamsar noktalara geldiğimiz anlar oldu. İdlib'e çekilmemiz vs tüm bu süreçlerde çok ciddi kararlar almamız gerekti. Türkiye bu süreçte terörle mücadelesini iyi bir şekilde yaptı. Herkesin anlamakta zorluk çektiği bir ilişki tarzı gerçekleştirdi. Astana süreci başlayıp Halep boşaldıktan sonra Suriye'nin Dostları Platformu Suriye'nin yanında olmuştur. Dar görüşlülük çaresi olan bir hastalık değil, dinlemediler. O zamanda Özgür Suriye Ordusu, Suriye Milli Ordusu'na dönüştürüldü. Biz Suriye'deki iç savaştan dolayı ev sahipliği yaptık. Suriye Milli Ordusu desteklenmeseydi, milyonlarca mülteci Türkiye'ye gelirdi."
'ESAD' ÇAĞRISINA AÇIKLIK GETİRDİ
Rejim tükenmek üzereydi, bunu görüyorduk. Anlayıp da kondurmak istemediğimiz mesele, bu kadar veri varken rejimin ekonomisi çökmüş, kurumları çökmüş. Halk temel ihtiyaçlardan mahrum. İnsanlar yerinden edilmiş. Bununla ilgili başlatılan süreçlere, rejim arkasını dönmüş durumdaydı. Bizim niyetimiz Esad gitsin vs değil. Bizim niyetimiz Suriye halkını memnun eden, terör sorunu üretmeyen bir Suriye'nin ortaya çıkmasıydı. Bir taraftan baktık ki durum gerçekten çok kötü. Cumhurbaşkanımız da en üst düzeyden elini uzattı ve dedi ki 'Gel bu sorunu çözelim.' Çünkü artık görüyoruz verileri. Rejim muhaliflerle sıcak savaşın içindeyken kendi durumunu görecek durumda değildi. Kendilerine gerçekten samimiyetle yaklaştık ama hiçbir şekilde bu konuyu konuşmak istemdiler. Daha doğrusu bizim ne konuşacağımızı biliyorlardı. Türkiye'nin şart diye ortaya koyduğu şey, kendi halkınla barış, milyonlarca insanı al evine, geri dönmesine izin ver. İnsani bir şey istiyoruz. Fakat rejim kendi halkını maalesef düşman olarak gördüğü için bu konuşmaya bile girmedi. Rejim de karar alma noktasında yalnız değildi. Rusya'nın ve İran'ın etkisi altındaydı. Ve bugünkü aşamaya geldik. (Şam Büyükelçiliği) Heyetimiz gidiyor, yarın faaliyete geçmiş olur.”