İSTANBUL (AA) ANDAÇ HONGUR ERPEHLİVAN Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneğinden çocukluklarından itibaren eğitim desteği alan İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı son sınıf öğrencisi Bekir Bera Aydın ile İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Türk Musikisi Bölümü mezunu Mehmet Hakan Gülşen, müzik alanında yaşadıkları sıkıntılardan yola çıkarak ileride kendileri gibi özel gereksinimli bireylerin müziğe erişimini kolaylaştırmak için çalışmak istiyor.
İlk mikrofon deneyimini anaokulunda yaşayan 24 yaşındaki Bekir Bera Aydın'ın müziğe ilgisini ilkokul öğretmeni fark etti. Aydın, 78 yaşlarındayken ailesinden karne hediyesi olarak bağlama istese de bağlama eğitimine 12 yaşında bir müzik kursunda başladı, lisede ise piyanoyla tanıştı.
Bekir Bera Aydın, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, 2016'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Piyano Ana Sanat Dalı'nda eğitim almaya başladığını dile getirerek, "Müziğe belli bir perspektiften bakıyorlardı ve ben bunu istemiyordum. Müziğin müzik olarak algılanmasını istediğim için çok yönlü olmak, her şeyi kullanmak istiyordum. 2018'de İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarına başladım ve orada eğitimime devam ediyorum. Piyanoyla daha öncesinde tanışmıştım, burada tamburla tanıştım. Sesini çocukluktan beri seviyordum. Tamburu istememin nedeni de bağlamada istediğim sesleri bulamıyordum, onları da bir nevi bulmuş oldum." diye konuştu.
Piyano, tuşlu çalgılar, telli çalgılar ve vurmalı çalgılarla ilgili olduğunu ve korist olarak bazı korolarda da yer aldığını dile getiren Aydın, şöyle devam etti:
"Şu anda son sınıftayım. Birçok hedefim var ama bunların başında özellikle özel gereksinimli olan bizler için müziği daha erişilebilir hale getirebilmek adına ne gerekiyorsa onu yapmak istiyorum. Yüksek lisansı bunun üzerine yapmak istiyorum. Türkiye'de şartlar ne kadar buna elverir bilmiyorum ama bunun dışında farklı planlarım da var. Türk müziği adına da bir şeyler yapmak istiyorum. Hem Batı müziği hem Türk müziği bir arada yürüyor şu anda. kaybolan müziğimizi tekrar canlandırmayı da bir yandan istiyorum. Çok sesli müziğe de çok ilgiliyim. Çok sesli koro müziği, insan seslerinin gücünü, yaratıcılığını gösteren bir müzik. Bunlarla ilgili çalışmalar yapmak istiyorum."
"Müzikle alakalı yapmak istediğim şeylerde ön yargıları kırmak da öne çıkıyor"
Aydın, eğitimi süresince karşılaştığı engellere değinirken, şunları anlattı:
"Erişim konusunda şüphesiz notalar en başta geliyor. Müzik insanının en özel gereksinimi notadır. O bir alfabe, o bir metin; onunla cümle kuruyoruz, onunla bir şeyler karalıyoruz, onunla bir şeyler üretiyoruz, besteliyoruz, kaleme alıyoruz. Notaları edinme konusunda zorlanıyorum. Notalarımızı bastırabildiğimiz dernekler var ama önümüze bir deşifre geldiğinde müziği okursunuz ezberlemeye gerek kalmadan, bunu yapmakta tabii ki zorlanıyoruz. Okullarda böyle bir sistem henüz oturmadı. Braille alfabesiyle notaları da Koray Sazlı'dan öğrendim."
Müzik alanında çalışmak isteyenlerin bu uğurda mücadele vermesi gerektiğini belirten Aydın, "Kırmadan, incitmeden ailelerinize bu işin olabilirliğinden bahsetmeniz, ön yargıları tamamen kırmanız gerekiyor. Müzikle alakalı yapmak istediğim şeylerde önyargıları kırmak da öne çıkıyor. Özel gereksinimi olan arkadaşlarımız için de şunu söylemeliyim ki onlar da vazgeçmesinler, sadece müzik için değil bütün sanat dalları için veya hayatın bütün alanları için işin peşini bırakmasınlar ve istedikleri yolda özgürce ilerlesinler." mesajını verdi.
"Tanımak ve incelemek istediğim Türk müziği enstrümanları var"
Müzikle 45 yaşlarındayken tanışan ve ailesinin yönlendirmesiyle ders almaya başlayan 23 yaşındaki Mehmet Hakan Gülşen ise ilk tanıştığı enstrümanlar olan piyano ve bateri üzerine 11,5 yıl eğitim aldı. Apartmanda yaşaması nedeniyle bateriyle yolu erken ayrılan Gülşen, yola piyanoyla devam ederken, dayısının kendisine hediye ettiği akordeonu çalmayı da öğrendi.
Hayatında müzik kadar yer tutan bir diğer sanat dalı da tiyatro olan Gülşen, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneğinin bir etkinliği kapsamında Haziran 2012'de 24 görme engelli çocuğun bir oyun sahnelediğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Oyunda bir piyano sahnem vardı. Oyundan sonra dernek aracılığıyla bana, 'Seni güzel sanatlar lisesine hazırlayalım.' önerisi geldi. Aklımda güzel sanatlar yoktu, meslek olarak da hiç düşünmemiştim. Aydın Doğan Güzel Sanatlar Lisesini kazandım. Lisede zorunlu piyano eğitimi vardı. Bağlama çalmayı çok istiyordum. Bağlama ve ney benim tüylerimi diken diken eden, gerçekten öğrenmek istediğim iki enstrümandı. Lisede ney olmadığı için bağlama seçtim. Nisan 2014'ten itibaren ney eğitimi almaya başladım. 2017'de liseyi birincilikle tamamladım. Profesyonel olarak neyle devam etmek istediğime karar verdim. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Türk Musikisi Bölümü'nü kazandım ve burada ney eğitimine devam ettim. 2021'de bölüm ikincisi olarak okulumu bitirdim."
Hedeflerine de değinen Gülşen, "Benim alanımda ilerlemek isteyen görme engelliler için müzikal alanda bazı çalışmalar yapmak istiyorum. Bitirme çalışmamı da bunun üzerine yazdım; görme engelliler için bir metodoloji önerisi, bir şey yazılacaksa, çözülecekse nasıl olabilir? 4 yıllık üniversite hayatımdaki tecrübelerim, edindiğim izlenimlerle böyle bir çalışma ortaya koymaya gayret ettim." ifadelerini kullandı.
Gülşen, tiyatro, dizi ve film müzikleriyle ilgili çalışmalar yaptığını ifade ederek, "Enstrüman icracısı ve tiyatroyla ilgili olarak bir şeyler yapabilirsem bu beni hem ruhen hem de hedeflerim açısından çok çok fazla doyuracaktır. Tanımak ve incelemek istediğim Türk müziği enstrümanları var, hepsi farklı bir dünya." dedi.
"İçinizdeki ışık devam ediyorsa aşıyorsunuz"
Mehmet Hakan Gülşen, eğitimi süresince karşılaştığı engelleri de "Notalara erişmek bizim için zor. Okutulan bazı kitapların dijitale aktarılmış versiyonları maalesef yok, kimi çok eski olduğu için kimi de fazla talep görmediği için. Sadece eğitim kurumlarına dağıtılmış ve yayınevlerinden bulmak bile çok zor. PDF şeklinde olan versiyonları da fotoğraflanmış ve bizim bunları elde edebilmemiz çok zor." diye anlattı.
Herkese hayallerinin peşinden gitmesini öneren Gülşen, sözlerini, "İçlerindeki ışığı keşfettikleri zaman zaten yol onları çok güzel yerlere çıkartıyor. Aileniz, okuduğunuz okul, çevreniz, önünüze ne engel çıkarsa çıksın içinizdeki ışık devam ediyorsa, bir şekilde zorlukları aşıyorsunuz, ama kendi çabanızla ama insanların yardımıyla..." diye tamamladı.