HAKKARİ (AA) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır'da açılan Hafıza Odası sergisine tepki göstererek, "Hafıza Odası'ymış. Bedirhan bebek burada ölmedi mi? Hafıza odanda Bedirhan bebek var mı? Bütün Diyarbakır'ın sevdiği Gaffar Okkan hafıza odanda var mı, Dürümlü köyünün katliamı var mı, Tanışlı köyünün katliamı var mı, henüz 34 aylık kundaktaki bebeklerin katliamları var mı, Hakkari'de karşı karşıya kalınan katliamlar hafıza odanda var mı?" diye sordu.
Soylu, bir taraftan kaçak göçle, bir taraftan sanayi sitelerinin sayısının artmasıyla, bir taraftan ülkenin huzur ve güven içinde olması, bir taraftan da Libya'dan Azerbaycan'a kadar komşu coğrafyanın huzur içeresinde olması için uğraştıklarını söyledi.
Bu işlerle mücadele ederken Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti ve onların yanındakilerin, kendilerine arkadan kumpas kurmaya çalıştığını dile getiren Soylu, "2000 yılı başlarken Suriye'nin, Irak'ın durumu neydi, Afganistan'da, Pakistan'da neler oluyordu? Şu anda onlar 2000 yılından çok gerideler. Ya biz, 2000 yılından fersah fersah ilerideyiz. Tahammül edemedikleri nokta bu. 'Biz etrafındaki bütün ülkeleri bu duruma düşürdük de Türkiye'yi nasıl bu duruma düşüremedik' diye büyük bir endişe içerisindeler. Bizim en önemli meselemiz tevhittir, birlik." ifadesini kullandı.
"Kimliğimizden, inancımızdan kopmayalım diye direndik"
Geçmişte Türkiye'nin çok zor şartlardan geçtiğini, insanların akşam saat 6'da emekli maaşını alabilmek için kuyruğa girdiğini anlatan Soylu, bir ülkenin emeklisine reva gördüğü muamelenin bu olduğunu anımsattı.
Şimdi maaşların evlere gittiğini, her türlü kolaylıkların sağlandığını anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkede uçağa binmek lükstü. Ancak üst gelir grubundakiler uçağa binerlerdi. İnsanlar cenazelerine yetişebilmek için yolda heder olurlar, yeni acılarla karşı karşıya kalırlardı. Amerika, Avrupa bize parmak sallardı. Sinerdik, gücümüz, takatimiz yoktu. Etrafımızda terör örgütü vardı, oraya müdahale edemezdik. Büyükelçiler, sivil toplum örgütlerine fırça atarlardı. 'Bizim dediğimizi yapacaksınız' diye. Öyle bir dönemden geçtik. Her gün şehitlerimiz gelirdi. Bütün bunlarla birlikte bu ülkede hep beraber kimliğimize, inancımıza, birliğimize saldırdılar. Batı'ya tapanlar, bizi Batı'nın sadece müstemlekesi değil, ucuz bir kopyası olmak için zorladılar. Ama biz hep beraber direndik. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si hep beraber direndik. Neden? Kimliğimizden, inancımızdan, kopmayalım diye."
"Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmeyeceğiz"
Kriz üzerine krizler yaşayan, krizlerin altında ezilen bir Türkiye oluşturmak istendiğine dikkati çeken Soylu, darbelere tanıklık ettiklerini, uçakların, helikopterlerin, tek amaçları demokrasiye sahip çıkmak olan masum insanları katlettiğini gördüklerini belirtti.
Bir daha Türkiye'yi böyle bir tabloyla karşı karşıya bırakmayacaklarını söyleyen Soylu, şu görüşleri paylaştı:
"Türkiye'yi eski Türkiye'ye teslim etmek istiyorlar. Hep beraber koro halinde Avrupa'nın, Amerika'nın onlara söylediği, Batı'nın onlara söylediği 'parlamenter sistemi Türkiye'ye getireceğiz' diye bir anlayışla ortaya koymaya çalışıyorlar. Hem parlamenter sistemde hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bakanlık yaptım. Kararlarımızı hızlı aldığımız, en üst seviyede çalıştığımız ve çabaladığımız, bir taraftan pandemi olacak, bir taraftan etrafındaki coğrafyada ateşi çemberi olacak. Parlamenter sistemde olsaydık 50 defa hükümetin canına okumuşlardı. Hep beraber Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmeyeceğiz. Gelecek nesillerimize çok güzel bir zemin bırakacağız. Onlar, bizim yaşadıklarımızı yaşamayacaklar. Bunu hep birlikte demokrasinin gücüyle sağlayacağız. Türkiye'de iktidar olamasalar dahi vesayet üzerinden yürüttükleri iktidar anlayışının nasıl Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından mağlup edildiğini ve nasıl bugün de Cumhur İttifakı'yla onlara geçit verilmediğini, iddiamızın, inancımızın, hesabımızın 2023 seçimleri olmadığını, 2053 ve 2071'le beraber bölgemizde ve dünyada güçlü bir Türkiye'yle dünyaya sözü geçen bir Türkiye olduğunu, hep beraber anlatmak zorundayız."
"Hafıza odanda Bedirhan bebek var mı?"
Eskiden taşradan istenen hizmetlerin Ankara'da kabul görmediğini, şimdi bunun tersine döndüğünü, taşraya daha fazla hizmetin ulaştırılması için çaba gösterildiğini vurgulayan Soylu, bunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği anlayışın kendisi olduğunun altını çizdi.
Avrupa'da marketlerin yağmalandığını, benzin kuyruklarının oluştuğunu ve hükümetlerin savrulduğunu belirten Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Oysa biz Türkiye'de dümdüz ayaktayız. Sağlıkta, ekonomide başarısız oldular, yetmedi afetle karşı karşıya kaldılar, 4 ayda vatandaşlarına ulaşamadılar. Geçen hafta Diyarbakır'daydık. HDP'nin eş başkanları, yerel yöneticiler, belediye başkanları hep beraber bir araya gelmişler. Kendisini sanatçı olarak nitelendiren bir kişi de 'Hafıza Odası' diye bir şey yapmış. Bu milleti ne kadar zorluğa düçar eden varsa oraya yerleştirmiş. Terör örgütünün ne kadar mensubu varsa oraya yerleştirmiş. Suçu da bizim üzerimize atmış. Bizim üzerimize atacak ki terör örgütü PKK'nın siyasi koluyla nasıl açılış gerçekleştirecek başka. Hafıza Odası'ymış. Bedirhan bebek burada ölmedi mi? Hafıza odanda Bedirhan bebek var mı? Bütün Diyarbakır'ın sevdiği Gaffar Okkan hafıza odanda var mı, Dürümlü köyünün katliamı var mı, Tanışlı köyünün katliamı var mı, henüz 34 aylık kundaktaki bebeklerin katliamları var mı, Hakkari'de karşı karşıya kalınan katliamlar hafıza odanda var mı? Gücün yetmez çünkü. Tırsarsın, korkarsın. Neden? PKK, iş birliği yaptıkların, aynı zamanda seni pışpışlayan Avrupa sana sırtını döner de onun için. Sanatın ticarete alet olduğuna defalarca şahit olmuşuz, sanatın siyasete defalarca alet olduğuna şahit olmuşuz. Ama sanatın terörizmi meşrulaştırdığına ilk kez şahidiz. Yazıklar olsun. Sanat ötekileştirmez. Sanat, vicdansız bir resim ve fotoğraf ortaya koymaz. Sanat, terörizmin aleti olmaz."
Programa, AK Parti İl Başkanı Abdulmuttalip Özbek, partinin ilçe ve belde başkanları ile partililer de katıldı.
(Bitti)