İspanya'nın gazetesi El Mundo'dan alınan bilgilere göre geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze savaşına ilişkin açıklamaları ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'ya yönelik saldırılarıyla yerel ve uluslararası basında manşetlere çıktı. Hamas'ı bir 'kurtuluş grubu' olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'yu Alman diktatör Adolf Hitler ile kıyasladı.
Yayınlanan haberde kıyaslamaya rağmen Türkiye'de yer alan özel şirketlerin İsrail ile diplomatik ve ticari ilişkilerini kesmekten kaçındığına yer verildi. Savaşın sürdüğü bu altı ay boyunca Türkiye İsrail'e, bazıları İbrani ordusu için hayati önem taşıyan çelik, jet yakıtı ve tel gibi onlarca ürün ihraç etmeye devam ettiğinden bahsedildi.
Muhalif basında savaşın ilk haftalarında belirginleşmeye başlayan bu çelişkinin, Erdoğan'ın kendi seçmenlerinden gelen bir talep haline gelene kadar öne çıkmaya devam ettiği aktarıldı.
"BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA"
Ankara'nın son insani yardım jesti bardağı taşıran damla oldu. Türk hükümeti İsrail'den Şerid'e havadan insani yardım atmak için izin istediği kaydedildi.
El Mundo, Tel Aviv'in bu talebi reddetmesi üzerine Ankara, aralarında alüminyum, çimento ve jet yakıtının da bulunduğu 50 kadar ürünün ihracatına kısıtlama getirerek karşılık verdiğini ve Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Bu karar İsrail Gazze'de ateşkes ilan edene ve yeterli miktarda kesintisiz yardım akışına izin verene kadar yürürlükte kalacaktır" denildiğini yazdı.
Gazetede Erdoğan'ın kararı bir kez daha teyit ettiği, "Gazze, Ekim ayından bu yana yüreğimizde ve tüm insanlığın vicdanında kanayan bir yara haline gelmiştir. Hastanelerin, okulların, camilerin ve kiliselerin kasıtlı olarak bombalandığı vahşet sahnelerini görüyoruz. Türkiye'nin Filistinlilere , devletleri kutsanana kadar mutlak desteğini sürdüreceğini bir kez daha hatırlatmak isteriz" dediği aktarıldı.
Haberde yer alan bilgilere göre İsrail, Erdoğan'ı Hamas'ı destekleyerek "Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını feda etmekle" suçladı. "İsrail şiddete ve şantaja boyun eğmeyecektir. Ticaret anlaşmalarının tek taraflı olarak ihlal edilmesini görmezden gelmeyecek ve Türkiye'ye karşı Türk ekonomisine zarar verecek paralel önlemler alacaktır" dedi.
Verilere göre geçtiğimiz yıl Türkiye'nin İsrail'e ihracatı 5.4 milyar dolara ulaşarak Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 2'sini oluşturdu. Bu ikili ticaret, iki ülke arasındaki diplomatik iniş çıkışlara rağmen son on yıldır devam etmektedir.
"GAZETECİ METİN CİHAN UYARMIŞTI"
Ekim ayındaki Hamas saldırısı ve İsrail'in Gazze saldırısı, Gazze'ye insani yardım götürmek ve İsrail'in deniz ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Türk gemisi Mavi Marmara'ya İsrail tarafından düzenlenen ve 10 kişinin ölümüne, 50 kişinin de yaralanmasına yol açan saldırının ardından yaşanan on yıllık çatışmanın ardından Ankara ve Tel Aviv arasında diplomatik yakınlaşmanın yaşandığı bir döneme denk geldiğinden bahsedildi. "İsrail'in katliamı devam ederken, biz [Türkiye] limanlarımızdan İsrail'e günde ortalama yedi gemi gönderiyoruz. Dün 13 gemi daha gönderdik" diyen araştırmacı gazeteci Metin Cihan, birkaç ay önce bölgedeki gemi ticaretini inceledikten sonra uyarıda bulunmuştu.
Cihan "İsrail'in ham petrol, yakıt, demir, çelik vb. lojistiği bizim limanlarımız üzerinden sağlanıyor" dedi. Haberde hükümete yakın aktivistlerin ve örgütlerin İsrail ile ticarete son verilmesi çağrısı, yerel seçimlerde partisi yirmi yıl sonra ilk kez ikinci olan Erdoğan'a zarar vermiş olabilir diye yazıldı.
"İSRAİL'LE TİCARET UTANCINA SON VERİN"
Cumhurbaşkanı'nın ülkenin kuzeybatısındaki Sakarya'da düzenlediği mitingde açılan bir posterde "İsrail'le ticaret utancına son verin" yazıyordu. Bu boykot çağrısının, ülkenin muhafazakar oylarını bölen İslamcı partiler tarafından ele geçirildiğinden bahsedildi.
Seçim yenilgisinden sonra Erdoğan'ın kendisi de "Gazze krizi gibi elimizden gelenin en iyisini yaptığımız bir konuda bile bedel ödedik. Siyasi saldırılara karşı kendimizi savunamadık ya da bazı insanları ikna edemedik" sözleriyle itirafta bulunduğu yazıldı.