Başrollerinde Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'un yer aldığı, yönetmenliğini Gönenç Uyanık'ın, senaristliğini ise Nuran Evren Şit'in üstlendiği "İstanbul için Son Çağrı" 24 Kasım'da Netflix'te izleyiciyle buluştu.
Çekimlerinin New York'da yapıldığı filmin konusu; havaalanında karşılaşan ve birbirine aşık olan iki insan olarak anlaşılsa da aslında başarılı kurgusuyla hikayenin farklı işlendiği ilerleyen dakikalarda anlaşılıyor. Klasik evli Türk çiftlerin yaşadıkları sorunları ele alan film de, Serin ve Mehmet birbirine aşık olarak evlenen ve bu süreçte hayallerinden vazgeçmek zorunda kalan bir çifttir. Fakat evliliklerinin ilerleyen zamanlarında Serin'in hayallerini tekrar hatırlaması ve bunun için aksiyon alması, Mehmet'in ise klasik Türk erkeği kıskançlığı evliliklerini etkiliyor. Boşanma sürecine giren Serin ve Mehmet'in psikoloğu çifti New York'a yeniden tanışmaya göndermeyi teklif ediyor. Filmde hikayeyi bu noktada başlatarak farklı kurgusuyla seyirciyi içine çekmeyi, merak uyandırmayı başarıyor.
İzleyicilerin beklentisi neydi? Neden beğenilmedi?
İzleyici Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'u en son Aşk-ı Memnu'da izlediği ve o aralarındaki çekimi unutamadığı için "İstanbul İçin Son Çağrı" filminde de aynı şeyi bekledi. Fakat bu film konusu ve hikayesiyle, aynı zamanda jeneriğinden sanatına kostümden müziklere türk sinemasına çeşitlik kazandıracak bir filmdi. Aynı zamanda Kıvanç Tatlıtuğ'u hep aynı karakterler çevresinde izlememizin de etkisi oldukça büyük, İstanbul İçin Son Çağrı'da Tatlıtuğ'u alışılmışın dışında bir karakterle izledik. Seyirci alışılmışın peşinde olduğu için beklentileri ne yazık ki karşılamadı.