"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Kapalı
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5589 %0.03
36,5735 %-0.22
3.201.553 %1.658
2.927,92 0,99
Ara
İşçi Haber Gündem Kandilli Müdürü'nden Celal Şengör'e sert tepki!

Kandilli Müdürü'nden Celal Şengör'e sert tepki!

Celal Şengör'ün olası İstanbul depremiyle ilgili yorumları gündemin sıcak konusu olurken Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener'den Şengör'e sert tepki geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Celal Şengör'ün olası İstanbul depremiyle ilgili yaptığı yoruma sert tepki gösterdi. Prof. Dr. Celal Şengör'ün beklenen büyük Marmara depremi sonrası İstanbul'da yaşanacaklara ilişkin ortaya attığı görüşler, İstanbul halkını paniğe sürüklerken Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, konuyla ilgili yeni değerlendirmelerde bulundu.

"Depremler, Marmara'nın olağan sismik aktivitesi"

Prof. Dr. Haluk Özener, "Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeği hepimiz tarafından biliniyor. Marmara'ya baktığımız zaman, Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtlarına baktığımız zaman, zaten Marmara'da her yıl ortalama 900 civarı deprem oluyor. Bu depremlerin bir kısmı da 4'ten büyük depremler. Şu ana kadar eski yıllara baktığımız zaman, yılda ortalama 4-5 tane 4'ün üzerinde deprem oluyor. Yani Marmara Bölgesini de deprem aktivitesinin olduğu bir yer olarak düşünürsek, olan 3.6'lık depreminde aslında Marmara'nın olağan sismik aktivitesine bağlayabiliriz. Ama bu şu demek değildir. 'Bu 3.6'lık deprem büyük bir depremi tetikleyecek' bunu söyleme şansımız yok ama bunu söylerken de 'Marmara'da 7'den büyük deprem olmayacaktır' demek de doğru değil. Dolayısıyla olan depremler, Marmara'nın olağan sismik aktivitesi. Birçok bilim insanının kabul ettiği gibi Marmara Denizi içerisinde olabilecek büyük bir deprem beklentisi bütün bilim insanlarında var ama her zaman olduğu gibi şunu belirtmek istiyorum. Bunula ilgili bir zaman söyleme şansımız yok"

"Bir avantaj olarak kabul edilebilir"

"İstanbul'a 15-18 kilometre uzaklıktan geçen fay hatları var. Bu da bilinmeyen bir şey değil, bir avantaj olarak nitelendirilebilir. Yani Türkiye'nin birçok yerinden, şehirlerin içinden fay geçerken Marmara Denizinin içinden geçen bir faydan bahsediyoruz. O da en yakın yerleşim alanına 15-18 kilometre uzaklık var. Tabii ki bu bir avantaj olarak kabul edilebilir. Faya ne kadar yakınsanız, zemininiz ne kadar kötü bir zeminse daha fazla etkileniyorsunuz. Binanızın yapısı, binanızın kalitesi burada çok etkiliyor. Dolayısıyla birçok farklı parametreye bağlı. Zemininiz sağlamsa, faydan uzaktaysanız, binanız sağlamsa doğal olarak daha az etkileneceksiniz" şeklinde konuştu.

"Kamu binalarımızın çok çok sağlam olması lazım"

Türkiye'de deprem korkusuyla şehir değiştirmenin anlamsız olduğunu söyleyen Özener, "Tabii herkesin kişisel görüşü, kişisel değerlendirmesi farklı bu konuda yorum yapmak çok doğru olmaz. Ama her insanın korku eşiği veya kaygı eşiği farklı olabiliyor. Fakat şu gerçeği bilmek lazım, ülkemizin neredeyse tamamına yakını deprem kırılganlığı taşıyor. Yani depremden etkilenebilecek, deprem tehlikesi olan bir yerden bahsediyoruz. Kimine göre yüzde 80'i, kimine göre yüzde 90'ı ama dediğim gibi Türkiye'de 500'e yakın diri fay bulunmakta. Herkesin çok sağlam olarak gözlediği, Anadolu'nun ortası Konya'da bile, deprem olmaz denilen yerlerde bile deprem oluyor. Aktif diri faylar, haritada gözüken faylar olduğu gibi örtülü fay dediğimiz fiziksel olarak arazide tespit edilemeyen fakat deprem üretebilen faylar var. Bulunduğunuz yeri terk etmek değil, bence depreme hazırlıklı olmak lazım. Dolayısıyla sağlam binalar, kentsel dönüşümün hızlanması ve deprem güvenli konutlarda oturuyor olmamız, sadece konutlar değil tabii ki iş yerlerimizin, kamu binalarımızın çok çok sağlam olması lazım" diye konuştu.

"Riskleri azaltma yönünde girişimlerimiz var"

Prof. Dr. Celal Şengör'ün deprem sonrası İstanbul'da bir kaos ortamı oluşacağı iddialarının sorulması üzerine Özener, "Kişiler üzerinden gitmeyelim ama edindiğimiz tecrübelerden gideyim. 6 Şubat depremleri, 17 Ağustos depremi bizim için çok önemli bir göstergeydi. 6 Şubat depremlerinde aslında 11 farklı ili etkileyen depremlerden bahsediyoruz. Aslında peş peşe olan iki tane 7'nin üzerinde depremler, bunun bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Bu tecrübelerden de ders çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla yaşadıklarımızdan ders çıkarırsak geleceğe daha iyi bakabiliriz. Ümit ediyorum ders çıkarabiliyoruzdur. Türkiye Afet Müdahale Planı'ndan (TAMP), İl Risk Azaltma Planı'na (İRAP) ve Türkiye Afet Risk Azaltma Planı'na (TARAP) geçtik. Yani deprem olduktan sonra müdahale etmektense depremden önce riskleri azaltma yönünde girişimlerimiz var. Tüm Türkiye, 81 il için, İçişleri Bakanlığı AFAD tarafından yapılan çalışmalar var. Yapılacak işler belli aslında. Önemli olan yetkili ve sorumlu kuruluşların yapılacak planlamaları harfiyen uygulayıp riskleri azaltması gerekiyor. Riskler azaltıldığı zaman depremden sonraki süreçlerde çok çok rahat edebilecek duruma geleceğiz" dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *