23 Haziran'ın yeni bir başlangıç olacağını söyleyen Murat Karayalçın, daha önce bu kadar yoğun karalama kampanyasına tanık olmadığını söyledi.
23 Haziran'ın yeni bir başlangıç olacağını söyleyen Murat Karayalçın, daha önce bu kadar yoğun karalama kampanyasına tanık olmadığını ifade etti. Karayalçın, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun asıl başarısının '16 milyon yurttaşı İstanbullulaştırmak' olduğunu dile getirdi.
Birgün gazetesine konuşan eski Dışleri Bakanı ve CHP'nin etkili isimlerinden Murat Karayalçın, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Siyasetin dilinin değiştiğini ifade eden Karayalçın, şunları söyledi:
"Sizin de ifade ettiğiniz üzere siyasetin dili değişti. Bunu hem dil hem de içerik anlamında söylüyorum. Kibarlık ifadeleri, ‘siz’ dili gitti yerine ‘sen’ dili geldi. Ben bunu yurttaşların dikkatini çektiğine tanık oluyorum. Çok sayıda insan 'Murat Bey sizin zamanınız öyle değildi' diyor. İnsanlar bu durumdan rahatsız. 'Öfke bir hitabet sanatıdır'şeklinde gelişen üslup ve Recep Tayyip Erdoğan’ın 2000’li yılların başlangıcında yapmış olduğu ekonomide 'Kötü para, iyi parayı kovar' tanımlaması var. Bu durumda kötü söylem de iyi söylemi kovuyor. Bugün maalesef siyasetin dili bu yönde… İkincisi de siyaset, toplumsal sorunları dile getirme aracı olmaktan çıkıyor. Bunun yerine kimlik siyaseti gündeme geliyor. Bu da zaten nefret siyasetini doğuruyor. Toplumsal sorunlar yerine etnik kimlikler ve inançlar üzerinden siyaset yapmaya başlayınca, dolayısıyla siyasetin de dili değişiyor."
'BU KENTTE YAŞAYANLAR İSTANBULLULAŞAMADI'
31 Mart seçimlerinde İBB Başkanı seçilen ancak YSK'nın iptal kararıyla mazbatası geri alınan CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun çalışmalarını ve kullandığı dili değerlendiren Karayalçın, şöyle devam etti:
"Sayın İmamoğlu’nun çalışmalarını, kullandığı dili, ilişkilerini değerlendirdiğimde insanlarımızın bugün pozitif siyaset yapma diline duydukları ihtiyacın karşılanması olarak görüyorum. Biraz önce belirttiğim kimlik siyasetinin olumsuzluğuna iktisadi olumsuzlukları da eklemek gerekir. Toplumsal sorunları dile getirince nefret söylemi çıkmaz, ama kimlik siyaseti varoluşu, içeriği gereği nefret söylemi üretir. İktisadi olumsuzlukları da eklediğinizde işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik vs. durum giderek vahimleşiyor. Bu durumun İstanbul’da ortaya çıkması çok doğal, çünkü Türkiye’nin en çok gelir yaratan kenti. İmamoğlu’nun kullandığı pozitif dil, partiyi öne çıkartmak yerine, kardeşliği öne çıkaran söylemin kapsayıcı olduğunu düşünüyorum. Bir de Ekrem Bey’in şöyle bir yaklaşımı var: İstanbul’u İstanbulluların sahiplenmesini öngören bir çaba içinde. Bana göre işin püf noktası da burası. 16 milyon insanın yaşadığı kentin maalesef sahibi yok. Bu kentte yaşayanlar İstanbullulaşamadı. Kendilerini geldikleri yere göre tanımlıyorlar. Hemşeri derneklerine bakınca çarpıcı şekilde bunu görüyorsunuz. Ekrem Bey bu konuda 16 milyonun dini, kimliği, inancı ne olursa olsun kardeşleşmesini istiyor. Bu, sorunları çözebilecek bir adımdır. İBB başkanları bile bunu yapmadı ama İmamoğlu ‘hemşerilerim’ diye sesleniyor bu önemli bir adım. İstanbul’un doğasının rant için kullanılmasını önleyecek bir adımdır. Ekrem Bey’e moda tabirle 'mega projeniz nedir' diye soruyorlar. O da mega projem işte budur diyor. Yani hemşerileşme. Bence çok doğru. Bu proje İstanbul’da yaşayanların hemşerileştirilmesidir. Öyle olursa ancak rantın önüne geçilebilir."
'İNSANLAR, İSTANBUL'DA YAPILANLARIN YANLIŞLIĞINI VE YETERSİZLİĞİNİ GÖRÜYOR'
Karayalçın, "Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nı da yaptınız. Deneyimlerinizden yola çıkarak İmamoğlu etrafında gelişen birliği nasıl yorumlarsınız?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şimdi Türkiye siyasetinin yereli ve geneli farklı. Yerelde insanlar daha çok adayı öne çıkarırken genelde ise kendi partisine oy vermiştir. Yerel seçimlerde kendi partilerini uyaracak şekilde oy kullandılar. Ben de belediye başkanı seçildiğimde bu farklılıkları yaşadım. 'Ben başka partidenim ama sana oy veriyorum' diyen çoktu. Şimdi Ekrem Bey bunu çok daha ileri düzeye taşıdı, onun örneklerini görüyoruz. İstanbul’da yapılanların yanlışlığını ve yetersizliğini, topraklarını, mekânları nasıl kötü kullanıldığını insanlar görüyor. Kentler, zenginliklerin de yoksulluğun da çok açık sergilendiği yerlerdir. İstanbullu bir sokağa girince evler 4 katlıyken birinin 14 katlı olduğunu görüyor. Yani orada ‘rant’ dediği ve olağanüstü kaynak getiren yapının orada olduğunu, sahibini ve sahibinin siyasi ilişkilerini görüyor. Bu kent deprem kenti, bu kent ve çevresinde 99 depremi yaşandı. Kentsel dönüşümün özellikle deprem haritasına göre yapılması beklenirken, birden bire bir rant haritasının olduğunu insanlar gördüler. Söz gelimi Bağdat Caddesi’nde yapılan dönüşümün başka bir şey olduğunu insanlar biliyor. Yani 20 yıldır insanlar olumsuzluklara şahit oldular. Ekrem Bey’in başarısının biraz da burada aranması gerektiğini düşünüyorum."
'BU SEÇİM BİR PROJELER SEÇİMİ DEĞİL'
Türkiye siyasetinin kutuplaştığını belirten Karayalçın, "Bir kere kutuplaşınca duramazsınız, siz de karşı kutupta yer alırsınız. Cepheleşmeye gidilmesini eleştirirsiniz ama kaçınılmaz olarak karşı oluşum içinde yer alırsınız. Anayasa referandumuna dönersek, oradan bu yana CHP, sorunları partinin dar kalıplarında ele almayıp bir geniş demokrasi cephesi içinde ele almayı sergilemekte. Anayasa referandumunda beni eski siyasetten tanıdığım birçok insan da kutladı. İyi ki CHP olarak bayrakları öne çıkarmıyorsunuz dediler. Böyle başlayan süreç İstanbul’da en ileri şeklini ortaya kondu. Bu da Ekrem Bey etrafında geniş bir birlik oluşturdu. Zaten şunu söyleyeyim; bu seçim bir projeler seçimi değil. Bu seçim bir yaşam biçimiyle ilgili, bir yeni dönemin başlatılması ihtiyacıyla ilgili seçim. Bunu da Ekrem Bey gayet başarılı şekilde götürüyor" diye konuştu.
Karayalçın, "İmamoğlu’na yönelik yoğun bir karalama kampanyası var. Daha önce böylesine tanık oldunuz mu?" sorusuna "Hayır, daha önce bu kadarı değildi. Bugünkü gibi kitleselleşmiş değildi. Birçok şey şimdi altüst oldu. Ancak buradan yeni bir siyasal dil geliştirip yeni bir başlangıç gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Devlet televizyonu bir facia bu konuda. Muhalefetin ulaşması gerçekten çok zor. Her açıdan siyasetin önünde ciddi kısıtlamalar var" yanıtını verdi.
'KENTSEL DÖNÜŞÜM İLE GELİR DAĞILIMI İYİLEŞTİRİLEBİLİR'
"Ekrem Bey’in çalışmalarında konunun özünü çok iyi gördüklerini, atılması gereken adımları doğru attıklarını düşünüyorum" diyen Karayalçın, şunları söyledi:
"Bunların dışında kent insanının proje tercihlerinde bir değişiklik olduğunu düşündüğümü ifade etmiştim. 1989’da 1990’da kent insanlarının beklentileri metroydu. Aradan 30 yıl geçti şimdi insanlarımızın beklentileri kentsel dönüşüm projeleri. Bu projelerin gelir dağılımını iyileştirecek şekilde, yerel demokrasiyi güçlendirecek ve insanları hemşerileştirecek şekilde tasarlanması olanaklı. Kentsel dönüşüm ile gelir dağılımını iyileştirebilir, birkaç kademe birden yükseltebilirsiniz. Bu üç şey çok önemli."
Karayalçın, 23 Haziran'da tekrarlanacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleriyle ilgili, "YSK’nın 31 Mart sonrası böyle bir karar vereceğini hiç düşünmüyordum. Böyle bir gerekçeyle verilmesine de bir yurttaş olarak daha çok üzüldüm. 23 Haziran’dan sonra YSK nasıl bir tavır koyar, onu bilemem ama Ekrem Bey’in, çok özel birtakım işler yapılmazsa daha büyük farkla seçimi alacağına inanıyorum. O bu ülkede yeni bir dönemdir. İnsanların, eleştirilerini dile getirme bağlamında gözü pek hale geldiği bir dönemin içine girilecektir. AKP ile İstanbul’un bağlantısının koparılması Türkiye ekonomisinde yeni bir dönemi başlatacaktır. Aslında AKP bunu görüp seçim sonuçlarını içine sindirirse, bu da yeni bir dönemin olumlu anlamda başlatılmasına katkı sunacaktır. 23 Haziran’dan sonra her şey güzel olacak diyorum" yorumunda bulundu.