"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5467 %0.18
36,0147 %-0.62
3.344.450 %-1.028
3.005,46 1,47
Ara
İşçi Haber Gündem Kılıçdaroğlu'ndan, Öze Dönüş Platformu Temmuz Ayı Toplantısı’ndan açıklama geldi

Kılıçdaroğlu'ndan, Öze Dönüş Platformu Temmuz Ayı Toplantısı’ndan açıklama geldi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Öze Dönüş Platformu Temmuz Ayı toplantısında ülkenin seyri hakkında açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Her yıl olan orman yangınlarına karşı neden sağlıklı ve tutarlı bir politika üretemiyoruz? Dün sordum yine sorma ihtiyacındayım. Orman yangınını söndürmek için devlet ihale mi açar?" dedi.

Kılıçdaroğlu, İstanbul'da bir otelde düzenlenen Öze Dönüş Platformu Temmuz Ayı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dün Antalya Manavgat ve Marmaris'te incelemelerde bulunduğunu anlattı.

Yangınların ormanlardaki ekosisteme zarar verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Soru şu: Bu orman yangınları her yıl olur muydu? Her yıl olurdu. Peki her yıl olan orman yangınlarına karşı neden sağlıklı ve tutarlı bir politika üretemiyoruz? Dün sordum yine sorma ihtiyacındayım. Orman yangınını söndürmek için devlet ihale mi açar?" diye sordu.

Türk Hava Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetleri ve başka kuruluşlar olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Alırsınız uçakları, alırsınız helikopterleri belli bölgelerde, belli yerlerde bunlar konuşlanırlar. Sizin İHA'larınız var sürekli bir yerden duman çıkarsa anında müdahale edersiniz. 2002 yılında Türkiye'de 176 orman yangını çıktı çok büyümeden tamamı söndürüldü. Belki biz toplum olarak çoğu yerde hiç farkında bile olmadık 'Şurada orman yangını çıktı.' diye. Olayı büyüttüğünüz andan itibaren toplumun dikkatleri oraya gider. Peki 2002'de yapılan mı doğruydu bugün yapılan mı doğru? 176 yerde orman yangını çıkıyor, büyümeden tamamı söndürülüyor. Şimdi orman yangını var kimin ne dediği belli değil. 'Uçak var, efendim uçak yok.', 'Şuradan gelecek, şuradan gelecek.' Kardeşim zaten bu yangın her yıl oluyordu bunun neden önceden önlemini almıyorsunuz? Ormanlar bizim ormanımız. 'Yaş kesen baş keser.' diyoruz biz değil mi? Ormanları koruyacağız. Ormanlar bizim akciğerimiz, nefes alıyoruz onların sayesinde."

"Geçmişte ayrışan toplumların faturasını biz çok ödedik"

Dün yangın bölgelerinde geç saatlere kadar süren programı nedeniyle yorulmadığını ve yorulmaya da niyetinin olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede huzuru sağlayıncaya kadar yorulma niyetim yok, bu ülkeye barışı sağlayana kadar yorulma niyetim yok." dedi.

Toplumun kavga eder hale geldiğini ve birbirine düşmanlaştığını savunan Kılıçdaroğlu, başkalarının kendisi gibi düşünmeyebileceğini önce birbirini dinlemek gerektiğini söyledi.

Siyasete atılanların toplum, insan ve doğanın yararına çalışması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Toplumu kutuplaştırmak, ayrıştırmak, kavga noktasına getirmek siyaset değildir. Geçmişte ayrışan toplumların faturasını biz çok ödedik. Bu ülkede biz başbakanları idam sehpasına gönderdik, bakanları idam sehpasına gönderdik." diye konuştu.

Mısır'da darbe olduktan sonra CHP'de milletvekili olan iki eski büyükelçiyi Mısır'a gönderdiğini ve idamların önlenmesi için çalışmalarını istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasi idamlar doğru değil. İnsanlar siyasi görüşleri dolayısıyla idam edilmemeliler, hapse atılmamalılar. Bunu söyledim. Bunu inanarak gönderdim onları oraya. Bilerek gönderdim oraya. Çünkü Mısır ile bizim tarihi dostluğumuz var. Biz Mısır'ı kazanmak zorundayız, Mısır ile kavga etmek zorunda değiliz. Arap dünyasını kazanmak zorundayız, kavga etmek zorunda değiliz. Beraber ortak kültürümüz, ortak tarihimiz var. Birlikte olmak zorundayız. Bizim bırakın ortak tarihi, akrabalıklarımız var zaten. Dolayısıyla bütün bu coğrafyayı kazanmak ve bu coğrafyada çok güçlü hale gelmek mümkündür."

"Gençler ülkelerinin geleceğidir"

Soru üzerine gençlerin hem bugünün hem geleceğin en önemli aktörleri olduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Gençlere önem vermek sadece bizim değil, insanlığın görevidir. Peki biz yeteri kadar gençlere önem veriyor muyuz? Anayasa'da gençlerle ilgili madde var, 'Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak' diye. Yani potansiyel suçluymuş gibi gençler, öyle görür bizim darbe Anayasamız. Gençler potansiyel suçlu değildir, dünyanın her tarafında kendi ülkelerinin geleceğidir, umududur." dedi.

Geçmişte imam hatiplerin diğer okullardan farklı olduğuna yönelik bir algı yaratılmak istendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"(İmam hatiplerden mezun olanlar ikinci sınıf.) Niye ikinci sınıf kardeşim? Oraya giden evlatlar da bizim evlatlarımız değil mi? Onların da iyi bir eğitim alması gerekmiyor mu? Gerekiyor. Kendi alanlarında uzmanlaşsınlar mı? Uzmanlaşsınlar. Onlar da adaleti, sevgiyi, saygıyı, aklı kullanmanın ne kadar değerli olduğunu topluma anlatsınlar. Onların da görevleri var. Bir mühendis ne görev yapıyorsa imam hatipten mezun olan, ilahiyattan mezun olan kardeşlerimizin de kendi alanlarıyla ilgili görüşlerini dünyaya anlatmaları lazım. Oturup kendi aralarında tartışmaları lazım. Bütün bunları aslında bir zenginlik olarak görmemiz lazım. Ama biz bu gelişmeleri kavganın aracı olarak görüyoruz. Biz sanki birbirimizle kavga edeceğiz. 'Buralara girdin sen bizden değilsin, sen buradansın.' Niye bizden değil kardeşim? Niye kavga ediyoruz bunlar için? Kavganın aracı bu değil."

"Takım tutar gibi siyasi parti tutulmaz"

Gençlerin "Bizim gençler, diğer gençler" diye ayrıştırılmak istendiğini savunan Kılıçdaroğlu, gençlerin de siyaset kurumuna karşı sorgulayıcı olmak zorunda olduğunu kaydederek, şu görüşleri dile getirdi:

"Eğer özümüze döneceksek, hataları daha yüksek sesle dillendirmekten korkmamamız lazım. 'Hata yapıyorsun.' dememiz lazım. Bu kavga edin anlamında değil. Hataları görmemiz lazım. Gözü kapalı, bir takımı tutar gibi siyasi partiler tutulmaz. Siyasi partilerin düşünceleri, felsefeleri vardır. O çerçevede akıl terazisinde tartılır, ona göre sandığa gidilir, oy kullanılır. Bir takım gibi tutarsak bir partiyi, o hata yapıyor biz de o hatanın peşinde konuşuyoruz. O zaman aklımızı kullanmıyoruz, aklımızı kiraya vermiş oluyoruz. Başkaları kullanıyor bizim aklımızı. Ama yüce Yaradan ne diyor 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?' diyor. Aklımızı kullanacağız."

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, soru üzerine gazete çıkaran patronların gazetecilik dışında bir faaliyetinin olmaması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Gazetecilik dışında bir faaliyeti varsa bir süre sonra siyasi iktidar onu esir olarak alıyor. 'Benim dediğim gibi baş yazıyı yazdırmazsan, benim dediğim gibi manşet attırmazsan sen bilirsin. Başka bir yorum yapmıyorum.' diyor. O zaman bu gazetecilik olmaktan çıkıyor. Gazetecilik halka hizmet etmek demektir. Gerçekleri halkın önüne koymak demektir." dedi.

Mesleğinin gereğini yerine getirirken öldürülen gazeteciler olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gazeteciliğin topluma karşı sorumluluğu var. Bu sorumluluğun gereğini gazeteci yapar. Büyük engellerle karşılaşır biliyorum, baskılarla karşılaşır biliyorum, bu baskıların bir kısmı gazete patronundan gelir biliyorum. Ama bunları aşmak lazım." ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin toplumu aydınlatırken toplumu ayrıştırmamaya ve kutuplaştırmamaya özen göstermesini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Gazetecilik intikam alma alanı değildir. Objektif gazetecilik yaptığınız andan itibaren sorun çözülür. Gazetelerin ve gazeteciliğin desteklenmesi lazım. Finansal desteklerin olması lazım kamu tarafından. Basın İlan Kurumu bunun için kuruldu, kamu ilanları bunun için verildi. Dünyanın her tarafında buna benzer uygulamalar vardır ama bu gazetecinin kalemini satması anlamına gelmez. Gazeteci kaleminin sahibidir ve o kalemiyle gurur duyar. Çünkü gazetecilik bir kamu hizmetidir, bir özel hizmet değildir."

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *