Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Ankara Üniversitesi iş birliğiyle Yargıtay'da düzenlenen "Uluslararası Yaklaşımlar Işığında Türkiye'de 16. Yılında Denetimli Serbestlik Sistemi ve Gelecek Vizyonu Çalıştayı"nda konuştu.
Suç işleyenlerin cezalarını çektikten sonra toplumun içinde var olacağını aktaran Akarca, "Hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanların cezalarını çektikten sonra bizimle birlikte yaşayacağını hesaba katmak zorundayız. Onların sosyal, kültürel, mesleki, psikolojik, tıbbi ve bedensel olarak iyi durumda olmaları, yeniden suç işleme eğilimlerini azaltır ve böylece toplum da suçtan kurtulmuş olur." dedi.
Suç işleyenlerin toplumdan soyutlanmasının, yeniden suç işlenmesi oranını arttırabileceğine işaret eden Akarca, "Tüm eleştirilere rağmen ceza infaz sisteminin başarı ölçütlerinden birisi de hiç şüphe yok ki hükümlülerin tahliye sonrasında yeniden suç işlememeleridir. Suç işleyen kişilerin toplumdan dışlanması ve topluma yabancılaşması halinde yeniden suç işleme oranı artar, bu durumdan da en çok toplum zarar görür." diye konuştu.
Ceza adalet sisteminin, devlet düzeninin korunması bakımından da önemli bir işlevinin bulunuyor
Toplumun suçtan korunması bakımından izlenecek stratejilerin önemine işaret eden ve karar vericilerin bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirten Akarca, "Mümkün olan hallerde, suç işleyen kişiyi ceza infaz kurumuna göndermeden veya infaz kurumunda kaldığı süreyi minimum düzeyde tutarak, toplumsal barış ve düzeni sağlamak en akıllıca olan yöntemdir." dedi.
Suç işleyenlerin ceza ve infaz kurumlarında kalmalarının zorunlu olduğu hallerde ise bu süreçte ve tahliye olduktan sonra gereken tedbirlerin alınmasının önemli olduğunu ifade eden Akarca, "İnfaz sitemi öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamalıdır, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmeli, toplumu suça karşı korumalı, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmeli, üretken kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmalıdır. Bu şekilde toplum suça karşı korunmuş olur hem de suç işleyenler yeniden topluma kazandırılır." şeklinde konuştu.
Bu kapsamda denetimli serbestliğin büyük önem taşıdığını belirten Akarca, Türkiye'de 16 yıl önce kurulan denetimli serbestliğin kısa sürede geliştiğini, teşkilatlandığını ve son derece başarılı şekilde yürütüldüğünü kaydetti.
Yargıtay Başakanı Mehmet Akarca, infaz hukukunun bir başka temel özelliğinin de cezaların ve tedbirlerin öngörülebilirliği olduğunu ifade ederek, cezaların infazına ilişkin kanun hükümlerinin de açık ve anlaşılır olması gerektiğini söyledi.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da denetimli serbestliğin 2005'ten bu yana Türkiye'de uygulandığını ve adalet sisteminin önemli bir parçası olduğunu belirtti. Ünüvar, denetimli serbestlik uygulamalarının daha iyi hale getirilmesi için diğer ülkelerdeki uygulamaların da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa Denetimli Serbestlik Konfederasyonu Genel Sekreteri Willem van der Brugge, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Yargıtay Birinci Başkanvekili ve Hukuk Genel Kurulu Başkanı Adem Albayrak, Yargıtay Genel Sekreteri Fevzi Yıldırım, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, akademisyenler ve yargı mensuplarının açılışına katıldığı çalıştay, 3 gün devam edecek.