Belediyelerde görev yapan mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları, mesleki standartlardaki düşüş ve itibarsızlaştıma politikalarıyla baş etmek amacıyla bir dernek kurdu. Belediye Mimarları ve Mühendisleri Derneği 'Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerinde Görev Yapan Personelin Norm Kadro Talebi'ni şu sözlerle anlatıyor:
24 Aralık 2017 tarihinde 30280 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 696 sayılı KHK ile kamuda çalışan taşeron işçilere dair bir düzenleme yapılmış ve kamuoyuna taşeron işçiliğin son bulacağı ilan edilmiştir. 2018'de sözlü ve/veya yazılı sınava tabi tutulup, başarılı olanların güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapıldıktan sonra; taşeron firmalardan alınıp Belediyelerin ve İl Özel İdarelerin kurmuş olduğu, sermayelerinin tamamının kamuya ait olmasına, mahiyeti kamu olmasına rağmen özel hukuk kurallarına tabi olan şirketlerden “4857 sayılı İş Kanunu'na tabi” Şirket İşçisi olarak görev almaya başlamıştır. Taşeron şirketlerde Teknik Kadroda çalıştırılan Mühendisler ve Mimarlar artık Şirket İşçisi olarak çalıştırılmaktadır. Taşeron Şirketlerde çalışırken hiçbir resmi belge veya işe imza atamayan Mühendisler ve Mimarlar, Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerine Şirket İşçisi olarak geçirildikten sonra memur eliyle yürütülmesi gereken işlerin neredeyse tamamında icracı ve imzacı olarak çalıştırılmaya başlanmıştır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
olarak çalışan memur meslektaşlarıyla aynı işleri yürütmekte olmalarına rağmen aralarında büyük, sosyal ve ekonomik farklılıklar yaratmış, iş barışını zedelemiş ve kamuda ki özlük hakları dengesini giderek bozarak birçok mağduriyete sebep olmuştur.Kamu yararına çalışan Belediye ve İl Özel İdare şirketlerinde istihdam edilen mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının mali sorunlarının ve özlük haklarının görmezden gelinmesi, ayrıca mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının mesleki denetim kapsamında imza yetkilerinin kurallara uygun şekilde işletilmemesi sadece Belediye ve İl Özel İdarelerinin değil, tüm ülkenin maddi menfaatlerine ters düşmektedir.
Anayasanın 128'inci Maddesinde; “Devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür.” denilmektedir.Anayasanın 55'inci Maddesinde; ücretin emeğin karşılığı olduğunu belirterek devlete, çalışanların yaptıkları işe uygun ve adaletli bir ücret elde etmeleri, ayrıca diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma sorumluluğunu yükler.
Ve yine Anayasanın 49'uncu Maddesinde; "Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli
tedbirleri alır" hükmünü vermektedir.Ek olarak İdare Hukukunun en temel ilkelerinden olan "Yetki de ve sorumlulukta paralellik" ve”Eşit işe eşit ücret ve eşit statü” ilkelerine; imzacı ve icracı olduğumuz işler, aldığımız sorumluluklar, olmayan özlük haklarımız ve asgari ücrete denk maaşlarımız ile baştan sona aykırı şekilde çalıştırılıyoruz. Bu yüzden Kamu Yararı gözetilerek yapılan tüm işlerde çalışan, Mühendislerin ve teknik personelin devlet memuru statüsüne alınması zaruridir.
Anayasaya ve İdare Hukukuna aykırılıklara ek olarak T.C. Sayıştay Başkanlığı’nın ‘’Kamu İdareleri Denetim Raporları’’, ‘’Belediyeler-Bağlı İdareler’’ raporlarında ve Duruşma Zabıtlarında memur eliyle yapılması gereken işlerin 696 Sayılı KHK ile kadro verildiği deklare edilen ancak kesinlikle kadrosuz olan Belediye ve İl Özel İdaresi Şirket İşçisi Mühendislerinin memur kadrolarına alınmaları gerektiği belirtiliyor.
Ayrıca İçişleri Bakanlığının 31292642-E.4276 sayılı görüşünde “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler bu kanunun uygulanmasında memur sayılır” ve ‘’… İşçi statüsünde olanların memur kadrolarına vekâlet etmesinin mümkün olmaması, memurlar tarafından görülmesi gereken ve memur gibi istihdam edilmiş olmak anlamına gelecek iş ve işlemlerin işçilere yaptırılması, resmi yazışmalarda sorumluluk taşımak niteliğinde olana imza ve paraf yetkisinin işçiler tarafından kullanılmasının genel olarak hukuka aykırı olacağı değerlendirilmekte …’’ denilmektedir.
Kamu iş ve işlemlerinde idari mahkemeler görevliyken, kanunlar nezdinde taşeron işçi olan Belediye ve İl Özel İdare Şirketi Mühendislerinin ve Mimarlarının yasal mevzuat kapsamında imza yetkilerinin olmayışı ve bu yönüyle icra ettikleri ve imza attıkları işleri hukuken yetkisiz şekilde yapıyor olmamız sebebiyle yargı makamlarınca sorumlu statüde sayılmamamız anayasanın eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gibi toplumsal açıdan da çözüme kavuşturulması gereken önemli bir husustur. Bu husus başta anayasa olmak üzere tüm yasal mevzuata aykırılık teşkil etmektedir.
696 sayılı KHK'nın yürürlüğe girmesine sebep olan OHAL ve sonrasında çıkan KHK'lar ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'na eklenen ek madde ile Belediyelerin görev ve yetkileri ile bunların yerine getirilmesine ilişkin esas ve usullerini düzenleyen kanunun 7/b maddesi uyarınca Belediyelerin sorumluluk alanlarına giren asıl işlerin büyük bir bölümü belediye şirketlerine devredilmiştir.
Alt İşveren Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin (c) bendinde ASIL İŞ; “Mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan işi ifade eder.” şeklindedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.03.2011 T., E. 2011/11741, K.2011/9417 nolu ilamında ASIL İŞ; “İşyerindeki faaliyet hangi teknik amacı taşıyorsa asıl iş odur" şeklindedir. Belediyelere ve İl Özel İdarelerine bağlı şirketlerde çalıştırılan Mühendisler ve Mimarların imzacı ve icracı olarak gerçekleştirdikleri iş ve işlemler, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14'üncü ve 67'inci maddelerinde sayılan işlerden(imar, bilgi işlem, park-bahçe hizmeti, su, kanalizasyon, çevre koruma vb. gibi.) olup belediyelerin asıl işleridir.
21 Nisan 2007 Tarih, 26500 Sayı ve 5620 Numaralı Kanun ile bu Kanunun 1'inci maddesinin (c) bendinde belirtilen Belediyeler gibi kurum ve kuruluşlarda 4857 sayılı kanuna tabi olarak çalıştırılan işçilerden 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen görevlerde çalışmakta olup, bu görevlere ilişkin olarak norm kadro çerçevesinde ihdas edilmiş kadro unvanlarına atanabilmek için gerekli olan şartları taşıyanlar istekleri halinde aynı fıkra hükümlerine uygun olarak sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir. Anlaşılacağı üzere merkezi sınav ve merkezi sınava dayalı merkezi yerleştirme süreci uygulanmadan, Kanun/Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yoluyla statü değişikliği sağlanmıştır. Daha sonra da 26 Ocak 2023 tarihli ve 32085 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7433 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3'üncü maddesi ile KPSS puanı şartı aranmayarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4'üncü maddesinin (A) fıkrası hükümleri uyarınca memur kadrolarına geçirilmesine imkan sağlanmıştır.
Ayrıca 12 Ekim 2022 tarih ve 31981 Sayılı Resmî Gazete ile TÜRKŞEKER ve TEDAŞ kurumlarında, 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak çalıştırılan işçilerden memur işi yapanların, 399 sayılı KHK kapsamında yine KPSS puanı şartı aranmayarak memur kadrolarına geçirilmesine imkan sağlanmıştı.
Bugün itibariyle, Belediyeler ve İl Özel İdareleri Şirketlerinde çalıştırılan Mühendislerin ve Mimarların toplam sayısı 9.000 civarındadır ve asıl işleri yapmaktadırlar. Belediyeler ve İl Özel İdareleri tarafından yürütülen aslî hizmetlerin büyük bir bölümünün Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerinde çalıştırılan Mühendislerin, Mimarların ve Şehir Plancılarının eliyle yapılıyor olması, zaman içerisinde, ekonomik bir tercih olmaktan çıkmış ve politik bir tercihe dönüşmüştür. Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerinde çalıştırılan Mühendislere ve Mimarlara asıl işleri yaptırma sistemi, mutsuz ve umutsuz bir çalışan kitlesinin oluşmasına yol açmaktadır. Çalışma koşullarının içinde barındırdığı fiziki sorunlar, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin yetersizliği, düşük ekonomik ve sosyal haklar ile çalışmak zorunda kaldık. Bugün itibariyle, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığı, belediye yöneticileri dahil olmak üzere bütün kesimlerin kabulündedir. Tüm bu nedenlerden dolayı Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerinde 4857 sayılı İş Kanununa tabi işçi olarak çalıştırılan Mühendislerin, Mimarların ve Şehir Plancılarının 657/4-A Devlet Memuru kadrolarına geçirilmesi kalıcı bir çözüm olarak tek çaredir.
24 Aralık 2017 tarihinde 30280 Sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan 696 sayılı KHK ile Belediye ve İl Özel İdare Şirketlerinde Şirket İşçisi olarak, 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi çalışan, memur eliyle yürütülmesi gereken asıl işleri yapan Mühendislerin, Mimarların ve Şehir Plancılarının, sosyal, mali, özlük haklarının düzeltilmesi ve çalışma barışının sağlanması amacıyla; söz konusu personelin 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (A) fıkrası hükümleri uyarınca Devlet Memuru kadrolarına ve diğer çalışan şirket işçisi personellerin yaptıkları iş ve/veya mezuniyet dereceleri göz önüne alınarak uygun norm kadrolarına geçirilmesi talebimizi takdir ve tensiplerinize arz ederiz.