''Bugün burada 5 evladın bir anneye , 1 annenin bir engelliye , bir ailenin kimsesiz bıraktığı yavruya . bir eşin şiddetine maruz kalan kadınların onlarcasına cebir ile bakmak zorunda bırakılan sosyal hizmet çalışanlarının gür sesi olmak ve buna dur diyemeyen İl Müdürlüğünü kamuoyuna şikayet etmek için toplandık.
Dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde yatılı kuruluşlarda çalışan sosyal hizmet emekçileri kendi ailelerini, eşlerini, çocuklarını, yaşlılarını birbirlerine emanet ederek , yalnız bırakarak 7 gün 14 gün 21 gün sürelerle işlerinin başından ayrılmaksızın nöbet tuttular. Kuruluşlarda bakmakla yükümlü oldukları bebek, çocuk, yaşlı ve engelli bireyleri korumak için verdikleri muhteşem mücadele hiç gündem olmadı. Kanunen emeklerinin karşılığı olan mesailerini dahi alamadılar.
Sadece İstanbul’da kadroya geçtikten sonra 1000’e yakın personel zorunlu emeklilik veya diğer sebeplerden dolayı işten ayrıldı. Ücretsiz izin, doğum izni kullananların açık kalan yerleri de doldurulamadı. Gidenin yerlerine personel takviyesi yapılmadığından tüm iş yükü geride kalan personellere yüklendi ve personel ihtiyacı hat safhaya ulaştı.
Elimizi taşın altına koyalım dedik. Taşın altında ezildik!
YIPRANDIK!
Personel yetersizliğinden doğan sorunlar belimizi büken son nokta oldu.
Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Mesai arkadaşlarımız
Sosyal Hizmet çalışanları koruma altındaki onlarca bireylerin bakımlarında yaşanacak her türlü riskle TEK çalıştırılarak bir başına kaderlerine bırakılıyorlar.
Temizlik personelleri görev tanımlarında olmamasına rağmen, Cumhurbaşkanımızın talimatlarına aykırı bir şekilde bakım hizmetlerinde ve hastane refakatlerinde sağlık personelleri olmadan görevlendiriliyorlar.
Bakım elemanları ve temizlik elemanları yıllık izinlerini kullanabilmek için imece usulü birbirlerinin yerine çalışıyorlar. 3 bakım elemanı çalışan bir çocuk evinde izin kullanan bakım elemanının iş yükü diğer bakım elamanına kalmaktadır.
Engelli ve yaşlı hizmetleri, Çocuk Evleri ve Çocuk Destek Merkezlerinde çalışan üyelerimiz her geçen gün bedenen ve ruhen yıpranmakta olup , kalıcı sağlık problemleri yaşamaktadırlar.
Çocuk evlerinde borçlar kanununa göre 24 saat çalışan üyelerimiz 24 saatten sorumlu tutulmalarına rağmen vardiya çalışmalarının 16,5 saatinin mesaiden sayılması kabul edilebilir bir durum değildir. Mesaiden sayılmayan 7,5 saatin mesaiden sayılması elzemdir. Borçlar kanunu Çocuk Evleri için uygun değil, kâbustur. Artık bu sömürüye dur denmelidir.
Bizler fedakârlıklarla, görevimizin başından bir an olsun ayrılmadan, yoğun mesailerle görev yaparken yöneticilerimiz tarafından her türlü mobinge maruz kalıyoruz.Bu Mobinglere çözüm bulma arayışımızda, Mobingten yana tavır alan ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının tek yetkili sendikasına HADDİN SINIRLARINI çizmeye çalışanları bir kenara not ediyoruz.
Biz dün olduğu gibi bugünde yılmadan, usanmadan hak ve haklının yolundan ayrılmadan mazlumun hakkını aramaya zulmedenlere rağmen devam edeceğiz.
ÇÜNKÜ BİLİYORUZ Kİ MAZLUMLAR AYAĞA KALKMADAN ZULMEDENLER DİZ ÇÖKMEYECEKTİR.
Mobingi açıkça örneklendirmemiz gerekirse Ataşehir Metin Sabancı Rehabilitasyon Merkezinde sadece 3071 sayılı kanuna istinaden dilekçe verme hakkını kullanan temsilcimiz Alperen HAYVACI Kuruluş Müdürünün İl Müdürlüğünden ÖZEL RİCASI ile alalacele iki kıta arasında SÜRGÜN edilmiştir. Benzeri olaylar ile İŞÇİLER Bürokrasi eliyle yürütmeye karşı seçim öncesi kışkırtılmaya çalışılmaktadır.!!!
Sosyal Hizmet Çalışanları olarak bizler Mobing değil Değer görmek istiyoruz!
Değerli Basın Mensupları , Kıymetli üyelerimiz
Toplu iş Sözleşmesinden doğan haklarımız türlü bahaneler üretilerek ödenmiyor. Yazılı amir hükümlerine rağmen gidin dava açın mahkeme karar versin diyen Yöneticilere SORUYORUZ ; oluşacak olan kamu zararlarını kendi ceplerinizden karşılamayacağınız için mi bu kadar rahatsınız !!!!!!
Buradan şunu belirtmek isterim. Sosyal Hizmet Çalışanlarının ve devletimizin tek kuruş hakkını bu zihniyete gasp ettirmeyeceğiz. Davalarımız YÖNETİCİLERİN YÖNLENDİRMESİYLE seri bir şekilde açılmış olup bu davalardan oluşacak kamu zararlarının ilgili yöneticilerden faizi ile birlikte tahsil edilmesini talep ediyoruz.
Sosyal Hizmetler emekçilerinin 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çözüme kavuşturulamayan tayin, yüzdelik farkları, olmazsa olmazımız görev tanımları ve ücrette adaletsizlik gibi SORUNLARININ ivedilikle çözülmesini istiyoruz.
Sosyal Hizmet Çalışanları 2023 yılında yapılacak olan Kamu Çerçeve Protokolünden dönem farkından dolayı 11. aya kadar faydalanamayacaktır. Bu nedenle alım gücünün düştüğü şu günlerde, İnsani yaşam şartlarında hayat sürdürmek için enflasyona yenik düşen maaşlarımıza ivedilikle ek zam talep ediyoruz.
Biz sevgimizle, vicdanımızla, inancımızla ve devletimize olan bağlılığımızla emek veriyoruz. Emeğimizin karşılığını istiyoruz.
Kamuoyuna Saygılarımızla….''