Tüm dünyada etkisini gösteren COVİD-19, vaka sayılarının ülkemizde görülmesiyle birlikte sağlık çalışanlarının omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Salgının önlenmesi adına yoğun bir mücadele içerisine giren sağlık çalışanları, üstlendikleri bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmektedir.
Özellikle pandemi döneminde yoğun bir iş temposuna tabii tutulup zor şartlar altında çalıştırılan sağlıkçılar kimi zaman şiddete maruz kaldı kimi zaman da canından oldu.
Milletimiz adına kutsal görülen bu mücadelede Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Öz Sağlık-İş sendikası kurulduğu günden bu yana her daim sağlık çalışanlarının yanında olmuştur.
Türkiye'de 81 ilde iki yüz bin üyesiyle kamunun en güçlü sendikası olan Öz Sağlık-İş Sendikası, Genel Başkan Devlet Sert ile büyüdü.
Pandemi sürecinde ve öncesinde sağlık çalışanlarına her zaman destek olup yanında duran Öz Sağlık-İş Sendikasının Genel Başkanı Devlet Sert, onların yaşadığı zorlukları ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmaktadır. Alanında uzman ve büyük başarılar elde etmiş bir sendikacı olan Devlet Sert, başarılı kadrosuyla sağlık alanında çalışan işçilerin haklarını korumak için canla başla mücadele etmeye devam ediyor.
Sağlık çalışanlarının sorunlarını gündemine taşıyarak çözüm bulmaya çalışan Öz Sağlık-İş Sendikası Şube Başkanları , 3'lü vardiya dayatması ve toplu sözleşme hakkı olan gece farkı ödemesinin durdurulması konularıyla alakalı şu açıklamalarda bulundu:
İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yavuz;
"Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde 2018 yılının Nisan ayında, cumhuriyet tarihinde, çalışma hayatının en büyük reformu olan taşeron illetinden 1 milyon işçimizin kurtarılarak devlet kadrolarında istihdam edilmesi sonrası bazı bürokrasi kesimlerinde oluşan rahatsızlıklar ve işçi düşmanlıkları hat safhaya ulaşmış ve gelmiş olduğumuz noktada bazılarını adeta bir gecede çıkarılan hukuka aykırı bir yazı ile sonuçlarını hiç düşünmeden 3lü vardiya sistemine mahkum edip toplu sözleşmeyle kazanılan gece zammını elinden alacak kadar gözlerini karartmaya kadar getirmiştir".
İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Erdem Dinç;
"Toplu iş sözleşmesi ve Kamu Çerçeve Protokolü ile işçilere önemli haklar ve zamlar kazandırmamızın hemen akabinde ve bunun yaklaşan seçimler öncesi yapılması işçileri Sn.Cumhurbaşkanımıza ve yürütmeye karşı kışkırtmakta ve bizleri derinden düşündürmektedir.
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri esnasında, gece zammının düşürülmesine yönelik bakanlığın baskıcı ve ısrarcı tavırlarına rağmen, imza altına alınan sözleşmemizin 23 üncü maddesinde 20:00-06:00 arasındaki çalışmalara %35 zamlı ödenir hususu kabul edilmiştir. Toplu iş sözleşmesi masasında verilen bu hakkı bir bürokrasi marifetiyle yazılmış genelge ile alınmasına teşebbüs edilmesi asla kabul edilemez… Bilinmesini isteriz ki, Toplu iş sözleşmesi kanun, yönetmelik vb. tüm mevzuatların üzerinde olup işçi lehine bunları iyileştirme anlamı taşır " ifadelerine yer verdi.
İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Ergin Balekoğlu;
"Gece zammının ödenmemesi durumunda yüzbinlerce sağlık işçisi dava sürecine başvurmasıyla oluşacak olan maddi külfeti ve bu davaların sebep olduğu iş yükünü bu yazıyı yazanlar hesap etmeden ve gerekli mercilere doğru bilgilendirmeleri yapmadan, bir de idarecileri tehdit eden bir dille ben yaptım oldu köhne zihniyetiyle hareket etmektedir.
Dahası, pandeminin bulaşıcılığını azaltmak adına İl Hıfzıssıhha kararı ile 24 saat çalışmanın önünün açılmasına ve Cumhurbaşkanımızın bürokrasiyi azaltın talimatlarına rağmen, bu konuya en çok riayet etmesi ve örnek olması gereken Sağlık Bakanlığının 24 saatte 3 vardiya şeklinin getirilmesi tam bir şaşkınlık yaratmıştır. Pandemi’nin bulaşıcılığını yeter ki azaltalım diye kamu kurumları tüm mevzuatları alt üst ederken, en çok dikkat etmesi gereken Sağlık Bakanlığının mevzuat diye ısrarcı davranması düşündürücüdür" ifadedeleriyle net bir açıklama yaptı.
İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Temel Yazıcı;
"Hükümetimizin 24 Saat sağlık hizmeti verilen kurumlarda sistemin tıkanmasını engellemek adına 4857 sayılı iş kanununun 69 uncu maddesinde güvenlik, turizm ve sağlık hizmetlerinin verildiği kurumlarda 24 saatte 2 posta halinde çalışmasının önünün açılmasına rağmen yöneticiler tehdit edilerek üçlü vardiyaya geçirilmesine dair emri asla kabul edilemez"…
ŞİMDİ SORUYORUZ ??
1- Gece 23.00 – 00.00 vardiyasında göreve gelecek olan kadın-erkek ayrımsız tüm işçilerin can güvenliğini kim sağlayacak?
2- İşçilerimizin başına gelebilecek olan taciz, tecavüz, yaralama, gasp ve ölüm dahil tüm olumsuzluklardan bu yazıyı yazanlar ve uygulayanlar bizatihi sorumlu olduklarının farkındalar mı?
3- 3'lü vardiya sisteminde Devletimizin uğrayacağı Maddi Zararlar hesap edilerek yetkili makamlara bildirilmiş midir ?
4- Bu yazıyı yazarak, toplu iş sözleşmesiyle işçilere kazandırılmış olan gece zammını ödememeleri için yöneticileri tehdit edenler,
kendilerini mevzuat ve kanunların üzerinde mi görmektedirler ?
5- Kazanılmış hakkı, hukuka aykırı bir yazı ile elimizden almak isteyen kesimler neyi hedeflemektedir ?