İYİ Parti İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bugün start alan bütçe görüşmelerinde konuştu.
Dervişoğlu, Genel Kurul’daki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Değerli milletvekilleri, bütçe yapma yetkisi elinden alınmış bir Mecliste, seçilmişlerin değil, atanmış bürokratların sunduğu bir bütçeyi tartışıyoruz. Hatta buna “tartışma” demek dahi ne kadar doğru bilemiyorum. Saraydan buraya bir metin geldi, yanında sayfalarca doküman. İçinde vatandaşın yoksulluğuna çare yok, EYT’linin sorununa çözüm yok, 3600 sözünüzü yerine getirecek kaynak yok, gençler yok, çocuklar yok, kadınlar yok. Önümüze gelen bu bütçede geleceğe dair bir umut yok, insanımıza vadedilen bir mutluluk da yok. Bu bütçenin sahibi de burada yok. Nerede bu Cumhurbaşkanı? Kendi bütçesini savunmaya gelmiyor, kendi bütçesini sunmaya gelmiyor; biz de diyoruz ki: “Sayın Cumhurbaşkanının herhâlde çok işi var.” Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını nazarıitibara almalı ve öyle davranmaya kendini mecbur hissetmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisine, 4 bütçeden beri ne bütçeyi sunma ne de bütçeyi savunma zahmetine katlanamayan bir Cumhurbaşkanının elbette ki bu yüce kuruma olan saygısı da tartışma konusu olacaktır. O sebeple, bu bütçeye öncelikle Sayın Cumhurbaşkanının lütfedip sunmaması ve savunmaya da gelmeyeceğinin anlaşılması münasebetiyle neresinden bakarsanız bakınız en başından itibaren öksüz ve yetim bir bütçe olarak bakıyoruz. Bu bütçe yokluk bütçesidir ve bu bütçenin sonucu da doğal sonucu da pek tabiidir ki yolsuzluktur.
İYİ Parti olarak iktidar grubuna defalarca fırsat verdik, unuttuğunuz, arasına karışmaktan korktuğunuz halkın sorunlarına önergeler vermek suretiyle işaret ettik, Komisyon gündemine taşıdık, Komisyon görüşmelerinde tam 19 tane önerge verdik. Bir taneniz bile söz alıp bu önergelerin üzerinde konuşmadınız, bir taneniz bile tartışmadınız, bir taneniz bile önerilerimizi istişare etme zahmetine katlanmadınız. Aslında size hak vermiyor da değilim; konuşmak, tartışmak, uzlaşmak, özgür iradeye sahip olan bir topluluk içinde anlam kazanır. Her biriniz önergeleri reddetmek için el kaldırmaya hazır beklediniz; 84 milyonun bilinen, görünen sorunlarına yönelik önerilerimize “hayır” dediniz. İçinizden bir tane bile, bir kişi bile çıkıp bu önergeleri neden reddettiğinizi açıklamadı. Bakanların dahi Cumhurbaşkanı izin vermeden konuşamadığı, onurlu bir istifa hakkına dahi sahip olmadığı, yalnızca af dileyebildiği bu ucube sistemde belki de size çok fazla yükleniyoruz, fazla şey istiyoruz.” dedi.