AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, partisinin seçim beyannamesi ile 2023-2028 dönemini ilişkin vadedilen yatırım ve harcamalar için kaynak problemi bulunmadığını bildirdi. Canikli, yaptığı yazılı açıklamada, AK Parti'nin seçim beyannamesindeki hedef ve vaatlerini değerlendirdi.
"16 bin doların üzerine çıkartılması hedeflenmektedir"
Seçim beyannamesinde, gelecek 5 yıllık dönem için yıllık ortalama yüzde 5,5'lik büyüme hedeflendiğine işaret eden Canikli, "Bu büyüme oranı ile 5 yılda 6 milyon yeni iş imkanının ortaya çıkacağı öngörülmektedir. Yıllık ortalama 1,2 milyon adet iş kapasitenin oluşturulması anlamına gelecek bu sayı, beklentileri rahatlıkla karşılayabilecek seviyede bulunmaktadır. Yüzde 5,5 oranındaki büyüme oranı ile Türkiye ekonomisinin her yıl yüksek istihdam kapasitesi oluşturmasının yanında, 5 yılın sonunda yani 2028'de kişi başına milli gelirin 16 bin doların üzerine çıkartılması hedeflenmektedir." ifadelerini kullandı.
"Cari açık probleminin giderilmesi mümkün gözükmemektedir"
Canikli, istikrarlı büyüme için cari açığın kalıcı olarak ortadan kaldırılmasının zorunlu olduğunun altını çizerek, "Geleneksel üretim ve ihraç ürünleri ile cari açık probleminin giderilmesi mümkün gözükmemektedir. Cari açığın sorun olmaktan çıkartılabilmesi için Türkiye ekonomisi, teknoloji üretimi ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi kulvarına girebilmelidir." değerlendirmesini yaptı.
Nurettin Canikli, seçim beyannamesinde cari açık sorunuyla ilgili, "Savunma sanayi ürünlerinde elde edilen yüksek katma değerli teknoloji ürünlerin ihracatının artırılarak döviz geliri elde edilmesi", "Savunma sanayinde elde edilen yüksek teknolojinin ticarileştirilerek sivil alandaki üretimlere aktarılması", "Nitelikli sağlık hizmetini rekabetçi fiyatlarla dünya pazarlarına ihraç eden sağlık sektörünün döviz girdisi sağlama potansiyelinin güçlendirilmesi", "Türkiye'nin üretiminde söz sahibi olduğu bor madeni gibi değerlerin, katma değerli hale getirilerek döviz girdisinin artırılması" şeklinde 4 alt başlığın öne çıktığını belirtti.
"Savunma sanayi ürünlerinin ihracat rakamları geometrik olarak artacak"
Türkiye'nin, savunma sanayi alanında teknoloji üretme yeteneğine kavuştuğunu bildiren Canikli, bundan sonraki süreçte, bu ürünlerin çeşitlendirilerek yurt dışına satışının yoğunlaştırılacağını kaydetti. Canikli, ihracat potansiyeli olan ve döviz getirisi yüksek yüzlerce savunma sanayi ürünü bulunduğuna dikkati çekerek, "Önümüzdeki 5 yıllık dönemde savunma sanayi ürünlerinin ihracat rakamları, geometrik olarak artacak ve cari açığın kapatılmasında motor görevi ifa edecektir." değerlendirmesinde bulundu. Seçim beyannamesinde, 2028'de sağlık sektörünün 10 milyar dolardan fazla hizmet ihraç edeceğinin öngörüldüğünü belirten Canikli, sağlık sektörünün hizmet ihracatının da cari açığın kapatılmasında önemli katkı sağlayacağını ifade etti. Canikli, Türkiye'nin kesintisiz enerji arz güvenliğini sağlayacak ulusal ve uluslararası mekanizmaların oluşturulduğunun aktararak, şunları kaydetti:
"Doğal gaz keşifleri, yerli ve yenilenebilir kaynaklar, nükleer enerji ve uluslararası ilişkilerdeki stratejik hamleler arz güvenliğinin garantiye alınmasını sağlamıştır. Son 21 yılda enerji arz güvenliğinde hem temin edilmesi hem de bedellerinin ödenmesinde en küçük problem ve gecikmenin yaşanmaması, arz güvenliği için alınan tedbirlerin yeterli ve etkin olduğunu göstermektedir. Seçim beyannamesinde bu politika ve tedbirlerin artırılarak ve güçlendirilerek devam ettirilmesi kararlılığı ortaya konulmaktadır."
"Önümüzdeki 5 yıllık dönemde yapay zekanın kullanım alanları genişletilecek"
Türkiye'nin, yapay zeka teknolojisinin etkili kullanımında, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir seviyeye ulaştığını belirten Canikli, şöyle devam etti: "Yapay zeka teknolojisi bugün itibarıyla Türkiye'de İHA-SİHA, insansız savaş uçağı ve uzaktan kumandalı kara, hava ve deniz araçlarında kullanılmaktadır. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde yapay zekanın kullanım alanları genişletilecek ve yoğunlaştırılacaktır. Yeşil enerji hedefleri doğrultusunda enerji depolama ve batarya teknolojileri de kritik sektörler olarak desteklenmekte ve geliştirilmektedir. AK Parti Seçim Beyannamesi'nde, uzay teknolojisi, görüntüleme ve derin dijital teknolojileri de desteklenecek ve geliştirilecek alanlar olarak belirtilmektedir."
Canikli, seçim beyannamesinde tarımın, tüm zamanların en stratejik sektörü olarak kabul edildiğine işaret ederek, "Bu yaklaşımın doğal sonucu olarak temel tarım ve hayvancılık ürünlerinde kendine yeterliliğin sağlandığı, katma değeri yüksek ve nispi olarak daha az suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerinin ihracata yönelik üretilmesinin planlı bir şekilde teşvik edildiği bir politika seti uygulamaya konulmuş bulunmaktadır." bilgisini verdi.
"Kaynak, mali disiplinden taviz verilmeden fiilen oluşturulmakta"
AK Parti Seçim Beyannamesi'nde, 2023-2028 döneminde yerine getirilmesi gereken yatırım ve harcamalar için kaynak problemi bulunmadığının altını çizen Canikli, "Hiç kimse, AK Parti'ye 'Taahhütleriniz ve yapacaklarınız için gereken kaynağı nereden bulacaksınız?' sorusunu sorma ihtiyacı duymamaktadır. Çünkü hayatın akışı içinde gereken kaynak, mali disiplinden taviz verilmeden fiilen oluşturulmakta ve yatırımların, taahhütlerle ilgili harcamaların finansmanında kullanılmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Kılıçdaroğlu'nun açıklaması, tarihin gördüğü en büyük desteksiz atışlardan birini oluşturmaktadır"
Canikli, iç piyasadan sağlanan finansman nedeniyle bütçeye gelen yükün, mali disiplini bozmayacak seviyede olduğuna kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hiç kuşkusuz 7'li masa, pozitif reel faiz yani çok yüksek faiz politikası uygulayacaklarını açıkladıkları için iç piyasadan bu kadar büyük kaynağı sağlama imkanına sahip değildir. Bunu bildikleri için Kemal Kılıçdaroğlu sürekli İngiltere'den 300 milyar dolar kaynak getireceğini yani 300 milyar dolar borç alacağını beyan etmektedir. Hemen belirtelim ki, İngiltere Finans Piyasası'nın 300 milyar dolarlık kaynağı borç olarak Türkiye'ye aktarma kapasitesi bulunmamaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması, tarihin gördüğü en büyük desteksiz atışlardan birini oluşturmaktadır. Sülün Osman'ın Taksim Meydanı'nı veya Galata Kulesi'ni satması, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu iddiasından daha gerçekçidir. Velev ki 300 milyar dolar tutarında bir borcun uluslararası piyasadan sağlandığı bir an kabul edilse dahi bu borcun faizi ve kur farkı gideri, Türkiye'nin mali sistemini çökertecek boyutta olacaktır."