Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, kamudaki 700 binden fazla işçinin 2023-2024 dönemindeki mali ve sosyal haklarının Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü ile belirlendiği anımsatıldı.

Söz konusu protokolün, yüksek enflasyon nedeniyle günün şartlarında anlamını yitirdiğinin belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Enflasyon oranları ve hayat pahalılığı dikkate alındığında kamu işçileri ve tüm çalışanların alım gücü hızla düşmektedir. Resmi yıllık enflasyonun yüzde 64,77 olarak açıklandığı, dahası yine TÜİK tarafından itiraf edilen 'hissedilen enflasyon' oranının yüzde 129,4'e ulaştığı, bağımsız araştırma grupları tarafından hesaplanan yıllık enflasyonun da bu düzeylerde seyrettiği Türkiye, gıda enflasyonunda Avrupa'da birinci sıradadır. 700 binden fazla kamu işçisinin adil ve yaşanabilir bir gelir elde edebilmesi ve çalışma yaşamında barışın tesisi için ek protokol yapılması zorunludur. Ek bir protokol yapılmadığı takdirde, işçiler en temel ihtiyaçları arasında tercih yapmak zorunda kalacaktır."

"Kamu işçisinin insana yakışır gelir elde etmesi sağlanmalı"

Açıklamada, son 20 yılda kamu işçilerinin ortalama ücretinin asgari ücretin 4,5 katından 2 katına kadar düştüğüne dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi:

"Türkiye'nin en büyük işvereni konumundaki devlet, işveren konumunda da sosyal devlet olma niteliğini korumalı, kamu işçisinin insana yakışır bir gelir elde etmesini sağlamalıdır. Kamuda örnek teşkil edecek çalışma standartları yerleşiklik kazanmadığı sürece, milyonlarca özel sektör işçisinin açlık sınırı altında kalan ücretlerle yaşam mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak, Türkiye tümüyle ucuz emek ülkesi haline gelecek."

Vergi gelirlerinin ücretlileri yoksullaştıracak ve adaletsizliği derinleştirecek biçimde alınmasının sosyal devletin ilkelerine uygun düşmediği ifade edilen açıklamada, şu değerlendirmede bulunuldu:

Gürer'den emekliler için Meclis'e kanun teklifi Gürer'den emekliler için Meclis'e kanun teklifi

"Gelir dağılımında adaleti sağlamak ve toplumsal eşitsizlikleri gidermek bölüşümde adaletle, bölüşümde adalet ise gelir dağılımını düzenleyici araçların başında gelen vergi sisteminin çok kazanandan çok, az kazanandan az ilkesine uygun biçimde inşa edilmesiyle mümkün olacaktır. Ücretlilerin yılın yaklaşık dört ayı vergi ödemek için çalıştığı bir ülkede, vergide adaletten bahsedilemez."