Kadın sünneti, geleneksel bir uygulama olarak dünyada hala devam etmekte olup, küresel çapta yasaklanması ve sona erdirilmesi için mücadele sürdürülmektedir. Dünya genelinde 230 milyondan fazla kadının maruz kaldığı kadın sünneti, Avrupa'da da ciddi bir sorun olmaya devam ediyor.
Kadın Sünneti Nedir?
Kadın sünneti (Female Genital Mutilation - FGM), tıbbi gerekçelere dayanmayan bir uygulama olarak, kadının cinsel organının kısmen veya tamamen kesilmesi anlamına geliyor. Bu geleneksel uygulama, kökenini Afrika, Asya ve Orta Doğu'daki belirli kültürlerden alsa da, günümüzde Avrupa ve Kuzey Amerika gibi bölgelerde de rastlanabiliyor.
Avrupa'daki Durum
Avrupa'da 600 binden fazla kadın ve kız çocuğunun bu uygulamaya maruz kaldığı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, dünya genelinde bu sayı 230 milyonu aşmış durumda.
Bazı kadınlar, Avrupa'ya göç etmeden önce kendi ülkelerinde sünnet edilirken, bazıları ise memleketlerine yaptıkları ziyaretlerde bu işleme maruz kalabiliyor. Öte yandan, Avrupa'da ikamet eden bazı ailelerin, kadın sünneti uygulayan kişileri yaşadıkları ülkeye getirerek bu işlemi gerçekleştirdiği de biliniyor.
Kadın Sünnetine Karşı Uluslararası Tavır
Avrupa Parlamentosu'nda kadın sünneti konusunda düzenlenen bir konferansta, cinsiyete dayalı şiddetle mücadeleye yönelik farklı çözüm yollarının araştırılması önerildi. Women of Grace UK kurucusu Valerie Lolomari, "Avrupa'da kadın sünneti olmadığını söylemek yanlış olur. Bu uygulama her yerde rastlanabilir" dedi.
Birleşmiş Milletler, 6 Şubat'ı "Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü" olarak ilan ederken, 2030 yılına kadar bu uygulamanın tamamen sona erdirilmesi için çağrıda bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu da 2024'te kabul edilen yeni yönerge ile üyelerden, kadın sünnetini "özel bir suç" olarak ceza kanunlarına eklemelerini talep etti.
Kadın Sünnetinin Sebepleri ve Etkileri
Kadın sünneti genellikle, toplum tarafından kabul edilme, dini inançlar, hijyen yanılgıları, bakireliğin korunması ve kadının evlenilebilir hale getirilmesi gibi nedenlerle uygulanıyor. Ancak bu işlemin hijyenik veya tıbbi hiçbir faydası bulunmuyor ve kısırlaşma, enfeksiyon, cinsel işkence ve psikolojik travmaya neden olabiliyor.
Mısırlı blogger ve film yapımcısı Omnia İbrahim, bu işlemin "kadınların ilişkileri ve kendileri hakkındaki düşüncelerini olumsuz etkilediğini" belirterek, "Buz küpüne dönüyorsunuz, hiçbir şey hissetmiyor, kimseyi sevemiyor, arzu duyamıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
Kenyalı Bishara ise BBC'ye verdiği demeçte, kendisiyle birlikte dört kız çocuğunun da sünnet edildiğini anlattı: "Gözlerimi ve ellerimi bağladılar, bacaklarımı iki yana açtırıp vajinamı kestiler. Bağırdım ama duyacak kimse yoktu."
Kadın Sünneti Nerelerde Yaygın?
BM verilerine göre, kadın sünneti en yoğun olarak Afrika ve Orta Doğu'daki 30 ülkede görülürken, Asya ve Latin Amerika'daki bazı bölgelerde de uygulanıyor. Bunun yanı sıra, Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi göçmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde de rastlanabiliyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan araştırmalara göre, kadın sünnetine maruz kalan pek çok kişi, bu konunun toplum içinde bir tabu olarak kabul edilmesi nedeniyle açıkça konuşulamadığını belirtiyor.
Kadın sünneti pek çok ülkede yasal olarak yasaklanmış olsa da, toplumsal baskı ve köklü gelenekler nedeniyle hala uygulanmaya devam ediyor. Kadın sünnetine karşı yürütülen bilinçlendirme kampanyaları ve uluslararası yasal düzenlemelerle, bu uygulamanın kökten sona erdirilmesi hedefleniyor. Ancak uzmanlar, kadın sünnetini sonlandırmak için zihniyet dönüşümüne de ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Kaynak: BBC, Euronews, DW, AA