Halkın Kurtuluş Partisi Ankara İl Başkanlığı, bugün partinin Ankara’daki genel merkezi önünde toplandı ve asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamlara tepki olarak boş tencerede fatura yaktı. HKP Ankara il yöneticisi Meliha Kuşçu, şunları söyledi:
“Bin bir umutla 2023 yılını karşıladık. Ancak bu para babaları düzeninde umutlarımız, ne yazık ki yılın daha ilk günlerinde bir bir uçup gitti. 20 yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarı, ne yazık ki halkımıza işsizlik, pahalılık, yoksulluk ve açlık yaşatmıştır, yaşatmaya da devam ediyor. AKP iktidarının ekonomide ve siyasette uyguladığı yanlış kararların neticesinde ülkemiz, bir uçuruma doğru bayır aşağı sürüklenmektedir.
“GÜNÜMÜZ KOŞULLARINDA ASGARİ ÜCRETİN EN AZ 26 BİN 124 TL OLMASI GEREKİR”
Hepimizin bildiği gibi, 2023 yılında uygulanacak asgari ücret açıklandı. 5 bin 500 TL olan asgari ücrete yüzde 54,66 oranında zam yapıldı ve yeni asgari üret 8 bin 506 TL oldu. Yapılan zam oranı, TÜİK’in açıkladığı enflasyonun bile altında kalmıştır. Aralık ayında açıklanan bu asgari ücret, Birleşik Kamu-İş’in 9 bin 59 lira olarak açıkladığı 2022 Aralık ayı açlık sınırının altındadır. Birleşik Kamu-İş’in açıkladığı yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 TL’nin ise kat be kat altındadır. Asgari ücretli, zamlı maaşını şubat ayının ilk haftası alacak. Dolayısıyla ocak ayında yaşanacak zamlarla birlikte şimdiden, yapılan zam çoktan, cebimize girmeden fazlasıyla geri alınmış olacak. Asgari ücret alan bir işçi, en az 4-5 bin lirayı kiraya verecek. Elektrik, ısınma, su vb. faturalarını ödeyecek. Gıda, yol, giyim vb. harcamaları da hesaba kattığımızda, dört kişilik bir ailenin 8 bin 500 TL ile ayın sonunu getirmesi mümkün değil. Bu nedenle bir kez daha ifade ediyoruz; asgari ücret, geçim endeksi olan yoksulluk sınırının altında olmamalıdır. Yani günümüz koşullarında en az 26 bin 124 TL olması gerekir.
“EMEKLİLERİMİZİN DURUMU DAHA DA İÇLER ACISIDIR”
Emeklilerimizin durumu ise daha da içler acısıdır. Yapılan bu yüzde 30’luk zam, en düşük emekli aylığını yine asgari ücretin altında bırakmıştır. Oysaki en düşük emekli aylığı, en az asgari ücret kadar olmalıdır günümüz koşullarında. Bu yüzden emeklilerimiz de açlık sınırının kat be kat altında maaşla yaşam mücadelesi vermektedirler. Önceden emekli maaşları, asgari ücretin neredeyse 1,5 katı idi. Aradaki makas yıllar içinde açılmış, şimdi asgari ücretin yarısına kadar gerilemiştir. Kısacası AKP iktidarı, her kesimin maaşını asgari ücrete indirgemiştir. Ülkemizde çalışanların yüzde 60’a yakını asgari ücret almaktadır. Yıllardır gasp edilen emeklilik haklarını almak için mücadele eden ve emeklilikte yaşa takılan vatandaşların durumu için 2018 de ne diyordu Erdoğan? ‘Yani çift dikiş. Böyle bir şey olamaz. Buna hak, adalet denmez’. Peki 2019 Kasım ayında ne demişti? ‘Bu hesap, yanlış hesaptır. Seçim kaybetsek de ben bu işte yokum. Biz, bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin.’ Şimdi bu sözleri yalayıp yuttular ve ‘bir umut seçimi kazanmamızda etkisi olur mu’ diye yasayı düzenleyecekler ki oda kendi içinde haksız bir düzenleme oluyor.
“SANA, BANA, İŞÇİYE, EMEKLİYE, MEMURA, ÇİFTÇİYE, ESNAFA PARA YOK”
‘Bizler, geçinemiyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz’ dediğimizde ne diyor para babaları? ‘Yok ki verelim’ diyorlar. Oysaki para var. Sana, bana, işçiye, emekliye, memura, çiftçiye, esnafa para yok. Ama para kimlere var? Başta kendileri olmak üzere yandaşlara, Beşli Çete’ye var. Bakın; çiftçi, esnaf, memur, işçi vergi borcunu ödeyemediği zaman söke söke alan AKP iktidarı, iş yandaşlara geldiğinde vergi borçlarını bir kalemde silebiliyor. Bütün kamu kurumlarına doldurulan liyakatsiz yandaş ve kandaşlara, çeşitli unvanlar adı altında üçer beşer maaş ödüyorlar. Kaçak sarayın günlük masrafı 10 milyonu aşmıştır.
''NE ENFLASYON AZALIR NE PAHALILIK DÜŞER''
AKP’nin ülkemize ve halkımıza verdiği zararlardan hangi birini anlatalım? Yanlış dış politika yüzünden ülkemizin yaşadığı sorunları mı, doğa-hayvan katliamlarını mı, tarımı-çiftçiyi bitiren politikalarını mı, yap-işlet-devret modeliyle yapılan yolcu, hasta, araç garantili yapılar için bizim vergilerimizle Beşli Çete’ye ödenen avantaları mı, kur korumalı mevduat hesap ile Hazine’nin içinin boşaltılmasını mı, her gün yağmur gibi gelen zamları mı? Hangi birini anlatalım? Artık anlatmaya nefesimiz yetmiyor.
Seçimi kazanma olasılığı azaldıkça kesenin ağzını iyice açan AKP’giller, ne yaparsa yapsın hayat pahalılığını azaltamaz. Bu nedenle ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar, yine pahalılık cehenneminde yanıyoruz, geçinemiyoruz. Darphane sürekli para basıyor. Bankamatiklerden çektiğimiz tüm paralar gıcır gıcır, hiç kullanılmamış. Böyle olunca ne enflasyon düşer ne pahalılık azalır.
Kaynak: ANKA