Haylaz, 8 Mart’ın tarihsel arka planını anlatarak başladığı konuşmasında, “8 Mart 1857… Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında yükselen alevler ve haklarını aradıkları için alevlerin arasında mahsur bırakılan kadınların acı dolu çığlığı, aslında bugünün direniş meşalesini de yaktı” dedi. Haylaz, 40 bin kadın işçinin daha iyi çalışma koşulları için greve başladığını, polisin saldırısı ve fabrikaya kilitlenmeleri sonucu 120 kadın işçinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bu olayın ardından, 1910 yılında Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg’un önerisiyle 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasının kabul edildiğini belirtti.
Türkiye’de ise 8 Mart’ın ilk kez 1921’de gündeme geldiğini, ancak 1975 yılına kadar kutlanmasına izin verilmediğini ifade eden Haylaz, “1975’te Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı ilan edildi ve Türkiye’de de Dünya Kadınlar Günü kutlamaları yeniden başladı” dedi.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Kadına Yönelik Şiddet
Haylaz, kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik ve ekonomik boyutlarına değinerek, “Kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkek egemenliği ve ayrımcılık gibi derin sorunlarla ilişkilidir” dedi. Hukuk sistemindeki eksikliklerin, kadınların hayatlarını korumada yetersiz kaldığını vurgulayan Haylaz, “Cezaların caydırıcı olmaması, ‘iyi hal’ ve ‘tahrik indirimi’ gibi uygulamalar, kadın cinayetlerini artırıyor” diye konuştu.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nin Verileri
Haylaz, derneklerine yapılan başvurulara ilişkin çarpıcı veriler paylaştı. 2023 yılında 4.798 kişinin beslenme desteği, fiziksel ve ekonomik şiddet gibi nedenlerle derneğe başvurduğunu belirten Haylaz, 2024 yılında bu sayının %20 artarak 5.643’e ulaştığını söyledi. Haylaz, “Vaka sayısı her yıl katlanarak artıyor. İsimler ve tarihler değişiyor, ancak olaylar değişmiyor” dedi.
Derneğe sadece yetişkin kadınların değil, gençlerin ve çocukların da başvurduğunu belirten Haylaz, psikolojik şiddetin fiziksel şiddete dönüşme riskine dikkat çekti. “Depresyon, kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıklar, kadın ve kız çocuklarında ciddi hasarlar bırakıyor” diyen Haylaz, 2024 yılında en az 394 kadının katledildiğini, 2025’in ilk iki ayında ise bu sayının 68’e ulaştığını ifade etti.
Haylaz: yoksulluk şiddetin artmasını tetikliyor
Haylaz, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine de değinerek, “6284 sayılı yasa, kadınları korumada yetersiz kalıyor. Kadınlar, koruma kararlarına rağmen katlediliyor” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınları her türlü şiddetten korumayı amaçladığını hatırlatan Haylaz, “Cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kadınları güçlendirmek için kapsamlı politikalar gerekiyor” diye konuştu.
Haylaz, “Aile içi şiddet sadece eşler arasında değil, genç kadınlara da ciddi anlamda yönelmiş durumda. Bu tobloyu sunarken de belirli nedenleri var. İnsanlar delirmedi, durup dururken birbirine şiddet uygulamıyor. Asıl nedeni bu yasaların esnemesi, yasalarımızın kadın erkek eşitliğine sadık kalmaması. Son 5 yıldır Türkiye’de ekonomik olarak bir geriye gidişten kaynaklı yoksullukta bu şiddetin artmasını tetikliyor. Yoksulluk maalesef bu bahsettiğimiz sorunları derinleştiriyor. Sizler de ailenizden muhakkak görüyorsunuzdur. Çocuklar, gençler eğitimden koparılmaya başlandığında çeşitli şiddet biçimlerine maruz kalıyorlar. Erken yaşta evliliğe zorlanma da bir şiddet biçimidir. Bazen gençler bunu istiyor adı altında yapılıyor. Ama bunun gençlerin ya o baskıdan kurtulmak için yaptığını ya da aile zoruyla yaptığını çok iyi biliyoruz.” dedi.
çocuk Yaşta Evlilik ve Şiddetin Ekonomik Kökenleri
Haylaz, çocuk yaşta evliliklerin de bir şiddet biçimi olduğunu vurguladı. Pendik’te 14 yaşında bir kız çocuğunun evlendirilmek istendiği örneğini paylaşan Haylaz, “Yasalarımız bu tür durumları engellemeli, ancak maalesef uygulamada eksiklikler var” dedi. Ekonomik krizin de şiddeti tetiklediğini belirten Haylaz, “Yoksulluk, kadına yönelik şiddeti derinleştiriyor” diye ekledi.
Haylaz, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için eğitim sisteminde cinsiyet eşitliği bilincinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. “Yasal düzenlemelerin kadınları etkin bir şekilde koruması sağlanmalı, toplumsal dayanışma artırılmalı” diyen Haylaz, erkeklerin de bu mücadeleye katılması gerektiğini vurguladı.
Nereye Başvurulur?
Haylaz, şiddete maruz kalan kadınların Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Alo 183 hattına başvurabileceğini belirtti. Ayrıca, KADES uygulaması ile acil ihbarların yapılabileceğini hatırlatarak, “Kadınlar, psiko-sosyal, hukuki, ekonomik ve sağlık destek hizmetlerinden yararlanabilir” dedi.
Haylaz, gençlere seslenerek, “Sorunların çözümü için birilerini beklemeyin. Toplumsal dayanışma içinde hareket edin ve haklarınızı savunun” çağrısında bulundu.
Kaynak: İşçi Haber