İSTANBUL (AA) İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce "Ahi Evran, Hacı Bektaşı Veli ve Yunus Emre'yi Buluşturan Unsurlar" başlıklı söyleşi düzenlendi.
İl Müdürü Coşkun Yılmaz'ın katılımıyla Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesinde gerçekleştirilen Prof. Dr. Tahsin Görgün'ün yönetimini üstlendiği söyleşide, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Prof. Dr. Mustafa Küçükaşçı ve Dr. Necdet Yılmaz konuşma yaptı.
Prof. Dr. Bilal Kemikli, Ahi Evran, Ahmet Yesevi, İbnü'l Arabi, Hacı Bektaşı Veli ve Yunus Emre'nin bir yol, kültür, irfan kuran şahsiyetler olmasından dolayı muhakkik olarak adlandırılabileceklerini söyledi.
Tüm bu isimlerin merkez şahsiyetler olduklarını ve etraflarında bir muhit kurduklarını aktaran Kemikli, "Bir toplumun, bir milletin Müslüman olması, herhangi bir ferdin Müslüman olması anlamına gelmez. Toplumun Müslüman olması, dilin Müslüman olmasıdır. Hikayenin, destanın Müslüman olmasıdır. Dede Korkut, bizim hikayemizi Müslümanlaştırdı. Dilimizi, Türkçemizi Müslümanlaştıran da Piri Türkistan Hoca Ahmed Yesevi'dir. Yunus, Ahmed Yesevi'nin Müslümanlaştırdığı ve hakikat dili haline dönüştürdüğü Türkçeyi, Anadolu'da Batı Türkçesiyle, bizim Türkçemizle dile getirdi. O bakımdan Türkçeyi, dilimizi kurdu. Alemi temaşa etmekten bahseden Yunus, aslında bizim zihniyetimizi, düşünce evimizi inşa etti. Zihnimizi arındırdı. Bu bakımdan her üçünün de yaptığı müştereklik aslında budur. Toplumun, insanın ihtiyacını belirlediler ve bu ihtiyacı karşılamak için bir sistem inşa ettiler." dedi.
Kemikli, Ahi Evran, Hacı Bektaşı Veli ve Yunus Emre'nin yanı sıra 13. yüzyıl mütefekkirlerinin niyetlerinin sahih olduğunu altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu niyetler Diyarı Rum'u Anadolu yapmaktır. Bizim diyarımız, vatanımız yapmaktır. Bu toprakları vatan haline dönüştürmek dil, sanat ve düşünceyle olacaktı. Yine bugün de aynı noktadayız. Bugün de yeniden huzurun, o birlikteliğin, muhabbetin tesisi dil, düşünce ve sanatla olacak. Dile, düşünceye ve sanata yönelik yapılan her türlü yatırım, her türlü gayret mutlaka yaralara merhem olacaktır. Yunus, dün olduğu gibi bugün de yaralara merhemdir. Hacı Bektaşı Veli ki biz ona hünkar diyoruz. Hünkar Hacı Bektaşı Veli, dün olduğu gibi bugün de gönüllerin sultanıdır. Ahi Evran, dün olduğu gibi bugün de iktisadi hayatımızda örnek alınacak, esnaf, sanat kültürünü oluşturacak en önemli köşe taşlarından birisidir. Onları bizim yeniden üretmemiz, yeniden anlama çabası içerisine girmemiz gerekiyor."
Bu şahsiyetlerin aynı zamanda kamil insan yetiştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Kemikli, "Ahilik de Bektaşilik de bunu yaptı. Yunus da bu insan olma sürecini gerçekleştirdiği için o terbiyeyi, Taptuk kapısına 40 yıl odun taşıyarak, bizzat yaşadığı için, o sözleri söylediği için kalıcı oldu. Sadece şiir yazmak, sanat yapmak, söz söylemek, hüner göstermek için değil bizzat yaşadıklarını, tecrübelerini bizzat bize hikaye ettiği için bugün kalıcı oldu. Hala onu okuyoruz ve etkileniyoruz." diye konuştu.
Dr. Necdet Yılmaz ise Ahi Evran ile Hacı Bektaş Veli'nin birbiriyle yakın ilişkide olduğundan bahsederek, "Moğollar uğraşıyorlar. Ahi Evran'i şehit ediyorlar. Hacı Bektaş Veli, aynı kanaldan geliyor. Arkasından Yunus Emre aynı kanaldan geliyor. Her üç şahsın da temel özelliği tarihi kişiliklerini bilmiyoruz. Ama eserleri ortada. Hacı Bektaş Veli, Arapça ve Farsça yazabilen, kitapları olan ki bu kitapları içerisinde en otantik ve en kıymetli eseri 'Makalat'tır. Anadolu'da Muhyiddin İbnü'lArabi, Sadreddin Konevi bir üst dil geliştiriyor. Hz. Mevlana'yı bunun içerisine katabiliriz. Onların geliştirdiği o üst dili, topluma Ahi Evran, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre sirayet ettiriyor. Topluma bu anlayışı kavratmaya ve yaşatmaya çalışıyorlar. 13. yüzyıl böyle bir yüzyıl. Bu yüzyılın üzerinden, onların oluşturduğu bu anlayışı Osmanlı kendisine mal ederek yeni bir cihan imparatorluğu ortaya çıkarıyor." ifadelerini kullandı.
Programda ayrıca Prof. Dr. Mustafa Küçükaşçı da konuşma yaptı.