AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, dün vefat eden AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma'ya Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.
Türkiye'yi istikrar ve güven esasına göre geliştirilmeli
Ülke ekonomilerinin en çok siyasi istikrarsızlıklardan ve güven ikliminin bozulmasından etkilendiğini belirten Özkan, 2002'den bu yana Türkiye'yi istikrar ve güven esasına göre geliştirmenin, büyütmenin, güçlendirmenin mücadelesini verdiklerini söyledi.
Ekonominin yılı yüzde 10 büyüme oranıyla kapatacağını, bunun hem G20 hem de OECD ülkeleri arasında rekor olacağını ifade eden Özkan, "İhracatımız, geçen yılın aynı aylarına göre yüzde 50 oranında arttı. Bütün bunlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ekonomide, sağlıkta, ulaşımda, eğitimde, salgınla ve doğal afetlerle mücadelede ne kadar başarılı bir istikamet üzere yol aldığımızı göstermektedir." yorumunu yaptı.
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi'nin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerine bugün başlayacaklarını anımsatan Özkan, şöyle konuştu:
"Pandeminin getirdiği ağır ekonomik yükü azaltmak, mükelleflerin vergiye uyumlarını gözetmek, vergi güvenliğini artırmak, sosyal adaleti ve rekabet ortamını güçlendirmek, yatımları teşvik edip ihtilafları sonlandırmak, vergi uygulamalarında öngörülebilirliği sağlamak bu yasa çerçevesinde temel ilkelerimiz ve hedeflerimiz olmuştur. Teklifle, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisna tutulacak. Yani yaklaşık 860 bin esnafımız bu düzenlemeden etkilenecek ve ekonomik sıkıntılarının üzerinden gelmesi sağlanacak. Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnası getirilecek. Özellikle gençlerimizin eticaret ve sosyal medya üzerinden başarılı çalışmalarına hükümet olarak destek vermiş olacağız."
Bu iddia, 1993'ün karanlık ortamını hatırlatıyor
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özkan, "siyasi cinayetler" işleneceği yönündeki iddialara ilişkin, "Böylesi bir konuda ana muhalefet partisi genel başkanı kalkıp bir iddiada bulunuyorsa, öncelikle derhal yapması gereken; bilgi ve belgelerini Cumhuriyet savcılıklarıyla paylaşmalı ve derhal savcılıklarımızın ve kolluk güçlerimizin olaya el atması sağlanmalıdır." dedi.
Cahit Özkan, AK Parti olarak vesayetle, darbelerle, muhtıralarla, derin ve paralel yapıların ülkede ortaya koyduğu siyasi suikastlarla mücadele ede ede bugünlere geldiklerini belirterek, "Kılıçdaroğlu'nun yapmış olduğu bu iddia, 1993'ün karanlık ortamını hatırlatıyor." ifadesini kullandı.
Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis cinayetlerini, Bingöl katliamını, Sivas Madımak olaylarını, Başbağlar katliamını hatırlatan Özkan, "AK Parti, Cumhur İttifakı olarak bugüne kadar birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde bu mücadeleleri, derin ve paralel yapılara karşı yapmışsak biz de Kılıçdaroğlu'na söylüyoruz; siz değil misiniz karanlık, gizli kapılar arkasında Türkiye düşmanlarıyla, terör örgütünün siyasi uzantılarıyla toplantı yapıp ittifak yapan? Siz değil misiniz Türkiye'de FETÖ'nün ve PKK'nın sufleleri ile siyaset yapmaya çalışan? Siz değil misiniz 15 Temmuz akşamı Atatürk Havalimanı'ndan çıkarken önünden tankların çekilmek suretiyle Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidip orada huzur içerisinde kahvesini yudumlayan?" sorularını yöneltti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddiasına yanıt
"Ulaştırması gereken 3 bilgi vardır. Ya kendisinin de içerisinde bulunduğu, terör örgütlerinin ve gizli kapaklı çevrelerin içerisinde bulunduğu bir suikasttır; o zaman gidip kendisini deşifre edecek, kendisini şikayet edecek. Başka bir yerden bilgi almışsa, kim bu bilgiyi verdiyse, nereden, kimden duyduysa bu kişilerin ve kurumların isimlerini derhal gidip Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırmak zorundadır. Yok hiçbiri değil, kendisinin görmüş olduğu rüyasındaki hezeyanlarsa, o zaman gidip yine kendi kendini ihbar etmek zorundadır. Biz, bu çerçevede bundan sonra olacaklardan, olabilecek her türlü siyasi suikasttan, cinayetten, müştereken, müteselsilen CHP'nin terörün siyasi uzantılarıyla gizli ittifak içerisinde olan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sorumlu olduğuna inanıyoruz. Kılıçdaroğlu, kendisi sorumluluktan kurtulmak istiyorsa bugün derhal Cumhuriyet başsavcılıklarına giderek bu iddialarını belgelendirmek zorundadır."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başarısıdır
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Özkan, Kovid-19 salgını sürecinde uluslararası piyasaların, mal ve hizmetlerin tedarik zincirlerinin bozulduğunu, bütün dünya ülkelerinin para basmaya başladığını, emisyon hacminde 12 trilyon doları aşkın artış olduğunu kaydetti.
Özkan, küresel salgın ortamında bir taraftan Türkiye'nin bölgesel ve küresel mücadelelerinin yerine getirildiğini, diğer taraftan salgının etkilerini ortadan kaldırmak için büyük bir mücadele ortaya koyduklarını söyledi.
İngiltere'de mal ve hizmetlerin tedarik zincirinin bozulmasına işaret eden Özkan, "Amerika'da, Avrupa'da küresel salgına bağlı para basmaya, emisyon hacminin artışına ve üretimdeki daralmaya rağmen karşı karşıya kalınan bütün dünyadaki sıkıntılara bakacak olursak; istikrarlı, güçlü ekonomimizle mal ve hizmetlerin tedarikinde sorun yaşamaksızın vatandaşlarımızın her türlü sorununu çözüyor olmamız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başarısıdır." diye konuştu.
"Belediyeleri kazanıp, verdikleri namus sözünü bile tutamayanlar, kalkıp da bu ülkeyi yönetebileceklerini mi zannediyorlar?" diyen Özkan, "Bay Kemal ne yaptı? Namusunu, işçilerin işe iadesine tercih etmedi. Biz diyoruz ki namusunuz sizin olsun, gidin o işçilerin sıkıntısını çözün, o işçileri işe alın ve İstanbullu, Ankaralı vatandaşlarımız hizmet bekliyor, milletimize hizmeti götürün. Bir belediyeyi dahi yönetemeyen ve sürekli yalan dolan siyasetiyle ülke gündemini meşgul edenler, acaba köhnemiş ve maalesef darbelerle şekillendirilmiş eski parlamenter sisteme dönmekle Türkiye'yi yeniden açlığa, yokluğa, krizlere, kardeş kavgasına mı götürmek istiyor?" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin ağır ve acı bedeller ödediğini dile getiren Özkan, "Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmiş ve yetkiyi millete vermiştir. Milletten seçme yetkisini almak millete ihanettir. Bunu kabul edemeyiz." dedi.
Cahit Özkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye ile ilgili açıklamalarının "operasyon sinyali" olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:
"Sayın Cumhurbaşkanımız bugüne kadar Türkiye'nin güvenliği, ulusal birlik, beraberlik ve kardeşliği, devletimizin bölünmez bütünlüğüne ilişkin nereden gelirse gelsin her türlü tehdide karşı Türkiye Cumhuriyeti'nin devletiyle, savunma teknolojisiyle, Mehmetçiğimizle, milletimizle dayanışma içerisinde nasıl o tehditleri bertaraf ettiğimizi geçmişte gösterdi. Geçmişte nasıl 'Bir gece ansızın gelebiliriz' diyerek, bölgemizi ve ülkemizi tehdit eden terör örgütlerine karşı tavrımızı koymuş ve akabinde Afrin'de, İdlib'de, Cerablus'ta, Münbiç'te, Ayn elArap'tan Kamışlı'ya kadar olan M4 Karayolunun kuzeyinde ve güneyinde gereğini yapmışsak, eğer ülkemize, milletimize ve Mehmetçiğimize karşı bu tür saldırılar olursa, yine, yeniden aynı azim ve kararlılıkla gereken cevabı veririz."