İSTANBUL (AA) LALE BİLDİRİCİ BÜYÜKKARAKAYA Zihinsel engelli çocuğu olan kadınlar tarafından kurulan Tomurcuk Eğitim Kültür Dayanışma ve İşletme Kooperatifi, down sendromlu ve zihinsel engelli çocukların, anneleriyle istihdam edilmesine olanak sunuyor.
Kooperatif, zihinsel engelli bireylerin tüketen değil üreten bireyler olarak var olması ve bağımsız yaşam becerileri kazanarak sosyal hayata katılabilmesini amaçlıyor. Rehabilitasyon programlarına katılan çocuklar, el sanatları, down kafe ve bahçe atölyeleri ile desteklenen iş edindirme becerileriyle donatılıyor.
Tomurcuk Eğitim Kültür Dayanışma ve İşletme Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Gülser Özkan, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, kooperatifin özelliğini "zihinsel engelli çocuğu olan anneler tarafından kurulması" şeklinde açıklayarak, şunları anlattı:
"Engellilik bir sorunsa öncelikle ailenin sonra da toplumun sorunudur. Aileler olarak biz geleneksel örgütlenmenin dışında bir örgütlenme yapmak ve taşın altına elimizi koymak istedik. Zihinsel engelli çocuklara sahip anneler olarak sorunumuza çözümü birlikte aradık. Engelli aileleri ve engellileri edilgen değil, etkin kılmak için bu yolu seçtik. Çok zorluklarımız oldu ama başardık. Kooperatifimizin zihinsel engelliler alanında kurulan ilk sosyal kooperatifi olması önemli bir özelliğidir."
Özkan, eğitim programlarında down sendromluların aralarında olduğu zihinsel engelli yelpazesinin altındaki çocuklara hizmet sunduklarını ifade ederek, down sendromlu kızının olmasının da kooperatifi hayata geçirmesinde etkili olduğunu belirtti.
Çocukların lise düzeyindeki eğitimini bitirdikten sonra eve kapanmak zorunda kaldığına dikkati çeken Özkan, şöyle devam etti:
"Bu çocuklarımız sosyalleştikçe ve toplumla bütünleştikçe gelişme gösterir, en azından hayata bağlılıkları artar. Bu sebepten biz aileler olarak örgütlenme ihtiyacı duyduk. Çocuğumuz işe gidemeyeceğine göre 'Çocukların ayağına işi getirelim.' dedik. O da en iyi 'Kooperatif çatısı altında olur' diye düşündük. Burası hepsine yetmez. Burada işi öğrenirler, uygulamalarını yaparlar. Ondan sonra da hem ailelerin hem de toplumun desteği ile topluma ve iş hayatına katılabilirler. Kooperatifte okula kayıtlı down sendromluların da arasında yer aldığı 55 zihinsel engelli çocuğumuz bulunuyor."
"Çocuklarımız topluma ne kadar karışırsa toplumdaki algı da o kadar değişiyor"
Gülser Özkan, down sendromlu ve zihinsel engelli çocukların uyum becerilerini atölyede ve mutfakta geliştirebildiklerini belirterek, çocukların özelliğinin "işlerini çok muntazam yapmaları" olduğunu dile getirdi.
Kooperatif bünyesinde kafenin sivil girişim olarak kurulduğunu kaydeden Özkan, şunları söyledi:
"Kafemizde anneler yemek yapıyor çocuklarımız da servis ediyor. Burası ailelerin ve annelerin birlikte çalıştığı bir atölye. Özellikle zihinsel engelli çocukların ailelerinin burada olması çok önemli. Çünkü çocuğuna bağımlı olup evde kalan kadın istihdama da katılamıyor. Burada anneler çocuğu gözünün önünde hem kendisi iş yapıyor hem de gelir elde etmiş oluyor. Örneğin, kafede mantımız meşhurdur. Annelerimiz o menüyü hazırlıyor, çocuklar da garsonluk yaparak bunları servis ediyor. Çocuklar toplumla bütünleşiyor. Benim çocuğum da 'Anne herkes niye bana bakıyor?' derdi, ben de 'Sen çok iyi yüzücüsün ya televizyonda gördükleri için bakıyorlar.' derdim. Bu çocuklarımız topluma ne kadar karışırsa toplumdaki algı da o kadar değişiyor."
"Çalışmak onlara işe yaradıklarını hissettiriyor"
Tomurcuk Eğitim Kültür Dayanışma ve İşletme Kooperatifi Kurum Müdürü Yasemin Güler de kızının down sendromlu olduğunu ve Atölye 21 Down Kafe'de çalıştığını belirtti.
Çocukların hem ürettiğini hem de istihdam edildiğini anlatan Güler, "Çocuklarımız Halk Eğitim Merkezlerinden yiyecek ve içecek servisi konusunda kurs aldı. Bilinçli olarak burada bu görevi yapıyorlar. Anneler olarak çocuklarımızla çalıştığımız için çok mutluyuz. Kızım Dila da bu kafede çalışıyor. Müşterilerle bir arada oluyorlar. Çalışmanın kızımın sosyal gelişimine çok büyük katkısı oldu. Kendilerini mutlu hissediyorlar ve çalışmak onlara işe yaradıklarını hissettiriyor. Toplumda yok sayılmış görülmüyorlar. Bunun farkına varıyorlar ve 'Ben de varım' diyorlar." diye konuştu.
"Pastane açarsam benim gibi down sendromlu arkadaşlarla beraber çalışmayı çok isterim"
Kafe çalışanlarından down sendromlu 29 yaşındaki Sercan Bal, çalışmaktan ve iş hayatında annesiyle olmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"İlkokuldan itibaren eğitim aldım. Down kafede çalışıyorum. Anneme yardım ediyorum. Pandemiden dolayı bir süre kafede çalışamadım ve şimdi başladım. Çalışmayı ve garsonluğu seviyorum. Buraya annemle gelmek çok güzel bir duygu. Bazen piyano çalıyorum, aynı zamanda seramik de yapıyorum."
34 yaşındaki Dila Arınel ise hobilerini, "seramik", "yoga" ve "folklor oynamak" şeklinde sıralayarak, "Bir seneden beri garsonluk yapıyorum. İşimi ve mesleğimi çok seviyorum. Bir gün pastane açarsam benim gibi down sendromlu arkadaşlarla beraber çalışmayı çok isterim. Annemle çalışmak da beni çok mutlu ediyor. Arkadaşlarıma da buraya gelip çalışmalarını tavsiye ederim." dedi.
Garsonluk yapan 40 yaşındaki Orkide Meltem Özkan da "Arkadaşımla işbirliği yaptık ve misafirlerimize ikramda bulunduk. Rahmetli babam bana yüzmeyi öğretti. Yüzme hocası olup kendi öğrencilerime ders vermek istiyorum. Yüzmede birinciliklerim, madalyam ve 2 kupam var. Arkadaşlarıma tavsiyem de mutlaka eğitim almalarıdır." ifadelerini kullandı.
Servis elemanı 31 yaşındaki Deniz Çağla, "Garsonluk yapıyorum. Annemle beraber çalışıyorum. Çalışmak bana fayda sağladı. İyi hissediyorum. 2 kardeşim var. Annemle beraber çalışmak bana mutluluk veriyor. Bugün annem aşure hazırladı ve ben de servis ettim. Arkadaşlarım da gelsinler burada çalışsınlar." diye konuştu.