Cumhur İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, TRT Haber'de gündemi değerlendirdi.
Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
"Diyarbakır'da müthiş bir şuurlanma gördüm"
İstanbul'da bütün hemşerilerimizi, kanaat önderlerini ziyaret ettik. İstanbul'un ebrusunu, renklerini teşkil eden illerimize de gidelim dedik. Birkaç il seçtik ve burada Diyarbakır'dayız. Yoğun ilgiyle karşılaştık. Bu beni çok mutlu etti. Teröre karşı koyma adına, kardeşlik adına Diyarbakır'da müthiş bir şuurlanma gördüm.
Biz kardeşliğimize, birliğimize, beraberliğimize gözümüzün bebeği gibi bakmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki, bu bölücü terör örgütünün Kürtler diye bir derdi yok. Asıl Kürtlerin sorunu PKK terör örgütü. Elde edilen bu huzur ve kardeşlik ortamının sürdürülmesini herkes istiyor. Hendek ve çukur olaylarından dolayı yüzbinlerce bölge insanı İstanbul'a, diğer illere gitti. Kendilerine oralarda gelecek aradılar.
İşimiz İstanbul, geleceğimiz İstanbul. Sen İstanbul için ne yapacaksın? Talepler bunlar zaten yerel yöneticilerin yapmak durumunda olduğu, mecbur olduğu şeyler. Bölge insanının kendini ifade ettiği döneme bakarsınız son 16 yıllık AK Parti iktidarıdır.
"Dersim hadisesinin adını ağzına alamayan, hesaplaşamayan CHP var"
Cumhurbaşkanımızın 2005'te Diyarbakır konuşması var. Bu ülkede Dersim hadisesi var. Dersim hadisesinden özür dileyen bir iktidar var. Buna rağmen Dersim hadisesinin adını ağzına alamayan, yüzleşemeyen, hesaplaşamayan CHP var. Buradaki tezat Kürtleri temsil ettiğini söyleyen partinin CHP ile ittifak halinde olması. Burada bir yanlışlık var.
Etnik kimliğinizle gurur duyun. Etnik kimliğiniz sizin onurunuzdur, şerefinizdir. Kürtler için de Çerkezler için de böyle. Ama şunu unutmayacağız, biz tek bir devletiz, milletiz. Resmi dilimiz Türkçe'dir. Hepimiz aynı kıbleye yöneliyoruz. Peygamberimiz aynı, dinimiz aynı. Hepimiz aynı Allah'ın yarattığı kullarız. Bizi birleştiren en büyük değer bu. Bizleri Türkiye Cumhuriyeti devleti birleştiriyor.
"İkinci seçim İstanbul değil sanki Türkiye seçimi gibi"
İkinci seçim İstanbul değil sanki Türkiye seçimi gibi. İstanbul seçiminin maalesef uluslararası camiada çok fazla ilgi duyulmaya başlandı. Çok da müdahaleci hareketler yapıldı. Milletimizin canı sıkıldı bu işe. Bunlar uğraştıkça milletimiz daha da hırslanıyor. Burada bir taraf tutma durumu var.
"İmamoğlu ile ortak yayınımız kesin olacak"
Prensip olarak ortak yayına olur dedik, arkadaşlarımız her iki partiden de detayları konuşuyorlar. Ekrem İmamoğlu ile ortak televizyon yayınımız kesin olacak. Arkadaşımız Millet İttifakı'nın adayıdır ama partisi CHP'dir. Ben de Cumhur İttifakı'nın adayıyım ama partim AK Parti'dir. Dış basının müdahil olması milletin canını sıktı bir kere. 'Size ne oluyor?' sorusunu sormaya başladılar ve bunun yansımalarını ben Anadolu'da görüyorum. Bu seçim o yüzden İstanbul seçiminin ötesine geçmiş oldu.
Kürtçe kitap yazmak, mahkemelerde savunma yapmak ayrı bir şey, resmi dil olarak Kürtçe'yi kullanmak ayrı bir şey. Biz bunun tersini düşünmemiz söz konusu olmaz, çünkü bu yolu biz açtık. Bütün yasakları, kısıtlamaları, uygulamaları ortadan kaldıran iktidar biziz. Bizi bunlarla test etmek, sınamak yok.
"31 Mart seçimi tamamlanmış bir seçim değildi"
Genel Başkanları çete bunlar dedi, büyük hakaretler yaptılar. YSK bu işi çok iyi izah edemedi, gerekçeli kararı geç yayınladı. Şunu belki de burada sizinle paylaşmak isterim, 31 Mart seçimi tamamlanmış bir seçim değildi. Seçilen bir belediye başkanı yoktur. Çünkü henüz karar verilmeden bir seçimden bahsediyoruz.
O gün sandıklar sayılmış ve rakip aday ben şu kadar farkla kazandım diyince bizim arkadaşlara sonuç ne diyince rakam da verdiler, biz kazandık verdiler. Ben çıktım eldeki bilgilerle kazandığımızı ifade ettim. Sonra burada böyle bir değişiklik olunca, bu sefer biz burada neler döndü diye daha detaylı bakmaya başladık. Gördük ki seçimin dürütslüğüne halel getirecek işler olmuş.
"Biz seçimin tekrarlanmasını istemedik, oylar sayılsın dedik"
Bunun üzerine biz itiraz mekanizmasını çalıştırdık. Biz seçimin tekrarlanmasını istemedik, ısrarla oylar yeniden sayılsın dedik. Açık ara bizim lehimize seçim dönecek. Bunu çok iyi biliyorum, bu oylar tamamen sayılsın diye dilekçe verdik. Ortada ciddi anlamda şaibe var. YSK böyle demez, YSK'nın hukuki tespitlerinin karşılığı çalınmadır.
Seçimi biz kazansaydık, ona gerek kalmadan gelin yeniden sayalım derdik ve gerçeğin ortaya çıkmasını isterdik. Biz bu konuda çok müsterihiz, bunu hiç arzu etmedik. Ama şunu yapmak da boynumuzun borcuydu, oy verdiniz, oyunuzun istediğiniz yere gidip gitmediğinden emin olmamız gerekiyordu. Biz peşine düştük, yanlış yere giden oyu düzeltebildiğimiz kadar düzelttik. Bunu fark ettikleri için bunu durdurdular. Asıl mağdur olan İstanbullulardır.