Trakya Üniversitesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nurten Çetin, 25 Kasım Edirne'nin kurtuluşunun 99. yıl dönümü dolayısıyla, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının ardından Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Gelibolu'yu içine alan Doğu Trakya'nın Yunanistan'ın işgal tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlattı.
Osmanlı'nın İtilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalamasının ardından Trakya'ya gelen Fransız birliklerinin Uzunköprü Sirkeci demiryolu hattının kontrolünü ele geçirdiğini belirten Çetin, Ocak 1919'da bölgenin korunmasının Yunan kuvvetlerine devredildiğini ifade etti.
"Yunan zulmüne" karşı ve bölgenin Yunanistan'a ilhakını önlemek amacıyla 1918 yılında Trakya Paşaeli Cemiyeti'nin kurulduğunu anımsatan Çetin, "Cemiyet, diplomatik sahada sesini duyurmaya ve Yunanistan'ın iddialarını çürütmeye çalıştı. Cemiyetin Trakya Paşaeli Gazetesi isimli bir yayın organı da vardı. Trakya'da çoğunluğun Türklerden oluştuğunu dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştılar. Mart 1920'de yapılan Lüleburgaz Kongresinde, Trakyalılar düşmana karşı silahla mücadele etmenin vaktinin geldiğine karar verdiler." diye konuştu.
Çetin, İstanbul'un 16 Mart 1920'de işgal edilmesiyle Trakya'nın İstanbul'la bağlantısının kesildiğini, bununla birlikte Yunan kuvvetlerinin Trakya'da ileri harekata geçtiklerini belirtti.
Yunanlılara karşı verilen askeri mücadelenin, Temmuz 1920'de Yunan ordusunun Edirne'ye girişiyle son bulduğunu söyleyen Çetin, şöyle konuştu:
"Edirne'deki Yunan idaresi, 1922 yılına kadar devam edecektir. Sakarya'da Türk ordusunun kazandığı zaferin ardından Yunanistan'ın bölgedeki faaliyetlerine devam ettiğini görüyoruz. Diplomatik sahada Yunanistan, bölgede Rum nüfusunun çoğunlukta olduğunu kanıtlamaya çalışmaktaydı.1922'de Sakarya Zaferi'nin kazanılmasıyla Fransa ve İtalya'nın artık yavaş yavaş İngiltere'nin Anadolu'da Yunanistan'a verdiği desteğe katkı sunmadıklarını görmekteyiz. İngiltere yalnız kalmaya başlamıştır. 30 Ağustos Zaferi'nin kazanılmasıyla birlikte Trakya'nın devir teslim süreci de başlayacaktır."
Çetin, Çanakkale'ye kadar gelen Türk ordusunun İngilizlerle müzakerelere başladığını, Mudanya Mütarekesi'yle Ankara'nın, Yunan kuvvetlerinin Doğu Trakya'yı bir an önce boşaltmasını talep ettiğini belirtti.
Mustafa Kemal Paşa ve Ankara'nın önceliğinin Karaağaç ve Kuleliburgaz'ın da (Pityon) Türkiye'nin sınırları içerisinde kalması olduğunu vurgulayan Çetin, şöyle devam etti:
"Mustafa Kemal, Doğu Trakya'nın devir teslimi için Refet Paşa'yı görevlendirmiştir. 25 Kasım 1922'de Edirne'nin Yunan işgalinden kurtarılmasıyla birlikte Doğru Trakya'daki mücadele zaferle sonuçlanmıştır. Anadolu'daki mücadele başarıya ulaşmasaydı, Trakya'nın kurtulması söz konusu olamazdı. Çünkü Trakya, Balkan Savaşlarının yaralarını henüz sarmamıştı. Burada 1918'de 1. Kolordu bulunmaktaydı. Gerek asker sayısı anlamında gerek maddi ve manevi anlamda Doğu Trakya sıkıntı içerisindeydi. Edirne'nin kurtarılması İstanbul ve Anadolu için de önemliydi. Bu bölgenin işgal edilmesi demek İstanbul'un güvenliğinin tehlikeye düşmesi demektir."