İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, EYT konusuna ilişkin şu ifadeler yer verdi;
1,5 senedir aday kim, adayınız kim? Size ne! Siz kendi işinize bakın. AK Parti 2002 sonunda bir hedef koyuyor; 2023 diye sayfaları var. 500 milyar dolar ihracat, 260 milyar dolar seviyesinde, yarısı olamamış. Ticaret açığı 105 milyara gidiyor. Kişi başı gelir 25 bin dolar dendi. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz. Neredeyiz 23'e doğru inişe geçtik. Kur korumalı mevduat hesabınız var mı? Hayır diyenlerin oranı yüzde 90,8. Evet diyenler yüzde 7. Siz ne yapıyorsunuz? Yüzde 7 üzerinden, aslında mutlu bir azınlık. Kur korumalı mevduat üzerinden ödenen rakamın yarısıyla EYT'nin maliyetini karşılıyorsunuz. EYT'nin iki katı kadar kur korumalı mevduat için harcama yapıyorsunuz.
EKREM İMAMOĞLU...
— EYT LEVENT ATACAN ?? (@EYTLEVENTATACA1) November 17, 2022
Kur korumalı mevduat üzerinden ödenen rakamın yarısı ile EYT sorunu biterdi ...#YogurduÜfleyerekYiyecegiz@vedatbilgn pic.twitter.com/r0lKNpWHkj
"DEĞİŞİM OLACAK, ÜLKE ONA DOĞRU KOŞUYOR"
Bu rejim, özellikle son 2015'ten itibaren, iki seçimde yaşanan, önce kaybedip, sonra propaganda dtiliyle kazanılan seçim var iktidar tarafından. O tarihten bu yana ayrıştırma, kutuplaştırma, bazen mezhep, bazen inanç üzerinden, bazen insanların yaşam biçimleri üzerinden tehditler. Ta bu güzel Cumhuriyet'i kuran Atatürk'e varana kadar. Bütün değer yargılarını altüst eden, etnik köken üzerinden insanları kutuplaştıran, ne yazık ki afedersiniz aşağılayan. Bu dilin yarattığı kutuplaştırma başörtülüyü de endişeye düşürüyor, laik kesimi de endişeye düşürüyor. Şu anki sistemin değişmesi gerekiyor. Her iyi adımı olumlu karşılarım. Ne milletimiz ne ben aldanacak saflıkta insanlar değiliz. Uygulamaları ortada olan iktidarın bugüne kadar hukuk sistemine bakın. Ekrem İmamoğlu'nun yargılanmasından tutun içeride yatan kişilere kadar. İnsanların saçma sapan yargılanmalar üzerinden tutuklu kalmaları. Böyle bir ortamda niye insanlar kaygıya düşmesin. İster başörtülü ister başı açık. İster Türk ister Kürt, ister Alevi ister Sünni olsun. Değişim olacak, ülke ona doğru koşuyor. Değişimi isteyen potansiyeli yüzde 60'ın üstünde görüyorum. 20 yılın ikna ettiği insanların da varolduğunu düşünüyorum. Demokratikleşen, özgürleşen toplumun inşasından bahsediyorum.
"BU DÜZENE KARŞI EN ÖNDE GİDEN MUHALİF BENİM"
Nasıl yabancı basına 'herşeyi yapabilirler, seçimi de iptal edebilirler' dediysem, bugün de endişe duymuyorum. Bunları bekliyor muyum, tabii ki bekliyorum. Bu kişisel bir endişe değil, ülkemin demokrasisi adına bir endişe. İBB seçimin iptal edildiği zaman diliminde yakın arkadaşlarım 'Başkanım ederler mi' dediler. 'Edebilirler ama fark atarız; ancak istemiyorum' dedim. YSK üyelerine bir televizyon programında da seslendim. Dedim ki; kıymetli üyeler 31 Mart seçimi vicdanlarda zaten büyük bir sorun yarattı ama yargıda da aklandı. İptal kararınız yüzünden milyonlarca lira para harcandı, insanlar mağdur edildi, vicdanınız hiç sızladı mı? Siyasi baskılarla alınan bu karardan pişman mısınız? 16 milyon İstanbulluya özür borcunuz yok mu? Diyorum ki, Allah'ım inşallah yüce Türk yargısının, adalet sisteminin utanacağı, ezileceği bir karar verilmez. Ben yargı sistemine güvenmek istiyorum. Sürece dahil değerlendirileceği masanın konusu. 6'lı Masa'nın birinci sıra gündemi bu değildi. Süreç tarifi var. Önce parlamenter sistemle ilgili ortak irade. Şimdi farklı konularda gruplar belirlendi, çalışılıyor. Bizden de görüş desteği isteniyor. Ben detaylarına girmeyi doğru bulmam, girersem de haksızlık olur. Şu anki adaletsizliğin, ekonomiyi çökerten, insanların hayat kalitesini neredeyse sıfıra indiren, vatandaşlar arasında kutuplaşma yaratan bu düzene karşı en önde giden muhalif benim diyorum.